Ceylanpınar’da JİTEM usulü işkence

Ceylanpınar’da JİTEM usulü işkence
Filistin askısına alınarak vücuduna elektrik verildi. Falakaya yatırılıp yaralarına tuz basıldı. Üzerine su dökülüp darp edildi. Doktorun 'yok' dediği işkenceyi avukatı kayıt altına aldı.

Remzi BUDANCİR


ARTI GERÇEK - Urfa'nın Ceylanpınar ilçesinden JİTEM dönemini aratmayan bir işkence haberi geldi. Ceylanpınar'da bindiği taksi 6 Haziran günü jandarma tarafından durdurulan S.D. 'örgüt üyesi' olmakla suçlanarak gözaltına alındı. Ceylanpınar İlçe Jandarma Komutanlığı’na götürülen S.D. burada falakaya yatırıldığını, ayak tabanlarına tuz basıldığını, Filistin askısına alındığını, ağzından ve cinsel organından elektrik verildiğini, üzerine su döküldüğünü ve yoğun şekilde darp edildiğini belirtti. İşkenceye dayanamayınca suçlamaları kabul ettiğini söyleyen S.D. vücudundaki işkence izlerine rağmen tutuklanmadan önce götürüldüğü doktorun kendisine rapor vermediğini anlattı. S.D.'nin gördüğü işkence tutuklu bulunduğu Urfa 1 No’lu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'nda avukatı Yunus Muratakan ile yaptığı görüşmeyle ortaya çıktı. Muratakan, S.D.'nin vücudunda gördüğü işkence izlerin raporunu tutarak suç duyurusunda bulundu ve insan hakları kuruluşlarına başvurdu. 

GÖRDÜĞÜ İŞKENCELERİ RAPORLAŞTIRDI

Avukat Yunus Muratakan müvekkiliyle ilk görüşmeyi 13 Haziran günü tutuklu bulunduğu Urfa 1 No’lu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda gerçekleştirdi. Görüşmede S.D.’nin vücudunda kabuk bağlamış yara, morarma, şişlikler ve kanlanmanın olduğunu gören Muratakan, müvekkiline yaraların nedenini sordu. S.D.'nin yaraların gözaltında gördüğü işkenceden kaynaklandığını söylemesi üzerine Muratakan, müvekkilinin vücudundaki izleri raporlaştırdı. 

Muratakan’ın hazırladığı rapora göre, S.D.’nin her iki bilek kısmında derin ve kabuk bağlamış yaralar var. Sol kol omuz kısmından dirsek kısmına kadar yara izleri ve morarmalar meydana geldiği, pazılarının alt kısmındaki yaraların kabuk bağladığı görülüyor. Sol ayağında şişlik var. Çizgi şeklinde olan yara kabuk bağlamış durumda. Sol ayağın yerinden çıktığı, tarak kemiğinin kırılmış olduğu tahmin ediliyor. Sol ayağına basıp yürüyemiyor. Sağ ayak bilek alt kısmında, baldırların arka yan kısmında morarma, kanlanma ve şişme var. S.D. genital bölgesinde yaraların olduğunu, bunu avukata değil, ancak doktora göstereceğini ifade ediyor. S.D. bu yaraların cinsel organından elektrik verilmesinden kaynaklandığını belirtiyor. Ayrıca S.D.’nin ağzının sağ alt kısmında kabuk tutmuş bir yara var.

"İŞKENCE SUÇLAMALARI KABUL ETMEMEM ÜZERİNE BAŞLADI"

Raporda S.D. gördüğü işkenceleri şu sözlerle anlattı: 06 Haziran 2018 tarihinde Urfa’nın Ceylanpınar ilçesinde taksi ile yolculuk yaparken, yol kontrolü yapan jandarma tarafından bindiğim taksi durdurularak gözaltına alındım. Ceylanpınar İlçe Jandarma Komutanlığı’na götürüldüm. Eski dosyamın olduğu, örgüt üyesi olduğum ve Suriye tarafından geldiğim iddiasında bulunuldu. Bu iddiaları kabul etmemem üzerine küfür ve hakarette bulunarak tehdit ettiler. Ceylanpınar İlçe Jandarma Komutanlığı’nın, hatırladığım kadarıyla birinci katına çıkardılar beni. Jandarma görevlileri bana örgüt üyesi suçlaması yöneltti. Suçlamaları kabul etmemem üzerine ellerim arkadan kelepçelenerek sandalyeye oturtuldum. Tekme ve tokatlarla 1-2 dakika dövdükten sonra nezarethaneye götürüldüm. Nezarethanede 1 saat gibi kaldıktan sonra tekrar beni alıp ikinci kata çıkardılar. Götürüldüğüm odanın üzerinde ‘İstihbarat Odası’ yazıyordu. Odada 40-45 yaşlarında Kürtçe bilen, kır sakallı, hafif esmer ve kendisine ‘Dayı’ diye hitap edilen bir sivil girdi. Odada ayrıca şişman, kafasının ortası kel, traşlı 45 yaşlarında sivil giyimli başka bir görevli ve beni nezarethaneden getiren ve kollarında ‘uzman’ yazan iki asker daha vardı. Şişman olan şahıs sorular sormaya başladı. Suçlamaları kabul etmemem üzerine ‘Dayı’ dedikleri kişi bana yumruklarla vurmaya başladı. Duvara asılı olan demir copu alarak onunla saldırdı. Sırt, kol, baldır kısmıma vurmaya devam etti. ‘Dayı’ dedikleri kişi ile diğer sivil beni yere yatırdı. Ayaklarımı sandalyeden geçirerek falakaya yatırdılar. Sinkaflı küfürler ettiler, ölümle tehdit ederek tekrar nezarethaneye götürdüler.

İŞKENCEYİ ÜÇÜNCÜ KATTA YAPTILAR

Akşam geç saatlerde tekrar nezarethaneden ellerim arkadan kelepçelenmiş bir şekilde birinci kata kadar gözlerim açık bir şekilde götürüldüm. Birinci katta gözlerim askerler tarafından bandaj ile bağlandı. Kafam duvara ve merdivenin tahta kaplamalarına vura vura yukarıya çıkarıldım. Tahminen çıktığımız kat üçüncü kattı. Suçlamaları kabul etmem yönünde sorular sormaya başladılar. Suçlamaları kabul etmemem üzerine sırt üstü yere yatırıldım. Ellerim arkadan kelepçeli bir şekilde ayaklarım sandalyenin oturak ve sırt kısmında bulunan boşluktan geçirilerek önce ayaklarıma su döktüler. Sonra ayaklarıma copla vurmaya başladılar. Bu 10 dakika kadar sürdü. Daha sonra tuz olduğunu düşündüğüm bir maddeyi ayak tabanlarıma sürdüler. Tekrar ayaklarıma vurmaya başladılar. O esnada biri bacaklarımın üzerine oturdu, bir başka kişi ise göğüs kısmıma oturup başımı yerde tutarak ayaklarımı sabitlediler. 

ELEKTRİK VERDİLER

Falakadan sonra biraz ara verildi. Sırt üstü zorla yere yatırılarak pantolon ve külotlarımı zorla diz kısmıma kadar indirdiler. İlk önce bacak kısmımı, sonrasında ise cinsel organım ve testislerimi sıkmaya başladılar. Sıkmanın hemen akabinde elektrik vermeye başladılar. Bu yaklaşık 10-15 dakika kadar sürdü. Sonra 5-10 dakikalık bir ara verdiler, aradan sonra elektrikle işkenceye devam ettiler. İkincisinde ekstradan göğüs, kol ve ağzımdan elektrik verildi. 

"ASKIYA ALDILAR, ÜZERİME SU DÖKTÜLER"

20 dakika ara verilmesinin ardından ayağa kaldırdılar beni. Arkadan kelepçeli ellerim ve sırt arasından bir cisim geçirdiler. O cisim aracılığı ile havaya kaldırıldım. Havada iken üzerime su döktüler. Cinsel organım, testisler ve ayak parmaklarımdan elektrik verdiler. Bu sırada askıda götürülüp getirildim. Bir defa bu şekilde askıdan yere düştüm. Düştüğüm yerden kaldırarak tekrar askıya aldılar beni. Bu şekilde elektrik vermeyi sürdürdüler.

Daha sonra askıdan indirildim. Yürüyemediğim için koluma birileri girerek sürükleyerek aşağıya indirdiler. 1. katta gözlerimi açarak buradan nezarethaneye götürdüler.  Nezarethanedeyken vücudumdaki yaralardan dolayı çok ağrı vardı. Ne uyuyabilir ne de dinlenebiliyordum. Saatlerce böyle kıvrandım. Aynı gece, tahminen sabah saatleri olacak, tekrardan aynı şekilde gözlerim bağlanarak, aynı kata çıkarıldım. Tekrardan falakaya yatırdılar, vücudumun çeşitli yerlerine elektrik verdiler, yine aynı şekilde askıya aldılar. Askıdayken hem elektrik veriyorlardı, hem soru soruyorlardı, bana yönelik suçlamalarda bulunuyorlardı. Suçlamaları kabul etmemem üzerine işkence devam ediyordu. Artık dayanacak gücüm kalmadığı için oradakilerin de söylemesi üzerine suçlamaları kabul ettim. Suçlamaları kabul ettikten sonra işkence durduruldu. 

DOKTOR YARA İZLERİNE RAĞMEN RAPOR VERMEDİ

11 Haziran 2018 tarihinde Hilvan Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi'ne götürüldüm. Cezaevinde revire çıkarıldım. Revirdeki doktordan vücudunda açık bir şekilde görülen darp ve yara izlerinin raporlanmasını ve tedavimin yapılmasını istedim. Doktor 'bu yara ve darp izleri cezaevinden kaynaklı değil. Cezaevinden kaynaklı olmayan izlere ilişkin rapor tutmayacağız' cevabını vererek rapor tutmadı. 

ADALET BAKANLIĞINA ACİL KODLU BAŞVURU YAPILDI

Müvekkili S.D.’nin anlattıklarını raporlaştıran avukat Yunus Muratakan, Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürlüğü ve Urfa 1 No’lu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü’ne ‘acil kodlu’ dilekçe ile başvuruda bulundu. Muratakan ayrıca Urfa ve Ceylanpınar Cumhuriyet Başsavcılıklarına suç duyurusunda bulunarak, yaşanan işkence olayını bildirdi. Suç duyurunda işkencenin detaylarına yer verildi. 

"MÜVEKİLİME İŞKENCE YAPAN GÖREVLİLER TUTUKLANMALI"

Gözaltında ‘işkence, kötü muamele, hakaret ve tehdit’ suçu işlendiğini ifade eden Muratakan, Türkiye’nin işkencenin önlenmesine ilişkin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerden örnekler verdi. Müvekkiline Ceylanpınar İlçe Jandarma Komutanlığı’nda insanlık dışı ruhsal, fiziksel şiddet uygulandığı, işkence ve kötü muamele yapıldığını vurgulayan Muratakan, "Müvekkilim 6-7 Haziran tarihlerinde uğramış olduğu kaba dayak, falaka, askı ve elektrik verme suretiyle insan onuruyla bağdaşmayacak bir şekilde fiziki ve psikolojik işkenceye maruz bırakılmış, vücut bütünlüğü zarara uğratılmıştır. Aradan bir hafta geçmesine rağmen, vücudunda hala işkence izleri, yaralar, morarma ve kanlanma bulunmaktadır.  Devletin gözetimi ve koruması altında gözaltına alınan müvekkile devlet görevlilerinin uygulamış olduğu bu işkence ve kötü muamele suçu nedeni ile devletin koruma ve gözetim yükümlülüğü ihlal edilmektedir. İnsanlık dışı işkence ve kötü muamelede bulunan görevlilerin tespit edilerek haklarında soruşturma açılması ve derhal tutuklanmalarına karar verilmesi gerekmektedir" ifadelerini kullandı. 

Yaptıkları suç duyurusunun ardından müvekkili S.D.’nin Adana Adli Tıp Kurumu'na sevk edildiğini belirten Muratakan, "Ayrıca İnsan Hakları Derneği ve TİHV’e başvuruda bulunduk. İşkence üzerinden günler geçmesine rağmen hala yara izleri mevcut. Vücutta kanlanma, morarma, şişlikler var. Yaraların üzeri kabuklanmış durumda. İşkence bir insanlık suçudur. Hukuki mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz" diye konuştu.

 

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar