QSD Genel Komutanı Kobani: Türk ordusu ile başbaşa kalsak savaş yıllarca sürer

QSD Genel Komutanı Kobani: Türk ordusu ile başbaşa kalsak savaş yıllarca sürer
QSD Genel Komutanı Mazlum Kobani, Türk ordusunun herhangi bir yere saldırırsa bu topyekün bir savaşa dönüşeceğini, Fırat'ın doğusu ile Afrin birbirine benzemediğini belirtti.

Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) birkaç gündür Suruç ve Akçakale'ye askeri yığınak yapıyor. Birinin karşısında Kobani, diğerininkinde Tel Ebyad (Grê Sipî) var.  Türkiye-Suriye sınırı yeniden  başlayan bu hareketlililikle ilgili Fırat'ın doğusunu kontrol eden Suriye Demokratik Güçleri'nin (QSD) Genel Komutanı Mazlum Kobani değerlendirdi. 

Kobani, "Fırat'ın doğusu ile Afrin birbirine benzemez. Yerden göğe kadar fark var. Uluslararası faktörler bir kenara Türk ordusu ile başbaşa kalsak bile durum farklıdır. Aylarca hatta yıllarca süren bir savaş olacaktır. Burası geniş bir alan. Afrin'de stratejik bir karar aldık ve savaşı sadece Afrin'le sınırlı tutmak istedik. Fakat burada öyle olmayacak. Türk ordusu herhangi bir yere saldırırsa bu topyekün bir savaşa dönüşecek" dedi. 

QSD Genel Komutanı Mazlum Kobani (Ferhat Abdi Şahin) Haseke'deki karargahında sorularımızı Fehim Taştekin'in sorularını yanıtladı. Kobani; güvenli bölge tartışmaları, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) ile görüşmeler, olası bir savaşta bölgeyi nelerin beklediğine dair kendi açılarından durumu değerlendirip önemli bilgiler paylaştı. 

QSD Genel  Komutanı Mazlum Kobani’nin BBC Türkçe’de yer alan açıklamalarının bir bölümü şöyle: 

"AFRİN’DE STRATEJİK BİR KARAR ALDIK"

Olası müdahalenin önünü açacak ya da kapatacak birincil faktör ABD'nin tutumu. ABD aradan çekilir mi, çekilirse ne olur?

Mazlum Kobani müdahale halinde SDG'nin itici gücü YPG'nin tamamen kuzeye çekileceğini, bunun IŞİD'le mücadeleyi durduracağını, dahası IŞİD'in yeniden toparlanacağını, oluşacak boşluğu Suriye ordusunun dolduracağını, bunu istemeyen Amerikalıların Türk muhataplarıyla görüşerek müdahaleyi önlemeye çalıştığını söylüyor.

Kobani bununla birlikte ABD'ye bel bağlamadan Türkiye ile başbaşa kalacakları senaryoya hazırlandıklarını vurguluyor. Ve Türkiye'nin Afrin'den hareketle bir yanılgı içinde olduğunu düşünüyor:

"Fırat'ın doğusu ile Afrin birbirine benzemez. Yerden göğe kadar fark var. Uluslararası faktörler bir kenara Türk ordusu ile başbaşa kalsak bile durum farklıdır. Aylarca hatta yıllarca süren bir savaş olacaktır. Burası geniş bir alan. Afrin'de stratejik bir karar aldık ve savaşı sadece Afrin'le sınırlı tutmak istedik. Fakat burada öyle olmayacak. Türk ordusu herhangi bir yere saldırırsa bu topyekün bir savaşa dönüşecek."

Mazlum Kobani Grê Sipî ya da Kobani'ye saldırılması halinde, Derik'ten Menbic'e kadar bir cephe oluşacağını" belirtiyor ve "Bu bizim kararımızdır, herkese söylemişiz, Türkler de biliyor Amerikalılar da Fransızlar da. Bunu kuzey için değil sadece Rojava için söylüyorum. Türkiye ile yaklaşık 600 km sınırımız var, buralarda genel bir savaş olacak... Bunu (müdahaleyi) kimse kabul etmeyecek; ne uluslararası güçler ne bölgesel güçler ne Körfez ne de Suriye" diye konuşuyor.

"Araplar üzerine hesap yapıyorlar ama Araplar bunu asla kabul etmeyecek" diyen Kobani SDG olarak da "buna müsaade etmeyeceklerini" vurguluyor.

Kamışlı, Kobani ve Amude'de konuştuğumuz özerk yönetim temsilcilerinden bazıları ABD'nin bu türden sınırlı müdahaleye yol verebileceğine dair endişelerini paylaştı. Kobani ise aksi kanaatte. Müdahale ihtimalini zayıf görmekle birlikte "kendileri açısından bir tehlikeye" işaret ediyor:

"Türkiye önümüzdeki 2 hafta ciddi bir baskı yapacak, kışkırtacak. Fakat (müdahale gibi) bir hata yapacağını zannetmiyorum. Şu anda yığınak yapıyor, biz de yapıyoruz. Bu gerilim içinde birileri hata yaparsa bu kıvılcım ateşe dönüşebilir, böyle bir tehlike var. Onun için Amerikalılar provakasyonla kontrol dışı bir savaşın önünü almak için diplomatik çalışmalar yürütüyor."

"7 YILDIR SAVAŞTAYIZ, İKİNCİ BÜYÜK BİR SAVAŞ İSTEMİYORUZ"  

Aralık'taki müdahale tehdidi ABD'nin Suriye'den çekilme planını değiştirmesine yol açmış, sınır boyunca 30 km derinliğinde bir tampon için pazarlık masası kurulmuş ve bu arada Mazlum Kobani ile MİT yetkilileri Amerikalılar aracılığıyla dolaylı görüşmeler yapmıştı.

Hatta MİT Başkanı Hakan Fidan'ın Kobani'de Mazlum Kobani ile doğrudan görüştüğü de öne sürüldü. Mazlum Kobani perde arkasını şöyle anlattı:

"Erdoğan Aralık'ta çıkıp 3 gün sonra operasyona başlayacaklarına dair ciddi bir açıklama yaptı. Biz savaş olacağını bekliyorduk. 'Türkiye'ye karşı tehlike var, bu beka sorunudur' diyor. Biz de 'Erdoğan ne istiyor?' diye sorduk. 'Paylaşamayacağımız ne var?' Görüşme konusunda inisiyatifi biz başlattık. Müttefiklerimizden 'Ne istiyorlar?' diye sormasını ben istedim. 7 yıldır savaştayız, ikinci bir büyük savaş istemiyoruz. Yani talep bizden geldi. Bunun üzerine dolaylı görüşmeler oldu. Arabuluculuğu ABD Özel Temsilcisi James Jeffrey üstlendi."

Sürecin bu şekilde başladığını anlatan Mazlum Kobani, "Türkiye'ye saldırı olmadığını, varlıklarının tehlike olarak görüldüğünü" belirtirken, "Niye tehlike olsun ki?" diye itiraz ettiklerini vurguladı.

Kobani, sürecin savaşı durdurmaya dönük olduğunu, sonra da Erdoğan ile Trump arasında güvenlik bölgesi meselesinin gündeme geldiğini belirtti. Mazlum Kobani şöyle devam etti:

"Biz de SDG olarak kendi önerimizi ABD'ye sunduk. Önerimiz çok makuldü. 30 km olmaz, 5 kilometre olabilir dedik. Buradaki YPG güçlerini çekebiliriz, yerlerine yerel güçleri koyarız. Bütün şehirlerde yerel askeri meclisleri bunun için kuruyoruz. 5 kilometre içindeki ağır silahları da çekebiliriz. Menzili Türkiye'ye ulaşan silahları da çekebiliriz. Mesela 20 km menzilli silahlarımız var, onları da 20 km uzağa indiririz. Buna karşılık Türkiye de saldırmayacağına dair tahhütte bulunsun. Bu alanda uluslararası güçler de olsun. Uluslararası güç içinde Türkiye'nin olmasını kabul etmedik. Tarafsız bir güç olmalı, Türkiye taraftır. Biz bu bölgelerdeki Suriyelilerin yerlerine dönmelerini de kabul ediyoruz. Gelsinler diye çağrı yaptık. Onlar diyor ki 30 kilometrelik alana mülteciler yerleşsin, Afrin'i işgal eden farklı güçler de gelsin, devriyeler içinde Türk askeri de olsun. Bunları kabul etmedik. İşi yokuşa sürükleyen, sabote eden taraf olmak istemiyoruz ama Türk askerinin buraya gelmesinin zemini yok."

"Afrin'e saldırmasaydı, siyasi sürece katılmamızı veto etmeseydi, düşmanlık yamasaydı kabul edebilirdik" diyen Mazlum Kobani, Afrin ile ilgili bir gelişme olması halinde, "Türk askerinin yerleşmesini kabul edebileceklerini" belirtti.

Kobani, "SDG içinde yüzlerce Afrinli komutan ve binlerce Afrinli savaşçı var. Bu insanlar bunu kabul etmez. Bütün Afrinliler istisnasız geri dönsün, el konulan mallar geri verilsin, dışardan getirilip yerleştirilenler çıkarılsın, dönüşler uluslararası güvence altında olsun, Afrin Meclisi de bu süreci kontrol etsin diye şart koştuk. Böyle bir gelişme olursa Türk askeri devriyelere katılabilir. Türk askerinin Afrin'den çıkması ile ilgili bir şart koşmadık. O daha sonraki bir meseledir. Artık top Türk tarafının sahasındadır. Bildiğim kadarıyla şu ana kadar olumlu bir gelişme yok" sözleriyle devam etti.

"MİT'LE ESKİDEN GÖRÜŞME VARDI" 

Kobani MİT ile doğrudan görüşme iddialarına da şu şekilde açıklık getirdi:

"Haber asılsızdır demek istemiyoruz. Fakat (doğrudan görüşme) geçmişte olan bir şeydir. Yeni süreçte olduğu kast ediliyorsa bu doğru değil. Kobani sürecinde oldu. Ankara'dan bürokratlar vardı, Hakan Fidan kesinlikle yoktu. Bu son gerilim sürecinde (doğrudan) görüşme olmadı. Eskiden görüşme vardı, ilişkilerimiz de iyiydi, Türk ordusu geldi, Süleyman Şah Türbesi'ni alıp götürdü."
 

Öne Çıkanlar