Belediye kalmadı, başka ne verim abime!..

AKP: Büyükçekmece'de seçimi bi daha yapalım, biz aradaki farkı kapatırız, o zaman hem Büyükçekmece'yi alırız, aradaki farkla da büyük şehri alırız.

Bütün Türkiye'de seçimler bitmişti, herkes heyecan içindeydi, gözler Anadolu Ajansı'na çevrilmişti, kimse inanmıyor ama sonuçta dediği oluyordu. Oysa ben herkesin tersine Anadolu Ajansı'na inanıyordum ama kimseye söyleyemiyordum, utanıyordum. Gazeteci olduğum için mi inanıyordum Anadolu Ajansı'na, alakası yok, artık gazetecilik yaptıklarına inanmıyorum ki, gazeteci gözüyle bakayım. Sanırım biraz babamın mantığı ve pratik zekası, biraz da Ali'nin matematiği bulaşmıştı bana, Anadolu Ajansı ilk açıklamasını yaptığında gazetedeki odamdan çıktım ve ARTI TV binasına gittim. Misafir arkadaşlar ve kimi çalışanlar mutfakta hem televizyona bakıyor, hem de çay içiyordu. Suratlar anında asılmış, yine kaybettik ifadesi sarmıştı her tarafı.

Gayet güleç bir ifadeyle bu kez AKP'nin kazandığını söyledim, bana "Get leyn başımızdan" ifadeleriyle baktılar, ben de kendilerine Anadolu Ajansı'nın ilk kez % 60 küsurla başladığını, bundan önce hepsinde % 70'lerle başladığını, Anadolu Ajansı'nın bile ancak bu kadar manipüle edebildiğini söyledim. Geçmiş seçimlerle aynı oranda düştüğünde Cumhur İttifakı ciddi şekilde kaybedecekti ve öyle de oldu. Telefonla eşimi rahatlattım, arkadaşlarıma mesajlar gönderdim ve sonuna doğru keyiflendim. Yaptığım dahice bişey miydi, hayır, sadece o an % 62 gibi bir rakamla başlayınca şimşek çaktı beynimde ve bu mantığı yürüttüm.

Seçim gecesi de Türkiye saatiyle 24.00'te ARTI TV'ye çıktım ve bakanlık olarak Süleyman Soylu ile Berat Albayrak'ın değişeceğini söyledim. Erdoğan-Albayrak ilişkisi filmlere benziyor, kayınpeder para verdikçe damat batırıyor, tek fark kayınpeder parayı bizden alıp veriyor, cebinden vermiyor. Süleyman Soylu olayını söylememe gerek yok zaten, ben ne kadar seviyorsam Erdoğan da o kadar seviyor. Bakın, bir ortak noktam çıktı ve garip oldum birden.

Peki, ben bu satırları yazarken ne yapılıyor, yazıya başlamadan önce yeniden sayımlara geçilmişti zaten ve biçok yer de bitmiş ama değişen bişey olmamıştı. AKP'lilerle seçim kurulu çalışanları arasında aşağıdaki konuşmalar yapılıyordu:

AKP: Arada az fark var, geçersiz sayılan oyları yeniden sayalım.

Seçim Kurulu: Olur efem, derhal sayalım.

Seçim Kurulu: Saydık efem, bişey değişmiyor.

AKP: O zaman öz sayım yapalım.

Seçim Kurulu: O nasıl oluyor?

AKP: Sadece geçersiz sayılan oyları saymıştık ya, geçerlileri de bir daha sayalım, belki daha bi geçerli olurlar.

Seçim Kurulu: Saydık efem, geçerliler aynı geçerliliklerini korumaya, geçersizler de geçersizliklerini korumaya devam etmektedirler.

AKP: O zaman öz hakiki sayım yapalım.

Seçim Kurulu: Yapalım efem, o nasıl oluyor, oy ucu, pardon ip ucu verseniz.

AKP: Çok basit, sayılmasına gerek yok dediğiniz sandıkları da sayalım.

Seçim Kurulu: Sayalım efem, ne demek.

Sandık Kurulu: Saydık efem, bişey değişmedi.

AKP: Tamam. Son olarak öz hakiki gerçek sayım yapın.

Sandık Kurulu: Ne demek efem ama nasıl yapalım?

AKP: Büyükçekmece'de seçimi bi daha yapalım, biz aradaki farkı kapatırız, o zaman hem Büyükçekmece'yi alırız, aradaki farkla da büyük şehri alırız.

BELEDİYE KALMADI, BAŞKA NE VERİM ABİME!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ahmet Nesin Arşivi