Tunca gibi gazetecilere her zamankinden çok ihtiyaç var

Böyle zamanlarda toplumun, ne olursa olsun hakikatin peşinden giden gazetecilere her zamankinden daha fazla ihtiyacı var. Tunca Öğreten, işte o nadir bulunan gazetecilerden biri.

Milyar dolarlık offshore şirketlere dair belgeler havalarda uçuşuyor... Zarrab’ın ABD mahkemesindeki tanıklığıyla dudak uçurtan rakam, yöntem ve iddialar tekrar gündeme geliyor.

İktidar ve medyası, tüm yalanlamalar, manipülasyonlar ve karşı ataklara rağmen uzun zamandır ilk defa savunma hattında. Ancak bu hat, epey dağınık...

Zarrab konuşmaya başladığında Saray medyası önce yok saydı. Daha ziyade Kemal Kılıçdaroğlu’na saldırıya yoğunlaştı.

AKP’li siyasetçiler, offshore şirketlerin yasallığını savunmaya girişti. Oysa mesele, ahlaki... Yok dekontlar sahteymiş, fotokopiymiş gibi tartışmalarla kafa bulandırılıyor, dikkat dağıtılıyor.

Malta ve Man Adası’ndaki üç şirketin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eniştesine ait olduğunu theblacksea.eu, belgeleriyle ortaya çıkardı.

Peki hangi gazeteciler, hangi yayınlar, emekli öğretmen eniştenin nasıl olup da milyar dolarlık offshore şirketlerine sahip olduğunu sorguladı?

Yahut hangileri, Zarrab’ın başta Ekonomi Bakanı Çağlayan olmak üzere, hükümet yetkilileri ve Halk Bankası’na dair açıklamalarını sansürlemeden yayınlamaya ve sorgulamaya kalktı?

TUNCA VE MAHİR İÇİN BU BLOĞU TAKİP EDİN

Böyle zamanlarda toplumun, ne olursa olsun hakikatin peşinden giden gazetecilere her zamankinden daha fazla ihtiyacı var. Tunca Öğreten, işte o nadir bulunan gazetecilerden biri.

Bir süre birlikte çalışma ayrıcalığını bulduğum, sevgili arkadaşım Tunca, 1 yıla yakın zamandır hapiste.

Yarın, yani 6 Aralık Çarşamba günü, Birgün gazetesi çalışanı Mahir Kanaat’la birlikte ikinci kez duruşmaya çıkacaklar. Arkadaşları, iki gazeteci ve dava hakkında detaylı bilgiler için şu blogu hazırladı, mutlaka göz atın:

Kısaca hatırlatalım: Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı ve Cumhurbaşkanı’nın damadı Berat Albayrak’ın mailleri, Redhack tarafından heklenip bazı gazetecilerle twitter’da oluşturulan bir grupta paylaşılmıştı.

Wikileaks’te herkesin ulaşabileceği dosyadan, Albayrak’ın Powertrans şirketiyle ilişkilerini deşifre eden altı gazetecinin evlerine baskınla gözaltına alınmışlardı.

Kamuoyunda ‘Redhack davası’ olarak bilinen davada gazetecilerin  dördü şimdi tutuksuz yargılanıyor. Tutuklu yargılanan Birgün çalışanı Mahir Kanaat haber dahi yapmadı. Tek suçu, dünya basınına mal olmuş, herkesin indirebileceği 17-25 Aralık fezlekesinin telefonundan çıkması.

Tunca Öğreten ise diken.com.tr’de Powertrans haberlerini yaptığı için DHKP-C ve eskiden Taraf’ta çalıştığı için FETÖ adına suç işlemekle suçlanıyor.

Bakan Albayrak, bu davaya müdahil oldu...

'O KADAR AHMAĞIM Kİ BİR TEK EŞİME PROPAGANDA YAPIYORUM'

Peki kimdir Tunca? 36 yaşında, meraklı, cin gibi bir gazeteci. Gazeteciliğe İngiliz The Sunday Times ile başladı, 2 yıl boyunca Ortadoğu haberleri çalıştı. 2014’te, Kobanê savaşı sırasında bölgeden Taraf gazetesi için haber yazdı. Fransız gazetecilerle birlikte belgeseller yaptı. Sonra, benim de çalıştığım dönemde Diken.com.tr'ye geçti, editörlüğün yanı sıra haftalık siyasi röportajlar ve haberleri yayımladı.

Gazeteci kimliğinin yanı sıra, blogunda renkli dünyasına dair ipuçları da var: Mesela çok iddialı bir satranç oyuncusu, sağlam plak koleksiyoncusu, şiire meraklı, çok iyi bir aşçı; makarnaları meşhur! (Çıktığında yiyeceğiz o makarnaları Tunca Efendi!)

Tunca’nın Evrensel’de yayınlanan mektubu, onun muzip kişiliğini ne güzel anlatıyor... Şu satırların gücüne bakın:

Evet, 6 Aralık’a günler kaldı... Yalnız bir türlü oturup yeni bir savunma metni hazırlayamadım. Ciddiyet eksikliği mi dersiniz, "Zaten karar bellidir" isteksizliği mi bilmiyorum. "Yahu ben kimseden talimat almadım. Talimat verdilerse de yerine getirmemişim. Ya da adamlar sübliminal vermiş, ben anlayamamışım" gibi şeyler söylemek geçiyor aklımdan. Bir de "üye olmadan örgüt adına suç işleme" var ki, günümüzün en moda suçlama kombini...O kanıya da, Minez’e attığım bir telefon mesajı üzerinden varıyorlar. Yani ben her iki örgüte de üye değilim ama, talimatla propaganda yapıyorum. O kadar ahmağım ki, onu da bir tek eşime yapıyorum:

"Sevgilim, bak ben üyesi değilim ama FETÖ ve DHKP-C harikadır. Eve geçerken bir şişe kırmızı şarap kap, sana maklube yapacağım..." Herhalde böyle bir şey yapmış olmalıyım...

1 Mart’ta Silivri’de evlendiği Minez Bayülgen, biz, gazeteci arkadaşları ve çok sevdiği köpeği Juliet, Tunca’yı hasretle bekliyoruz.

Dayan Tunca, dayan Mahir! 6 Aralık’ta, haksız olarak alıkonulan özgürlüğünüze kavuşacaksınız.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mehveş Evin Arşivi