Tecrit duvarlarını mektupla yıkacağız! 

Gazeteciler içerdeki arkadaşları için 11 Mart 2017 Cumartesi günü mektup kampanyası başlatıyorlar.

Nazım ALPMAN

Türkiye bir kabus filminin final sahnesindeymiş gibi vaziyet arzediyor. Ülke benzeri pek çok süreçten geçti. Yaşı yetenler hepsini gördüler.

Ancak böylesini hep birlikte "ilk kez" yaşıyoruz.

Yaşatanlara Silivri'den selam olsun.

Silivri Cezaevi artık bir simge… Önce Fetullah Gülen ekibinin, sonra da AKP'nin topluma sundukları "zulüm" mekânının adresi…

Geçmiş darbe dönemlerinde ünlü cezaevlerinin bir o kadar da ünlü müdürleri vardı. Mesela Mamak'ta albay Raci Tetik, Diyarbakır'da yüzbaşı Esat Oktay Yıldıran gibi… Hatta Yıldıran'ın bir de Joe isimli kurt köpeği bulunuyordu. Tutuklulara Joe'yu selamlatırdı.

Hepsi tarih oldular.

Hayır, düzeltiyorum: Tarihte kara birer leke!..

Şimdi üniformalı cezaevi müdürleri yok.

Her şey "tek" haline getirildiği için, o işleve sahip de ancak "tek" kişi olabilir!

Bütün baskı ve anti demokrasi dönemlerini yaşamışların aşina oldukları şeylerden biri de gazetecilerin günün koşulları gereği hapse girmeleriydi.

Rejim onları demir parmaklıklar ardına atınca rahatlar, daha fazla uğraşmazdı. Cezaevlerinin olağan ritmi içersinde, çilelerini doldurmalarını beklerdi.

AKP dönemi bütün bu şanlı(!) geçmişin üstünden tek adımla atladı.

Gazeteciler iddianame bile olmadan tutuklanıyor.

Rejim bununla yetinmiyor. Onları tecritte tutuyor. O da yetmiyor. Mektup yazmalarına ve mektup almalarına izin verilmiyor.

Neden böyle yapıyorlar?

Korkuyorlar da ondan!

Cezaevlerinde tecritte olanlara bir anda yüzlerce, binlerce mektup yağacak. Sadece eşlerinden, çocuklarından, akrabalarından, arkadaşlarından değil, dünyanın dört bucağından cezaevlerine başlayacak dayanışma satırları içerdekilerin hiç de yalnız olmadıklarını ortaya çıkartacak.

Düşüncesi bile ürpertiyor güç sahiplerini…

Ürpertsin!

Gazeteciler içerdeki arkadaşları için 11 Mart 2017 Cumartesi günü mektup kampanyası başlatıyorlar.

"Tecride karşı mektup" adlı kampanya Mart'ın 11'inde saat 11.00'de Kadıköy postanesinde başlıyor. Tutuklu gazetecilerin adları ve adresleri sosyal medyada paylaşılıyor. Ama ben bir kez de buraya yazayım:

Ahmet Şık-Silivri 9 No'lu Kapalı Cezaevi A6-42 Silivri/İstanbul
Akın Atalay – Silivri 9 No'lu Kapalı Cezaevi A6-47 Silivri/İstanbul
Bülent Utku – Silivri 9 No'lu Kapalı Cezaevi A6-42 Silivri/İstanbul
Güray Tekin Öz – Silivri 9 No'lu Kapalı Cezaevi C5-38 Silivri/İstanbul
Hakan Karasinir – Silivri 9 No'lu Kapalı Cezaevi C5-38 Silivri/İstanbul
Kadri Gürsel – Silivri 9 No'lu Kapalı Cezaevi B3-25 Silivri/İstanbul
Murat Sabuncu – Silivri 9 No'lu Kapalı Cezaevi A6-47 Silivri/İstanbul
Musa Kart – Silivri 9 No'lu Kapalı Cezaevi B3-25 Silivri/İstanbul
Mustafa Kemal Güngör- Silivri 9 No'lu Kapalı Cezaevi A6-47 Silivri/İstanbul
Önder Çelik – Silivri 9 No'lu Kapalı Cezaevi C5-38 Silivri/İstanbul
Turhan Günay – Silivri 9 No'lu Kapalı Cezaevi B3-25 Silivri/İstanbul

Bugün yaşadıklarımız katiyen 1990'lar ile kıyaslanamaz. Çok daha gerilere savurdular ülkeyi… Zaman tüneline girmiş gibiyiz. Ama çıkacağız. Çünkü deneyimliyiz. Onlar ilk kez zulüm makinesinin kumanda merkezindeler. Bizler ise bu mekanizmaya karşı ne yapacağımızı biliyoruz.

Direniyoruz, direneceğiz!

Şimdiki aşama, mektup yazmak.

Tecrit duvarlarını mektupla yıkacağız!

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi