Leyla Güven: Açlık grevi eylemimi sonlandırıyorum

Leyla Güven: Açlık grevi eylemimi sonlandırıyorum
'Tecride karşı direnişimiz ve toplumsal barış için mücadelemiz her alanda sürecektir.'

İmralı Cezaevi'nde tutuklu bulunan PKK lideri Abdullah Öcalan'ın 'Eyleminizin sona ermesini bekliyorum' çağrısından sonra açlık grevinde olan HDP'li vekiller, 200 gündür açlık grevinde olan HDP Hakkari Milletvekili Leyla Güven'in mesajını duyurdu. 

Açlık grevi eylemini bugünden itibaren sonlandırdığın söyleyen Güven, "Bu mücadelenin varması gereken yer onurlu bir barıştır" dedi. 

PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın "Açlık grevi ve ölüm oruçları amacına ulaştı, eylemlerin sonlandırılmasını bekliyorum" çağrısından sonra açlık grevinde olan HDP’li vekiller, 200 gündür açlık grevinde olan DTK Eşbaşkanı Leyla Güven’in mesajını paylaştı. 

Direnişlerinin amacına ulaştığını kaydeden Güven, direnişlerinin amacına ulaştığını belirterek, "Bugünden itibaren başlatmış olduğum açlık grevi eylemimi sonlandırıyorum. Ancak tecride karşı direnişimiz ve toplumsal barış için mücadelemiz her alanda sürecektir. Bu mücadelenin varması gereken yer onurlu bir barıştır" dedi.

BİZİM TEK ŞANSIMIZ DEVRİMCİ OLUŞTADIR

Leyla Güven'in basın açılamasının tam metni şöyle:

Kürdistan'nın da içinde bulunduğu Ortadoğu coğrafyası, ateş topu misali tüm yakıcılığı ile tam bir savaş alanıdır. Bu savaş alanında Kürtlere karşı siyasal, kültürel inkar ve teslimiyet politikaları dayatılarak, özgür yaşamı engelleniyor. Bu engellerin aşılması için Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan'ın demokratik ulus perspektifi artık kabul gören bir gerçektir. Dünyayı sarsmaya devam eden Rojava devrimi deneyiminde de görüldüğü üzere, Demokratik Ortadoğu tezi bu coğrafyadaki bütün halkları kapsamaktadır. Kürt sorunun Ortadoğu genelinde demokratik çözümü için projesi olan en önemli aktör sayın Öcalan’dır. 

Bugün ülkede Sayın Öcalan şahsında tüm topluma yayılan tecrit, her şeyden önce insan olmanın utancını yaşatıyor. Buradan hareketle diyebilirim ki, bizim tek şansımız devrimci oluştadır. Çünkü bir tek devrimcilik bu utancı önleyebilir ve hoş görülemez olana, gaspa karşı durabilir. 

Ben Kürt halkının bir ferdi olarak 1994 yılından bu yana kesintisiz olarak farklı alanlarda siyasi faaliyetler yürüttüm. Yaşadığımız bütün hukuksuzluklara rağmen mücadelemizi sürdürdük. Ancak gelinen aşamada doğru, etkili, öngörülü, kapsayıcı bir siyaset yürütemediğimi net olarak görebiliyorum. 

BU EYLEM BİR DİRENİŞ YILINA DÖNÜŞTÜ

Sayın Öcalan üzerindeki tecridin bir halka uygulanan tecrit olduğunu bilerek, özgür irademle süresiz ve dönüşümsüz açlık grevini başlattım. Tecrit kaldırılana kadar da sürdüreceğimi belirttim. Çünkü Son 20 yıldır mutlak tecrit altında olmasına rağmen barış çabalarından asla taviz vermeyen Sayın Öcalan'ın düşüncelerinin dışarı çıkması, sadece Kürtler için değil bu topraklarda yaşayan bütün halklar için son derece önemlidir.

Bugün açlık grevimizin 7. ayındayız. Başta Nasır Yağız olmak üzere, zindanlarda, "yaşamı uğruna ölecek kadar sevenlerin" yoldaşları olan binlerce arkadaşım büyük bir güç ve destekle bu eylemi sahiplendi. Direnişimiz Strasbourg'tan dünyanın dört bir yanına yayıldı ve üç vekil arkadaşım da bu süreçte bizimle birlikte direnişi büyüttü. Böylece bu eylem bir direniş yılına dönüştü. 

HER BİRİNİ SAYGIYLA VE MİNNETLE ANIYORUM

Bu süreç boyunca açlık, sessizlik değil ama bizi yaşatmak uğruna yaşamlarını feda eden, sessizliğe canlarıyla çığlık olan yoldaşlarımızın şehadetleri ile burulduk, zorlandık. Zülküf Gezen, Ayten Beçet, Zehra Sağlam, Medya Çınar, Yonca Akici, Siraç Yüksek, Mahsum Pamay, Ümit Acar ve Uğur Şakar. 

Onlar bu sürecin gerçek kahramanları ve sahipleridir. 

Her birini saygıyla ve minnetle anıyorum... 

Ayrıca 27 gündür sürdürülen ölüm orucu direnişini de özellikle vurgulamak istiyorum. 30 yoldaşımız zaten sürdürdükleri açlık grevi eylemini ölüm orucuna dönüştürerek, tecride karşı sarsılmaz bir iradeyi ortaya koydular. 

Bizler topraklarımızda yaşanan acıların son bulması için, onurlu bir barış için Sayın Öcalan’ın tek muhatap olduğunu biliyoruz. Bu açlık grevi direnişinin amacı da Sayın Öcalan üzerindeki hukuksuz ve insanlık dışı tecridin kaldırılarak, Ortadoğu’yu da kapsayan barış çabalarının önünün açılmasıydı. 2 Mayıs’ta yapılan görüşmede kamuoyu ile paylaşılan 7 maddelik deklarasyon niteliğindeki çözüm önerileri, Sayın Öcalan’ın Türkiye demokrasisine sunacağı katkının somut ifadesidir. Bu nedenle İmralı tecrit sisteminin kaldırılması, Kürtler kadar Türkiye halkları açısından da kazanımlar sağlayacaktır. 

Bu süreçte sokağa çıkan beyaz tülbentli analar da dünyanın diğer ucundan, Arjantin’den beni ziyarete gelen Plaza De Mayo annesi Nora da "barış"ın annelerin kutsal direnişi ile yeşereceğini bir kez daha gösterdi. Anneler ve evlatları yeni bir umudun tomurcuğu oldular. 

UMUT ZAFERDEN DEĞERLİDİR

Geldiğimiz aşamada, direniş mutlak tecridin kırılmasına yönelik bir kapı araladı. PKK Lideri sayın Öcalan ile ilk olarak ağabeyi Mehmet Öcalan, ardından da iki kez avukatları görüştüler. Ancak tecridin tamamen ortadan kaldırılması için farklı yöntemlerle aktif mücadelemize devam edeceğiz. Bunun yükümlülüğü artık biz aktif demokratik siyaset yürütenlerin omuzlarındadır. Siyaset çözüm üretemiyorsa yeni sorunlar yaratır.

Bu sorumlulukla ve bilinçle hareket edeceğime söz verirken, bugünden itibaren başlatmış olduğum açlık grevi eylemimi sonlandırıyorum. Belirtmek isterim ki açlık grevi direnişimiz amacına ulaşmıştır. Ancak tecride karşı direnişimiz ve toplumsal barış için mücadelemiz her alanda sürecektir. Bu mücadelenin varması gereken yer onurlu bir barıştır. 

Yanımda olan herkese teker teker teşekkür ediyorum. Bu faşizm ve baskı ortamında direnişimize ses veren, ses olan, bize inanan, umudunu kaybetmeyen herkese çok teşekkür ediyorum. En başta da bütün saldırı ve engellemelere rağmen alanları terk etmeyen Barış Anneleri ve tüm kadınlara sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. "Umut zaferden değerlidir" umut ettik ve başardık.  

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar