AKP'liler gemiyi terkediyor, Erdoğan şaşkın kaptan!..

Basının önemli kalemleri, yani Erdoğan’ın yanında olanların büyük bir kısmı yavaş yavaş kurulacak muhalefet partisinin hizmetine girmek için yarış halindeler.

Seçimlerden beri hem gazeteleri, hem AKP’li siyasetçileri, hem de muhteşem televizyon uzmanlarını izliyor musunuz, ilk kez AKP’de yapılan yanlışlıklar isim vermeden de olsa eleştirilmeye başlandı. Erdoğan şaşkın, neler olduğunu anlamaya ve çözmeye çalışıyor. Bakmayın toplantılar yaptığına, ara sıra konuştuğuna, siyasi yaşamında ilk kez kendi yandaşları tarafından eleştirilmeye başlandı.

Bir parti düşünün ki, 100’e yakın, belki de daha fazla kurucusu olsun, en az o kadar da kurucuya yakın destekçisi olsun ve neredeyse şimdi hiçbiri siyaseten Erdoğan’ın yanında değil. Bu tekme çok ciddi bir tekmedir ve gidiş Turgut Özal’ın ANAP’ından daha hızlı olur. Ve hafızanızı kurcalayın, son kertede Turgut Özal kardeşi Yusuf Özal’la kapışmıştı. Şimdi Erdoğan’a tersi yapılıyor, ilk olarak bütün ekonomiden sorumlu damat Berat Albayrak üzerinden eleştiriliyor. Esasında bizim aylar öncesinden söylediğimizi şimdi AKP’liler söylüyor. Hemfikir oldukları nokta ortak, Berat Albayrak’ın ekonominin "E"sini bilmediği konusunda hemfikirler. Buradan söylemek istedikleri açıkça şu: "Sayın Erdoğan, yüce Reis, Berat Albayrak’ın ekonomi konusunda bu kadar cahil olduğunu bizden önce siz biliyordunuz, neden bu göreve getirdiniz ve hem ülkeyi, hem de partiyi rezil ettiniz."

Türkiye ekonomik açıdan muhteşem bir ülke değil, ben yıllardır neden G20’de olduğumuzu anlamış değilim ama yine de bu noktaya gelmeyebilirdi. Herşeyi bilmek dünyanın en zor işlerinden birisi, bu bir de ülke ekonomisi olduğu zaman iyice zor. Oysa Erdoğan’ın elinde dünyanın saygı duyduğu Ali Babacan gibi birisi vardı ve Ali Babacan bizim dediğimizin aynısını söyledi ve uyardı Erdoğan’ı, inşaat işinin üretime dönük olmadığını söyledi ve o günden beri bakanlıktan oldu, şimdi de AKP içinden çıkacak muhalefet partinin başında. Ali Babacan’la aynı görüşte olmak zorunda değilim ama kapitalist sistem içerisinde yapılması gerekenin nasıl yapılacağını bildiğine de saygı duymak zorundayım.

Kurucuların bir kısmı bakanken ve Abdullah Gül, Erdoğan’ı kimi konularda uyarır ve frenlerken, Avrupa Birliği’yle anlaşma noktasına gelmişken, en önemlisi olan savaş politikasından vazgeçmişken ve Kürtlerle barış masasına oturmuşken Erdoğan’a ne battı da bu konuma geldik. Çok basit, 7 Haziran seçimlerinden sonra milli güvenlik kurulu battı ve bugün geldiğimiz noktaya geldik.

Geldiğimiz nokta Erdoğan açısından baktığımızda hiç de iç açıcı değil. Basının önemli kalemleri, yani Erdoğan’ın yanında olanların büyük bir kısmı yavaş yavaş kurulacak muhalefet partisinin hizmetine girmek için yarış halindeler.

Geçen gün en ummadığımız çıkış Binali Yıldırım tarafından yapıldı, Yıldırım bu seçimlerin başkanlar arası bir seçim olmadığını söyleyerek yenilenin kendisinin olmadığını, siyaset üzerinden Erdoğan’ın yenildiğini söyledi ve halkın verdiği oylarla belirlenmiş bir seçimin tekrarına razı olmadığını söyledi. Yıldırım açıkça sonraki sonucu da düşünüp Erdoğan’a "Yenileceksen kendine başkasını bul, ben bir daha senin adına rezil olmayacağım" dedi.

Evet, AKP’liler gemiyi terk ediyor ve Erdoğan şaşkın kaptan olarak, bir lodosa, bir poyraza tutulmuş şekilde gidiyor. Dalganın en yüksek seviyesinde zirveye çıkarsınız ama etrafınıza baktığınızda koca bir boşluk vardır, sonra o dalganın inişinde başınız dönmeye başlar ve sadece tutunmaya çabalarsınız ama savrulduğunuzdan tutunacak bişey bulamaz ve denizin dibini boylarsınız.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi