'Kendisini sağlam bilen hastanın tedavisi yoktur'

'Kendisini sağlam bilen hastanın tedavisi yoktur'
TÜSİAD Başkanı Bilecik, bir an önce yapısal reformlara geçilmesi gerektiğini belirterek uyardı: Güçlü bir ekonominin olmazsa olmazı, güçlü bir demokrasidir

TÜRKONFED; Girişim ve İş Dünyası Zirvesi'nin 22'ncisini, 'Güçlü İşletmeler, Güçlü Ekonomi' temasıyla Hatay'da gerçekleştirdi. Zirveye, TÜSİAD Başkanı Erol Bilecik de katıldı. Bilecik, "Demokrasi, hukuk devleti, kurallara dayalı piyasa ekonomisi ve sosyal kalkınma hedeflerinin başarılabilmesi ve ekonomimizde son dönemde yaşanan sorunların çözümü için Batı ve AB ile ilişkilerimize daha fazla özen göstermemiz gerekiyor" dedi.

29 federasyon ve 244 dernek üzerinden 25 bin iş insanı ve 40 bine yakın şirket ile Türkiye'nin 'gönüllü ve bağımsız' en büyük iş dünyası örgütü olan Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED), Doğu Akdeniz Sanayi ve İş Dünyası Federasyonu (DASİFED) ev sahipliğinde 22'nci Girişim ve İş Dünyası Zirvesi'ni düzenledi. 'Güçlü İşletmeler, Güçlü Ekonomi' temasıyla düzenlenen zirvede, TÜRKONFED Başkanı Orhan Turan, TÜSİAD Başkanı Erol Bilecik, DASİFED Başkanı Faruk Ekinci, Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş ile birçok kentten iş insanları ile bir araya geldi.

TÜRKİYE YÜZÜNÜ BATIYA DÖNMELİ

Bilecik, zirvede yaptığı konuşmada, dünyanın küreselleşmenin iyi yönetilememesinden kaynaklanan bir siyasi kriz ve beraberinde de toplumlarda artan bir kutuplaşma yaşadığını belirtti. Bilecik, şöyle konuştu:

"Biz, dünyada yaşanan küresel kriz dönemlerinin getirdiği tıkanıklıkları, kendi yaşadığımız tıkanıklıklar için bir mazeret olarak görmüyoruz. Çünkü mazeret, yetersizliğin itirafıdır. Bir şeyi gerçekten yapmak isteyen bir yol, istemeyen ise mazeret bulur. Demokrasi, hukuk devleti, kurallara dayalı piyasa ekonomisi ve sosyal kalkınma hedeflerinin başarılabilmesi ve ekonomimizde son dönemde yaşanan sorunların çözümü için Batı ve AB ile ilişkilerimize daha fazla özen göstermemiz gerekiyor. Kısaca; Türkiye, yüzünü Batı'ya dönmelidir. 'Dil, ağrıyan dişe gider' misali son zamanlarda, konu hep aynı yere geliyor. Dönüp dolaşıp ekonomimizi konuşuyoruz. Çünkü, ekonomimizde ağrı var ve ekonomideki ağrı ihmale gelmez. Ağrı, bazı şeylerin doğru gitmediği anlamında bizi uyarır. Ekonomimiz halen ciddi zorluklar içerisinde. Cumhurbaşkanımızın da bahsettiği nakit sıkışıklığı hemen her sektörde hissediliyor. Ekonomimiz artık dış kaynağa eskisi kadar rahat ve ucuz erişemiyor. Artık krediler hem çok maliyetli hem de kredilere ulaşmak çok zor. Tahsilatlar zorlaştı, vadeler giderek uzuyor. Art arda gelen konkordatolar, alacaklı şirketleri zor durumda bırakıyor. Şirketler arasında da maalesef güven bunalımı oluştu."

REFORM TAKVİMİ ÇAĞRISI

Türkiye'nin zorlu dönemin üstesinden gelmek için yapısal sorunlara odaklanması ve hiç vakit kaybetmeden bir reform takvimi oluşturması gerektiğini vurgulayan Bilecik, şunları kaydetti:

"Ekonomide gürlediğiniz kadar, yağmanız lazım. Zaman artık aksiyon zamanıdır. Verimlilik artışlarıyla büyümenin desteklenmesi ve yatırım ortamının iyileştirilmesi için işgücü, vergi, eğitim, inovasyon ve dijitalleşme alanlarında kendimizi geliştirmeliyiz. Türkiye ekonomisinin dijital çağın şartlarına uygun teknolojiye, rekabet gücü yüksek sanayi ve hizmetler sektörüne ve modern bir tarım sektörüne ihtiyacı var. 'Kendini sağlam bilen hastanın tedavisi yoktur; ekonomimizi ayağa kaldırmak için sorunlarımızı kabul edip çaresine bakmalıyız.

Kalkınmayı esas alan bir perspektifle serbest piyasa ilkelerinden taviz vermeden, ekonomimizi yeniden ayağa kaldırmamız gerekiyor. Bunun yolu en başta şeffaf, uzlaşmacı, adil ve demokratik bir toplum olmaktır. Güçlü bir ekonominin olmazsa olmazı, güçlü bir demokrasidir. Ekonomik reformlarla eşzamanlı olarak demokratik açılımlar, ifade ve basın özgürlüğünün sağlanması ve özgürlük alanlarının genişletilmesi bu nedenle önemlidir. Ekonomisi ve demokrasisi güçlü bir ülke olmak, şüphesiz hepimizin ortak vizyonudur ve hızla hayata geçirilmelidir.

Çünkü, Edison'un sözleriyle 'Hayata geçmeyen vizyon, halüsinasyondur'. Ülkemizin bilimsel, toplumsal, ekonomik ve demokratik alanda en gelişmiş seviyeye ulaşmasının taşıyıcı gücü, nitelikli eğitimdir. 'Daha iyi olmaya çalışmayan, iyi olarak da kalamaz.' İnsanımızın yetkinliğini bilimsel temelli bir eğitimle artırmalıyız. Gençlerimizi 21'inci yüzyıl becerileriyle donatmak, analitik, özgür ve yaratıcı düşünme başta olmak üzere, bilgi çağının gerektirdiği becerileri önceliklendirmek, bizi bambaşka bir noktaya taşıyabilir. Çağdaş bir eğitimle, güçlü bir gelecek hayal değil. Çünkü eğitim, insanları değiştirir; insanlar da dünyayı." (EKONOMİ SERVİSİ)

Öne Çıkanlar