Haklısın aptalım, seni ciddiye aldım Nedim Şener!..

Sahte malzeme dediğin tutanaksa, sen bu tutanağı kabul ettin. Yok eğer fotoğraflarsa, büyük olasılıkla başbakanlık ve cumhurbaşkanlığı basın bürosu çekmiştir, onlara sormanı rica edeceğim.

Ben hâlâ, kimileri saf değiştirse de kendilerini gazeteci sanıyorum, bunlardan birisi de Posta gazetesi yazarı Nedim Şener. Nedim Şener'de Doğu Perinçek hastalığı başladı, uzun zamandır farkındayım bunun. Doğu Perinçek yanında biri hapşırsa yada yellense, "Bu Amerika'nın bir oyunu" modunda birisi. Nedim de, arkadaşı esnese "Fethullah Gülen'den şüpheleniyorum" kıvamına geldi iyice.

Geçtiğimiz günlerde 16 Temmuz 2016 tarihli bir darbe tutanağını ifşa etti gazeteci Ahmet Dönmez. Nedim Şener de yazı yazarak tutanağın doğruluğunu kabul etti. Darbe üzerine çok yazı yazdığım için ben de Nedim Şener'in tutanağı doğrulamasını önemseyerek 5 fotoğraflı soru sordum kendisine.

Öncelikle bunca yıldır gazeteci olmana karşın sana Türkçe dersi vereyim Nedim Şener, soru bişeyi öğrenmek için sorulur, içinde yorumlarım da olsa, karşı tarafın düşüncelerini merak için sorulur ve sonunda yanıta göre ikna olma olasılığı da vardır. Büyük bir olasılıkla Fethullah Gülen hakkında benden fazla bilgin olduğu için ve onunla ilgili her konuya cevap verdiğin için de sana sordum. İlk soruma yanıtın şöyle oldu:

İlk yanıtını alınca haklılık oranımın arttığını düşündüm. Hâlâ da haklıyım demiyorum ama oranım arttı diyorum. Haklısın, aptalım, çünkü seni ciddiye alma gafletinde bulundum, sorularımı bir komutana danışır, hatta referans vererek yanıtlarsın diye düşündüm. Bir daha aptalım, çünkü ben sen tutuklandığında senin tutukluluğunu protesto eden bütün yürüyüşlerde vardım. İlk mahkemenizde Kadıköy Adliyesi'nde Ertuğrul Mavioğlu konuşurken gururla mikrofonu tutan bendim. Üçüncüsü de benim yazımda senin söylediğin EYP (Elle yapılan bomba) lafı geçmiyor, bu bilgi için de teşekkürler.

Bu arada senin takipçilerinden birisi bana madde madde yanıt vermiş ve doküman da göndermiş. Suya ve ateşe dayanıklı eşyalar varmış, onlar olduğu için yanık izi yokmuş. Bilimsel konuşmak her zaman yeğlediğim yazı tarzıdır, çok beceremesem de en azından okumasını severim.

Sevgili Nedim Şener'in cevapçısı yada gizli Nedim Şener, söylediğiniz eşyaların elbette mecliste ve başbakanlıkta kullanılması çok doğru bir karar. Fotoğraflara bir daha bakmanızı rica edeceğim. Suya ve ateşe dayanıklı Binali Yıldırım ve Atatürk fotoğrafları asıldığı için devletimize ne kadar şükretsek azdır. Sanırım suya ve ateşe dayanıklı tabloların kendine özgü bir de ağırlığı olmalı ki, bomba da atsan milim yerinden kımıldamıyor. En çok suya ve ateşe dayanıklı perdeler ilgimi çekti, bunlar aynı zamanda büyük olasılıkla Recep Tamam Erdoğan'ın yeleği gibi kurşun geçirmezlerdir ve kullanılması tam isabettir. Bir de meclis bahçesinde su ve kurşundan etkilenmeyen otlar dikkatimi çekti, sanırım o yüzden yanmamışlar. Kafamdaki tek soru, sudan etkilenmeyen otların hangi cüretle, Erdoğan'a rağmen büyüdükleridir. Bu hainlik bile darbe yapmak için yeter de artar bile.

Neyse, gelelim ikinci ve üçüncü yanıtına Nedim Şener.

Nedim Şener, sahte malzeme dediğin tutanaksa, sen bu tutanağı kabul ettin. Yok eğer fotoğraflarsa, bunları büyük olasılıkla başbakanlık ve cumhurbaşkanlığı basın bürosu çekmiştir, sahte olup olmadıklarını onlara sormanı rica edeceğim, tabii maçan yiyorsa, o yüzden ben buradan senin yerine sormuş olayım. Nedim Şener, bir karar ver, bu tutanak yalan mı, değil mi, beni de zor durumda bıraktın şimdi yada yeni konuştuğun savcı yalancı. Bu dediklerim dışında malzeme yok ortada, sadece 5 soru var.

Haklısın, senin idamı ve tek tip elbiseyi savunduğunu yazdım. O günkü konuşmanın linkini gönderirsen, tekrar izlerim ve yanlış anlamışsam özür dilemeye hazırım. Bunlar dışında bana "Mal" demişsin, "Müptezel Fetöcü ve PKK'li" de demişsin, yani oldukça bilimsel yanıt vermişsin.

Son olarak sana söyleyeceğim şunlar Nedim Şener, ben bugüne değin hiçbir yazımda 15 Temmuz darbe girişiminin içinde Fethullah Gülen ekibi yok diye bir yazı yazmadım. Ekip olarak tamamı olmasa da büyük bir kısmı var ama darbe girişimini başlatan onlar değil. Demokratlığına çok inandığın Recep Tamam Erdoğan'ın da bu girişimden haberi var, bunun da belgesi var, sen de benim kadar biliyorsun.

Eğer hâlâ eskisi gibi ciddi gazeteci olmak istiyorsan, o gece Hulusi Akar ve Hakan Fidan'ın neden cumhurbaşkanı, başbakan ve diğer kuvvet komutanlarıyla telefon görüşmesi yapmadığını sorar ve ortaya dökersin. Başbakan Binali Yıldırım'ın darbe esnasında kimin evine giderek bisüre saklandığını sorarsın. Belki de o ev Boğaziçi Köprüsü'ne yakındır, birisinin akrabasının evi de olabilir.

2008'den beri neredeyse haftada 3-4 gün yazı yazıyorum, Fethullah Gülen hakkında yazdıklarım da ortada. Ama sen erbaşların bile darbeci olduğunu yazdıktan sonra bunları sana neden yazıyorum ki, sanık olmak başkadır, suçlu olmak başkadır, bunlardan dolayı işkence görmek başkadır, 700'e yakın bebeği hapse atmak başkadır. Benim gördüğüm işkence fotoğraflarını görsen –ki görmüşsündür- böyle yazmazsın diyeceğim ama yazıyorsun. Ben darbe yazılarıma devam edeceğim ama sudan ve ateşten etkilenmeyen kağıda yazacağım ki, ileriye belge diye kalsın.

Son olarak şunu söyleyeyim, haksız yere bir AKP'li de içeri düşse yada haklı düştüğünde içeride işkence yapılsa, onları da savunurum, demokrasi böyle bişeydir Nedim Şener, küfürle yada suçluya işkenceyi savunmakla gelmez.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi