İlhan Cihaner: Af meselesi tüpten çıkan macun gibi

İlhan Cihaner: Af meselesi tüpten çıkan macun gibi
MHP’nin sunduğu af taslağının Meclis'ten geçemeyeceğini söyleyen İlhan Cihaner, 'Cezaevlerini yeniden doldurmak için boşaltıyorlar. Doldur boşalt bir yargı pratiği ortaya çıkıyor' dedi.

Esra KOÇAK MAYDA


ARTI GERÇEK- MHP, Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin 24 Haziran seçimlerinin öncesinde "organize suç örgütü lideri" Alaattin Çakıcı’yı ziyaretinin ardından gündeme getirdiği af teklifini Meclis'e sundu. Şartlı ceza indirimi olarak sunulan "af yasa teklifi" 7 maddeden oluşuyor ve yaklaşık 162 bin adli suçlunun cezasında 5 yıl indirim öngörüyor.

Kamuoyunda 'Çakıcı affı' olarak geçen MHP’nin teklifini, Cumhuriyet eski Başsavcısı ve CHP İstanbul eski milletvekili İlhan Cihaner'le konuştuk. "Af teklifi, ortaya çıkış iklimi ve gerekçesinde ileri sürülen hususlarla, kapsama aldığı ve kapsam dışında bıraktığı suçlarla tartışılmaya çok açık. İktidarın bileşenleri arasında da bir uzlaşı yok" diyen Cihaner, teklifin parlamentodan geçemeyeceğini söyledi. 

Cihaner şu değerlendirmelerde bulundu: 

TÜPTEN ÇIKAN MACUN: Af meselesi tüpten çıkan macun gibi. Siyasiler bu teklifi ortaya atarken çok çok iyi düşünmeliler ama sanki bu kurala çok uyulmadı. Öncelikli olarak toplumsal, daha sonra parlamentoda bir uzlaşı sağlanmalı. Hatta yeni sisteme göre Cumhurbaşkanı’nın bu konudaki tavrı ne olacak, bunlara bakılması gerekirken bunların hiçbirine uyulmadı. 

GENİŞ BİR UZLAŞI GEREKİYOR: Teklifi veren milletvekilleri bu af teklifini genel ya da özel olarak nitelendirmiyor, bir infaz düzenlemesi olarak değerlendiriyorlar. Bunun önemi şu: Eğer genel ya da özel af olarak nitelendirilirse Meclis çoğunluğunun 5’te 3’ünü almak zorundalar. Bu durumda 360 milletvekiline ihtiyaç duyuluyor, yani iktidar blokunun sayısı yetmiyor. Dolayısıyla parlamentoda çok geniş bir uzlaşı ortaya çıkması gerektiği çok açık. 

Kamuoyunda 'Rahşan affı' olarak adlandırılan 4616 sayılı yasa çıktığı zaman Anayasa Mahkemesi’nin ilk değerlendirmesi sonrasında yeniden düzenleme yapıldı. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer salt çoğunluğun yeterli olmadığını söylemişti. Anayasa Mahkemesi bu düzenleme için nitelikli çoğunluğun yeterli olduğunu söylemişti. Burada da buna benzer bir durum söz konusu olabilir. Çünkü niteliği belirsiz bir durum var. Sadece bir infaz yasası değil, özellikle henüz soruşturma, kovuşturma aşamasındaki, henüz kesinleşmemiş aşamadaki suçlarla ilgili getirdiği rejim çok belirsiz. Dolayısıyla burada da benzer bir şekilde nitelikli çoğunluğu gerektirecek bir af düzenlemesi olarak değerlendirilebilir. Anayasa Mahkemesi önceki düzenlemelerde, yasanın adını, yasa koyucunun nitelendirmesini bu konuda yeterli bulmadı. 

CEZAEVLERİNDE DOLDUR BOŞALT YAPILACAK: Yasa teklifini veren MHP’li milletvekilleri 4 hususa dayandırmışlar bu yasayı. Birincisi, sistem değişikliği. Bu değişiklik sonrasında bir uzlaşı ortamı yaratmak topluma fayda sağlayacaktır deniyor. Bu doğru değil, toplumun yarısının kendi yaşamına tehdit olarak gördüğü bir değişiklik sonrası bu teklifin gelmesi kabul edilemez. İkinci gerekçe, toplumdaki yozlaşma. Oysa ki çıkarılan bu afla toplumdaki yozlaşmayı yaratan koşulları sağlayanlar yeniden toplum içerisinde olacak. Üçüncü olarak da FETÖ’nün yargıda yarattığı tahribat gerekçe gösteriliyor. Evet yargı sisteminin tamamını domine eden, en kritik noktalarını elinde tutan bir yapılanma olduğu doğrudur. Ancak bunu bu şekilde yaptığınızda yerinde verilmiş kararların da bundan faydalanması ortaya çıkacağı gibi aynı yapının ticaret hukuku alanında yarattığı tahribatı gözardı etmiş oluyorsunuz. Çözüm bu değil yani. Bir diğer gerekçe ise cezaevlerinin doluluğu. Bu gerekçe hiç kabul edilemez. Çünkü cezaevlerini dolduran tutukluluktur. Burada yargı sistemimizin tutukluluğu evrensel hukuk kurallarına ne kadar aykırı kullandığı ortaya çıkıyor. Bunu kalıcı olarak çözmek yerine, cezaevlerini bir müddet sonra yeniden doldurmak için boşaltılıyor. Burada doldur boşalt bir yargı pratiği ortaya çıkıyor. Gerekçede öne sürülen bu 4 ana hususa katılmak mümkün değil. 

Af kapsamına alınan suçlara baktığımızda; örneğin hürriyete karşı işlenen suçlar, tehdit, cebir, şantaj, insan kaçakçılığı ve insan ticareti, yaralama af kapsamında. Birkaç gün önce Bahçeli kadına karşı şiddeti mahkum eden bir konuşma yaptı ama görüyoruz ki eşe karşı yapılan yaralama da af kapsamına girmiş. Özel hayatın gizliliğine karşı suçlar, çevre suçları, imar suçları, rüşvet, ihaleye fesat, karaborsacılık, stokçuluk, faiz, fuhuş, kamu barışına karşı suçlar, nefret suçları gibi suçlar af kapsamında olacak. İktidar koalisyonun ceza kanunundaki cezaları arttırma yönündeki, hatta idamı getirme yönündeki yaklaşımlarıyla birlikte değerlendirdiğimizde bu tavrı tutarsız buluyorum. 

BU TEKLİFİ TOPLUMSAL BARIŞA HİZMET EDECEK BİR ZEMİNE TAŞIMAK GEREKLİ: Burada bize düşen bu af teklifi tartışmalarını Türk hukuk sistemindeki tüm bu sorunları ortadan kaldıracak bütüncül bir hukuk reformunun parçası haline getirerek, bir daha cezaevlerinin bu şekilde dolmayacağı bir toplumsal barışa hizmet edecek bir zemine taşımaktır. 

Bu tasarının parlamentodan geçmesi de çok zor. Ancak bu tartışmalarla cezaevindeki vatandaşlarımız bir beklenti içerisine sokuldu. Terörle Mücadele Kanunu’na ilişkin düzenlemeler yapılmadan bu affın çıkarılması, bu suçları işleyenlerle cezaevlerinin doldurulmak istendiğine işaret ediyor. Burada çok dikkatli olunması lazım. 
Çıkarılma amacıyla yasa teklifinin düzenleniş şekli çok uygun değil. Ancak bir kere bu tartışılmaya başlandı. Bu haliyle ne çıkarılma amacına hizmet edecektir ne de toplumsal barışa hizmet edecektir. 

 

Öne Çıkanlar