Soçi’nin sonucu: Erdoğan’a rağmen Kürtler masada

Soçi’nin sonucu: Erdoğan’a rağmen Kürtler masada
Önümüzdeki süreçte belki yeni bir U dönüşe daha tanık olma ihtimalimiz var.

Rusya’nın Karadeniz kıyısındaki Soçi kentinde dün Rusya, İran ve Türkiye’nin katılımıyla bir Üçlü Zirve toplandı.

Amaç, Suriye’de çatışmaların bir an önce bitirilerek ülkenin bölünmeden yeniden kurulmasına yönelik geniş bir konferansın toplanmasını sağlamak.

Toplantıyı Rusya Devlet Başkanı Putin organize etti. Ama bu konuda iki hafta önce ABD Başkanı Trumpla Vietnam’da konuşarak bir mutabakat metni imzalamıştı. Bu anlamda ABD de Zirve’ye katılmış sayılır.

Fiilen yer almasa da Zirve’ye katılan diğer bir devlet başkanı da Beşar Esad’dı.

Surpriz bir şekilde toplantıdan bir gün önce Soçi’ye gelerek Putin tarafından çok samimi bir şekilde karşılandı. Bu normalin ötesindeki samimi buluşmanın fotoğrafları ve görüntüleri ilk kez dünya medyasına servis edildi. İki lider arasındaki görüşmelerin tutanakları da yine alışılmışın dışında basına iletildi. Böylece bütün dünyaya ve tabii Esad hakkında ağzına geleni söylemekten çekinmeyen Erdoğan’a, "Suriye Konferansı’nın bir tarafı da Esad’tır ve çözüm Esad'la olacaktır" mesajı çok açık bir şekilde verilmiş oldu. 

Böylece Üçlü Zirve Dörtlü Zirve’ye dönüştü. 

Şimdiye kadar Esad'la dolaylı ya da dolaysız bir görüşmeye şiddetle karşı çıkmış olan Erdoğan, bu gerçeği önceki Soçi ziyareti sırasında öğrenmişti. Bu sefer resmen kabullenmiş oldu.

Böylece bir U dönüşü daha gerçekleştirip Esad’ı resmen merkezi hükümetin temsilcisi olarak tanıdı.

Erdoğan bu U dönüş için Türkiye kamuoyuna bir açıklama yapmak zahmetine katlanacak mı, yoksa bir şey söylemeden bir süre sonra da Esad'la el sıkışacak mı göreceğiz.

Büyük bir ihtimalle "Ülkemizin menfaatleri için nasıl Putinle görüştüysem (Rus uçağının düşürülmesinden sonra) Esad'la da görüşürüm." diyecektir.

Tabi ülke menfaatleri lafını Erdoğan’ın menfaatleri ya da bekası diye okumak gerekiyor. 

Erdoğan daha önce de zirvede yer alan Rusya Devlet Başkanı Putin konusunda da böyle bir U dönüş sergilemişti. İran’a yönelik olarak da birkaç ay önce ağır suçlamalar yönelmişti. Bu anlamda İran konusunda da sert bir dönüş gerçekleştirerek Irak Kürdistanı’ndaki referandum sürecinde Tahranla sıcak ilişkilere yönelmişti.

Zirve’den sonra Putin ve Ruhani yaptıkları açıklamalarda Suriye konferansının toplanmasını desteklediklerini ve kurulacak masaya bütün tarafların katılması gerektiğini söylediler.

‘Bütün taraflar’ derken Kürtlerin de bu tanım içine girdiğini söylemeye bile gerek yok. Çünkü aksi durumda Kürtleri belirtip, "Bunlar katılamaz" demeleri gerekirdi. Kaldı ki bugünkü Suriye içsavaş haritasına bakıldığında Kürtlerin Suriye’nin yeniden yapılandırılmasına ilişkin konferansa katılması gerektiği gerçeği kolayca anlaşılıyor. Bunu, Türkiye Dışişleri Bakanı bile kabul etmek zorunda kalmış ve "Kürtler Suriye’nin yüzde 20’sini kontrol ediyor" açıklamasını yapmıştı.

Fakat bu gerçeğe rağmen Türkiye, yani Erdoğan bunu kabul etmiyor.

Nitekim Erdoğan, Soçi’deki zirve sonrasında yaptığı açıklamada Suriye konferansını desteklediklerini, hem de Esad'lı bir çözümden yana olduklarını belirtti. Buna karşılık Kürtleri terörist örgüt olarak suçlamaya devam ederek Kürtlerle, PYD ile bir araya gelmesinin mümkün olmadığını söyledi.

Fakat öyle görünüyor ki Erdoğan’ın bu talebi bir karşılık bulmuş değil. Hatta önümüzdeki süreçte belki yeni bir U dönüşe daha tanık olma ihtimalimiz var.

Soçi’de ortaya çıkan sonuçlar?

  • Suriye Konferansı toplanacak. Putin ve Ruhani gibi Erdoğan da bunu kabul ediyor.
  • Konferans Esad'lı bir geçiş süreci başlığı ile toplanacak. Erdoğan bunu da kabul ediyor.
  • Ve Konferans bütün tarafların, tabii Kürtlerin de katılımıyla toplanacak. Erdoğan görünüşte bunu kabul etmiyor.
  • Ama sonuç değişmiyor. Konferans Kürtlerin katılımıyla toplanacak. Nitekim  PYD Eş Genel Başkanı Şahoz Hasan konferansa katılacaklarını, Rusya’dan davetiye aldıkları açıkladı.
  • Önümüzdeki süreçte Türkiye’nin, doğrudan olmasa da Esad konusundaki çözüme benzer bazı çözümlerle Kürtlerin masanın etrafında yer almasını kabul etmek zorunda kalacağı tahmin ediliyor.

Türkiye açısından Soçi’nin sonuçları:

  • Türkiye ve Erdoğan Suriye ve bölgede oyun kuruculuk hevesine çoktan veda etmişlerdi. Soçi bunun tescil edildiği toplantı oldu.
  • Erdoğan’ın, oyun kuruculuk bir yana böylesine bir zirvenin görünüşte de olsa katılımcısı olmayı, böylece Suriye sürecinde yer alabilmeyi çok önemsediği ortaya çıktı.
  • Türkiye Esad konusunda da bir U dönüş yaparak bu konulardaki tutarsızlığını, ilkesizliğini bir kere daha göstermiş oldu.
  • Erdoğan’ın, Suriye’nin vazgeçilmez ve dışlanması mümkün olmayan bir bileşenine, Kürtlere karşı çıkışı ciddiye alınmadı. Kürtler’in Türkiye’nin itiraz ve tehditlerine rağmen sürecin bir parçası olmaya devam edecekleri anlaşıldı.

Kürtler açısından Soçi’nin sonuçları:

  • PYD-YPG öncülüğünde Kürtler ve Suriye’nin diğer halkları bütün Ortadoğu’yu hatta dünyayı kana bulayan cihadist DAİŞ örgütünü yenilgiye uğratmayı başardı. Böylece Rojava’da gerçekleştirilen değişimler dünyanın ilgisini çekmeye, sempati toplamaya başladı. 
  • Bu zirve ile Suriye Kürtlerinin tarihlerinde ilk defa kendi bölgelerinde söz sahibi oldukları kabul edilmiş oldu.
  • Kürtlerin Suriye’nin yeniden yapılanmasında ana bileşenlerinden biri olduğu Türkiye hariç bütün taraflarca kabul edildi.
  • Bu sayede Suriye’nin diğer halkları ve etnik, dinsel grupları da özgürlükleri için örgütlenmeye giriştiler. Böylece Ortadoğu için değişik yönetim ve yaşam modelleri oluşmaya başladı.
  • Suriye’nin yeniden kurulması sürecinin devam etmesi halinde Şam yönetimiyle birlikte ülkenin geleceğinde söz sahibi olan ikinci önemli güç haline geldiler.

     

Öne Çıkanlar