Cezaevinde 'tekmil' zorunluluğu

Cezaevinde 'tekmil' zorunluluğu
Tutuklulara 'askeri künye' dayatılıyor. Üzerinde 'I love you' yazan, kedi ve kalp baskısı olan tişörtler bile toplatılıyor.

Remzi BUDANCİR


ARTI GERÇEK - Elazığ T Tipi Kapalı Cezaevi uzun süredir işkence, kötü muamele ve idarenin dayatmaları ile gündemdeki yerini koruyor. Cezaevindeki uygulamalara karşı çıkan tutuklu ve hükümlüler günlerdir açlık grevinde.  Elazığ Cezaevinde yaşananlar Diyarbakır Barosu, Cezaevi Komisyonunun hazırladığı rapora da yansıdı. Cezaevindeki kötü uygulamaların başında tek tip kıyafet, kimlik dayatması, işkence ve cinsel tacize varan kötü muamele geliyor. Diyarbakır Barosu, Cezaevi Komisyon Sözcüsü avukat Öykü Çakmak ve Komisyon Üyesi avukat Bünyamin Şeker, Elazığ Cezaevinde yaşananları Artı Gerçek’e değerlendirdi.
 
İLGİLİ HABER: ÇOCUKLAR CEZAEVİNDE İŞKENCEYE UĞRUYOR

TUTUKLULARA ASKERİ KÜNYE DAYATILIYOR

 
Avukat Bünyamin Şeker, Elazığ Cezaevinde çok farklı hak ihlalleri yaşansa da, asıl tehlikeli olan durumun kimlik kartı dayatması olduğuna dikkat çekti. Bu dayatma nedeni ile çok sayıda tutuklunun şu anda grevde olduğunu ifade eden Şeker, "Normalde açık görüş veya avukat görüşüne kimlik kartı uygulaması yapılıyordu. Ama şu anda bu genişletildi. Hastane, revir, spor, hobi, kargo, telefon, açık görüş, kapalı görüş, avukat görüşü dahil her yerde kimlik kartı taşıma zorunluluğu getirildi" dedi.
Şeker’e göre, mahpusların sadece kimlik kartı taşıması yeterli değil. Ayrıca gardiyanlar mahpusların yüksek sesle kendilerini tanıtmasını istiyor. "Hükümlünün tek kimliğini göstermesi yetmiyor mu? İlla askerde olduğu gibi, künye okur gibi mi okuması lazım bilgilerini" sorusuna Şeker, "Aynen öyle" cevabını vererek, dayatılan uygulamayı şu sözlerle anlatıyor:  "Cezaevi içerisinde, odadan çıktığı ilk andan itibaren bu kimliği sen üstünde taşıyacaksın dayatmasıdır bu. Koridorda gittiğinde gardiyan ‘mahkum sen kimsin’ diye sorduğunda, kimliğini çıkararak ‘ben buyum, bu koğuşta kalıyorum’ deyip, künye okuma tarzında kendini tanıtacaksın. İstenen bu… 
 
KİMLİK YETMİYOR, ASKERİ DÜZENDE YÜRÜYÜŞ İSTENİYOR
 
Ancak kimlik tek kimlik taşımak yetmiyor. Kimliği taşıyacaksın, tek sıra, askeri düzenle yürüyeceksin dayatması da var. Mesela seni revire, hastaneye mi çıkartıyorlar. Üç kişi mi çıkartıyor. Tek sıra halinde, askeri düzende yürüyeceksin. Böyle bir dayatma var. Cezaevi idaresi, kendi otoritesini kurmak amacıyla bunu dayatıyor. Temel problem de buradan çıkıyor. Mahpuslarda bunu onur kırıcı bir muamele olarak görüyor, bu dayatmayı kabul etmiyor. İnsancıl hukuk açısında da düşündüğümüzde de bu aslında onur kırıcı bir muamele olarak karşımıza çıkan bir uygulama." 
 


CEZAEVİ İDARESİ HUKUKİ TARTIŞMALARIN ÖNÜNE GEÇMEK İSTİYOR

 
Bunun cezaevi idaresinin inisiyatifiyle hayata geçirilmek istenen bir uygulama olduğunu belirten Şeker, heyet olarak Elazığ Cezaevi yönetimi ile görüştüklerini, yönetimin bu uygulamayı esneteceği yönünde söz verdiğini ifade ederek, "Ancak öyle olmadı. Bu sözün ardından cezaevinde yaptığımız görüşmelerde, idarenin bu uygulamayı daha fazla dayattığını söylediler. Bizim girişimimizin ardından bu defa mahpuslara 'Ben kimlik kartı uygulamasını kabul ediyorum’ dilekçesini imzalatmayı dayatmaya başladılar. ‘Sen üzerinde taşımazsan bile, bu uygulamayı kabul ediyorum dilekçesini imzalamalısın’ deniliyor. Bu dilekçeleri, hukuki tartışmaların önünü kapatmak için imzalatmaya çalışıyorlar" dedi.
 
AVUKATLARA "SİZ KİMLİK TAŞIMIYOR MUSUNUZ" SAVUNMASI
 
Komisyon Sözcüsü avukat Öykü Çakmak, kimlik ve bu uygulamalara defalarca itirazlarda bulunduklarını söyledi. İtirazlarına ‘siz dışarıda kimlik taşımıyor musunuz’ sorusu ile karşılık verildiğini ifade eden Çakmak, "Doğrudur taşıyoruz. Dışarıda hareket eden bireylerle, cezaevi gibi tecrit ve kapalı bir ortamda olan bireylerin durumunu kıyaslamak absürt bir durum. Nitekim kimlik taşıma meselesinin ana felsefesi, kamusal alanda sosyal güvenliği, kamu güvenliğini sağlamak. Bunun için gerekli çabaları sarf etmektir devlet açısından. Ama cezaevi gibi, zaten her tarafı güvenlik tedbirleri ile donatılmış bir yer için, oradaki bir mahpusun kimlikle telefon görüşmesine gitmesi, avukat görüşüne gitmesinin hiçbir şekilde kamuya yararı yok" diye konuştu.
 
ELAZIĞ CEZAEVİNDE FİİLİ TEK TİP KIYAFET UYGULAMASI BAŞLADI
 
Elazığ cezaevinde sadece kimlik taşıma sorunu değil, tek tip kıyafet sorunu da yaşandığını anlatan Şeker, bu cezaevinde fiili bir uygulamanın hayata geçmeye başladığına dikkat çekti. Bu sorunun tek tip kıyafetin tartışılmasının ardından yaşanmaya başladığını anlatan Şeker, "Gündemde tartışılan mevzu tulum gömlek pantolon tarzındaydı. Biz bunun uygulamasını şimdi görmüyoruz. Ama şöyle bir durum var. Cezaevlerine gönderilen genelgeler ki biz bunları görmüyoruz. Kurum içi yazışmaları bize göstermiyorlar. Öyle olduğunu söylüyorlar bize. Cezaevleri müdürleri, ya da idarelerinin bu genelgelerden çıkardıkları yorumlar var. Bu genelgelerde mesela diyor ki sen siyah içlik almayacaksın. Ama müdür ne yapıyor? Diyor ki ben siyah hiçbir kıyafet almıyorum. Mesela ‘Hiro’ yazılı kıyafetlerle ilgili bir yasaklama durumu oldu. Şimdi ‘hiro’ yasaklandı ama bu defa cezaevi yönetimi üzerinde ‘I love you’ yazısı olan kıyafeti almamaya başladı. Kalp, kedi resmi olan tişörtleri de topladı. Diyor ki ben baskılı hiçbir tişörtü almam. Elazığ cezaevinde şöyle bir sisteme geçilmiş. Daha çok gri renk ağırlıklı alınıyor. Yani cezaevi kendiliğinden bir tek tipleştirme söz konusu. Tamam kendilerinin vermiş olduğu tek tip kıyafet değil ama, yasaklarla bir tek tipleştirme oluşturulmaya başlanmış" ifadelerini kullandı.  
 
1980 ASKERİ DARBEDE UYGULANAN YÖNTEMLER
 
Bu dayatmaların sadece Elazığ’da değil, başka cezaevlerinde de olduğunu ifade eden Şeker, ancak Elazığ Cezaevindeki dayatmaların çok üst sırada olduğuna dikkat çekti. Bu dayatmalara siyasi tutukluların karşı çıktığını ifade eden Şeker, "Cezaevinde siyasi tutukluların bir duruşu var. Cezaevi idaresi bunu biliyor. Bu 1980 Askeri darbesinden bu yana gelen bir duruş. İdare bunu bilmesine rağmen dayatma da bulunması çok riskli bir durum" dedi.
 
YASAL DAYANKLARI YOK
 
Komisyon Sözcüsü Çakmak’ta bu uygulamanın idarenin keyfi davranmasından kaynaklandığını söyledi. Mahpuslara yönelik uygulamaların cezaevinden cezaevine değişiklik gösterdiği tespitinde bulunan Çakmak, "Elazığ’da yaşanan sorun, Diyarbakır’da yaşanmıyor, Diyarbakır’da yaşanan sorun Elazığ’da yaşanmıyor. Bu aslında bize, bakanlık düzeyinde gelen bir talimat veya genelgeye dayanıklı bir şeyden ziyade, idarecilerin keyfi uygulama esaslı yaklaştıklarına dair çok net kanaat uyandırıyor" diye konuştu.
 
AÇLIK GREVLERİ BAŞLADI
 
Avukat Bünyamin Şeker, Elazığ Cezaevindeki kimlik dayatmasından dolayı 36 kadın mahpusun hiçbir şekilde kendi odaları dışına çıkartılmadığını söyledi. Bu mahpusların hastane, revir, spor, hobi, kargo, telefon, açık görüş, kapalı görüş, avukat görüşü dahil, hiçbir yasal haklarını kullanamadığını belirten Şeker, "Tam bir tecrit ve izolasyon durumu söz konusu. Bundan kaynaklı, bu gün 11’inci gün, 6 mahpus süresiz dönüşümsüz açlık grevinde. 10 mahpusun da dönüşümlü açlık grevi devam ediyor. Orada bu baskı ve dayatmanın ortadan kaldırılmasını istiyorlar. Şunu görüyoruz, idare hiçbir şekilde olumlu bir adım atmıyor" diyerek sorunun daha da derinleşmemesi için bir an önce bu uygulamaların son bulmasını istedi.

Öne Çıkanlar