Orda bir Köln var uzakta…

Almanya faşizmi köküne kadar yaşamış bir ülke ve Erdoğan’ın son gelişmelerine bakıp, diktatörlük anayasası yaptığını görünce orada miting yapmasına artık izin vermiyor.

Ahmet NESİN

Ahmet Kutsi Tecer’in sevimli bir şiiridir, ilkokulda hepimiz ezberlemişizdir. Kolay olduğu için benim gibi ezberi olmayanların bile ezberleyebildiği bir şiirdir. Almanya’da AKP’li bakanların halk oylaması toplantılarına izin verilmeyince hemen aklıma bu şiir geldi ve biraz değiştirdim:

Orda bir Köln var, uzakta,

O Köln bizim Kölnümüzdür.

Gezmesek de, tozmasak da

O Köln bizim Kölnümüzdür.

Yurt dışında yaşamaya 1971 yılında başladım ve sokaklara fırlayan seçim atmosferi görmedim bugüne dek. İngiltere, İsviçre, İskoçya ve Fransa’da yaşadığım sürece tek anımsadığım seçim kendimin de aday olduğu ve seçildiğim Edinburgh’daki öğrenci seçimleri oldu. Oradan da okul adına öğrenci temsilcisi olarak Londra’daki genel kurula katıldım ve orada yaptığım konuşmadan sonra sınır dışı edildim. Anlayacağınız yurt dışı seçimleri benim açımdan pek de iç açıcı değil.

Oysa Türkiye’de seçim zamanı geldi mi yer yerinden oynuyor. İnsanların, asker anıları, hapishane anıları gibi seçim anıları da mutlaka vardır. Adlarını anımsamıyorum ama 1-2 kitap da olacak seçimler üzerine. Seçimlerde kırılan potlar diye bir kitap bile yapılabilinir Türkiye’de bence.

Esasında benzerlikler de var, geçen gün Erdoğan’ın konuşmalarından bazı bölümleri duyunca beynim gerilere gitti, sonra da kendi kendime "Faşizm garip bişey, fazla bilgi ve dökümanları olmayınca hep tekrar başlıyor…" dedim. Ayrıca bunlar sadece seçim zamanında söylenmiyor, konuşma faşizmle bağlantılı olunca hepsi aynı telden çalıyorlar.

Kenan Evren: Asmayalım da besleyelim mi?

Recep Tayyip Erdoğan: Ben niye ağırlaştırılmış müebbet almış birini yıllarca cezaevinde besleyeyim.

Kenan Evren: (Urfa konuşması) Kadınlar neden arkada duruyor, onları da öne alın, kadın olduysa kabahat onların mı, Allah onları öyle yaratmış.

Recep Tayyip Erdoğan: Kadınları insan olarak gördüğümüzde sorun çözülecek.

Buna benzer çok sıralayabilirim esasında ama benim derdim hâlâ seçimlerde yapılan yaygarada. Mesela Türkiye’de 70 bin Alman yaşıyor ama onların burada seçim propagandası yaptığını hiç görmedim ben. Neden Almanya örneğini verdim, çünkü Almanya faşizmi köküne kadar yaşamış bir ülke ve Erdoğan’ın son gelişmelerine bakıp, diktatörlük anayasası yaptığını görünce orada miting yapmasına artık izin vermiyor. Erdoğan da orayı da Türkiye sanıp "Bana yasak koyamazsın, gelirsem dünya yerinden oynar…" diye babalanıyor.

Tamam, haklısın, babalanıyorsun da, illa davet mi olacak, kalk git, kendi uçağın da var, vize sorunun da yok, seni karşılayacak binlerce insan da var, ne duruyorsun da bakanları kullanıyorsun. Almanya ve diğer ülkelerin aldığı karar esasında Erdoğan’ın işine yaradı, uzun zamandır savaş suçlusu olarak ifadesi alınacağı korkusuyla Avrupa’ya gidemeyen Erdoğan’a gün doğdu, "İstemiyorlar kardişim, sana mı kaldık…" havalarında bakan göndermeye çalışıyor. Esasında gönderdi de Hamburg’a, Dışişleri bakanı Mevlut Çavuşoğlu Hamburg elçiliğinin balkonunda konuşma yaptı. Esasında bu yapılan da yasak biliyor musunuz, hem de Erdoğan’ın getirdiği yasakla, dış temsilciliklerde seçim propagandası yapılamaz. Anlayacağınız bu bir seçim suçu.

Size aşağıda fotoğrafını koyacağım bu miting öyle bir rezaletti ki bundan sonra belki Erdoğan vazgeçer bu Avrupa sevdasından. Haftaya ben de Hambourg’da konuşma yapacağım, içim rahatladı, biz bunları en az 10’a katlarız…

Bu muhteşem seçim tablosunu görünce Aziz Nesin’in "Peki, biz bu pohu niye yedik?" adlı öyküsünü düşünmeden edemedim.

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi