Kıskanılan Türkiye'de tek istikrar işsizlik artışında

İşsizlikteki artış, ekonomideki zayıf büyüme trendinin bir yansıması demek, hatta bu alandaki iyileşme de büyümeye bağlı demek. Dolayısıyla, bol keseden atılan 2 milyon kişiye istihdam vaadinin altı boş demek. 

PELİN CENGİZ

 

AKP hükümetleri her seçim döneminde istikrar vaat ediyor. 15 yıldır istikrarın bir türlü tesis edilemediği Türkiye'de AKP'nin yokluktan, yoksulluktan oy devşirme alışkanlığı referandum öncesi yine devreye girdi. Biraz aklı başında herkesin "nasıl olur" sorusunu sorması gereken "2 milyon kişiye istihdam" reklamları her yerde gözümüze sokuldu. İstikrar var, nerede derseniz tam da işsizlik rakamlarında. İşsizlik, sürekli büyüyerek son yedi yılın en yüksek seviyesine ulaştı. Son yedi yılda AKP iktidarları yönetimde değilmiş gibi, istihdam seferberliği başlattı. Bazı sermaye grupları da, iktidardan aldıkları işlere halel gelmesin diye kerhen bu seferberliğe destek veriyormuş gibi yapıyor.

Şubat ayında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, 1.5 milyon yeni istihdam öngören paket üzerinde çalıştıklarını söyledi, ardından ne olduysa gönüllerinden bir 500 bin daha koptu, referandum reklamları, "2 milyon kişiye istihdam" sloganıyla karşımıza çıktı. Hatırlarsınız eskiden hayali ihracat vardı, AKP döneminde bu hayali icraata döndü. Tam bir siyasi şov aracı haline getirilen "seferberlik" işsizlere çare olabilir mi?

Malum, geçen yılın son aylarında hızlı bir artış gösteren ve aralık ayında ulaştığı yüzde 12.7 ile aylık bazda son yedi yılın en yüksek düzeyine çıkan işsizlik oranı, 2016 ortalamasının da nasıl geleceğinin işaretlerini vermişti. TÜİK tarafından açıklanan 2016 işsizlik istatistiklerine göre, geçen yılın ortalaması yüzde 10.9 düzeyinde gerçekleşti. Bu, 2010 yılındaki yüzde 11.1'den sonra en yüksek oran. Türkiye'de işsiz sayısı bir önceki yıla göre 273 bin kişi artarak, geçen yıl 3 milyon 330 bin kişi oldu.

İşsizlikteki artış, ekonomideki zayıf büyüme trendinin bir yansıması demek, hatta bu alandaki iyileşme de büyümeye bağlı demek. Dolayısıyla, bol keseden atılan 2 milyon kişiye istihdam vaadinin altı boş demek.

TÜİK'in birkaç gün önce açıkladığı 2016 yılına dair İşgücü İstatistikleri, işsizlikteki başka bir durumu daha gözler önüne seriyor. Eğitiyoruz ama iş vermiyoruz. Gerçi OHAL sonrası çıkarılan KHK'larla 112 üniversiteden 5000'e yakın akademisyenin ihraç edilmesi sonrası üniversitelerin içi boşaltıldı, akademik eğitim son derece sancılı bir alan haline geldi.

İş arayanların mezun oldukları bölümlerin detayına bakıldığında ilginç verilere rastlamak mümkün. Yüksekokul ve fakültelerden mezun olanların 2015'te işsizlik oranı yüzde 11'ken, bu oran 2016'da yüzde 12'ye yükselmiş. Üniversiteli işsiz ordusu 2015 yılında 692 binken, bu rakam bir yılda 828 bine çıkmış. Türkiye'deki toplam işsiz sayısının dörtte biri üniversiteli işsizlerden oluşuyor. Üniversiteli işsizliğinde hal böyleyken, OHAL'de içi boşaltılmış üniversitelerden gelecek yeni mezunlara nasıl iş vaat edilecek?

Üniversiteli işsizliğin yükseldiği en dikkat çeken alan ise sanat bölümü mezunları arasında. Bu alanlardan mezunların işsizliği 2015'te yüzde 16,2 iken, bu oran 2016'de birden yüzde 21,2'ye ulaşmış. İmalat ve işletme bölümlerinden mezun olanlarda işsizlik yüzde 12,3'ten yüzde 18,4'e yükselirken, gazetecilik ve enformasyon alanlarından mezun olanların işsizliği yüzde 17,4'ten yüzde 19,2'ye doğru sıçramış.

İlginç bir detay da işsizliğin azaldığı bir alana dair. Biyoloji, çevre ve ilgili bilimlerden mezun olanlarda işsizlik oranı 2015 yılında yüzde 20,2 oranındayken 2016'da bu oran yüzde 14,1'e düşmüş.

AKP, ne zaman istihdam seferberliği, istihdam paketi açıkladıysa, işsizlik azalmadı, arttı. Devletin resmi verileri ortada. Tablo resmi verilerle bile son derece kritik ancak işsizlik gerçekte çok daha yüksek. Gerçek ya da geniş tanımlı işsizlik (son üç aydır iş arayanlar, çaresizler, çalışacak durumda olup da iş bulamadığı için iş aramaktan vazgeçenler) ve umutsuzlar (iş bulma umudunu yitirmiş olanlar) dahil edildiğinde 3 milyon 330 bin işsiz sayısı neredeyse iki katına ulaşıyor. Son aylarda kapanan işletmelerle 2017'de işsizliğin nasıl bir seyir izlediğini ayrıca göreceğiz.

15 yıllık AKP hükümetleri döneminde istihdamı arttıracak politikalar oluşturulmadı. Arada iyileşmeler görülse de, işsizlik sürekli büyüyen bir seyir izledi. İşsizlerin haklarını, istihdamını öngören politikalar izlemedi. Tam tersine, işçi ve emekçilerin kazanılmış haklarına yok ederek güvencesizliği yaygınlaştırdı.

Bununla birlikte reformlar yapmak yerine politik krizlere savruldu, hukukun üstünlüğü derin yaralar aldı, güçler ayrılığı akamete uğradı, dolayısıyla yatırımlar ve ekonomi yavaşladı, bunlar işsizliğin artmasını beraberinde getirdi. Türkiye demokrasiye, temel hak ve özgürlüklere, hukukun üstünlüğüne bağlı bir ülke olmadığı sürece de bu devam edecek. Kitleler tüm bu istikrar ve istihdam seferberliği masallarına ne kadar inanıyor, onu da 17 Nisan sabahı göreceğiz.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi