Yerel seçim sonrası AKP dağılır mı?..

Geçenlerde yazdığım gibi, bu yerel seçimlerden sonra Türkiye yeni bir seçime gebe ve bu seçimlerde anayasa da beraber oylanmış olacak.

Esasında 31 Mart 2019 seçimlerinden sonra o kadar çok olasılık var ki, hangi birini öne alacağımı bilemedim ama en kuvvetli olasılığı başlığa çektim. Daha önceki seçimlerde Recep Tamam Erdoğan'ın başlattığı "Eğer beni seçmezseniz" tehdidi yerli yerinde duruyor ama günümüzde çok fazla ciddiye alındığı söylenemez. Hem Erdoğan, hem AKP kurmayları, hem de yandaş çevre yavaş yavaş sona geldiklerinin farkındalar. Siyasette son her zaman başarıya orantılı bir şekilde gitmiyor, başararak da kaybedebiliyorsunuz.

Bunun en büyük örneği Almanya, Merkel yaklaşık 20 yıldır iktidarda ve 3 yıl önce önce bütçeyi sıfırladı, kâr-zarar dengesini eşitledi, sonraki 2 yılda da bütçeyi artıya getirdi. Hani derler ya, bundan iyisi Şam'da kayısı diye, öyle olması gerektiğini sanıyorsunuz. Oysa son Bayern bölgesinde yapılan seçimlere baktığımızda durum öyle gözükmüyor, hem Hristiyan Demokratlar, hem de Sosyal Demokratlar ciddi oy kaybettiler. Hristiyan Demokratlar %11,5, Sosyal Demokratlar %10 oy kaybederken, Yeşiller %9,9 oy arttırarak seçimden büyük sürprizle çıktılar. Ülkeyi artıya geçiren bir parti nasıl oy kaybediyor derseniz, bunun siyasi ve ekonomik çok açıklaması var ama en önemlisi aynı insanların artık kendi tabanına ve seçmenine yeni bişeyler verememesi diyebilirim.

Dün Erdoğan'ın grup konuşmasını ve yeni 20 belediye başkan adaylarını açıklamasını dinledim. Öncelikle şunu söylemem gerekiyor, "Eline, diline ve beline hâkim ol" Erdoğan. Detayını yazmak istemiyorum, çünkü dinlerken insanlık adına ben utandım. Onun dışında konuşmasında hiçbişey yok, çünkü seçmen kitleye devamlı olarak "Yol yaptık, su getirdik, ray yaptık" dersen ne kadar yada süre mutlu edebilirsin ki, biyerde tıkanır kalırsın. Hadi olmadı, en önemli 3 şehirden 2'si olan belediye başkan adaylarını açıklarken kimsenin şaşırmadığı ve fazla marifeti olmayan kimseleri söylersen tıkanmışlığın su yüzüne iyice çıkar.

Bu tıkanmışlık yandaşları da huzursuz ediyor aslında, geçenlerde Sabah Gazetesi yazarlarından Salih Tuna "Sırf 'Adam kazandı' diyerek yenilgiyi kabul ettiği, sokaklara çıkmaya çağırmadığı için Muharrem İnce'ye siyasi şizofrenlerin neler yaptıklarını biliyorsunuz... Söylemeye dilim varmıyor ama söylemesem de olmaz: Bu yolun sonu maalesef iç savaştır!.." diye bir yazı yazdı. Dün başka bir yandaş yazar olan Yeni Şafak yazarı Hasan Öztürk "AK Parti'de rekabet alışılmışın dışında" diye bir yazı yazdı. AKP'de aday belirleme sürecinde akıl almaz ayak oyunları döndüğünden bahsetmiş Öztürk. Bunun nedeni de eğer kazananlar olursa son dönem olduğunu herkesin bildiğinden, AKP'nin bittiğinin kendileri de farkındalar.

Bu söylediklerime bir de MHP'nin Ankara, Istanbul ve İzmir'den feragat etmesinin sonucunda AKP'nin MHP lehine feragat edip etmeyeceği, ederse ciddi oy kaybına uğrayacağı tartışmasını da koyarsak, ben seçimlerden sonra AKP'nin hızlı bir şekilde dağılma sürecine gireceğini söyleyebilirim. Geçenlerde yazdığım gibi, bu yerel seçimlerden sonra Türkiye yeni bir seçime gebe ve bu seçimlerde anayasa da beraber oylanmış olacak. Erken seçimle beraber başkanlık sistemi tam uygulanamaz sonucunu aldığında bu kez anayasa değişikliği için yeni bir çalışma ve seçim sürecine gireceğiz, bu da Erdoğan ve AKP'nin tam bitişi anlamına gelir.

İşte tam bu noktada Salih Tuna'nın dediği gibi bir iç savaş çıkar mı, kısa süreli de olsa böyle bişey yaşar mıyız sorusu geliyor akla, evet yaşanabilinir, buna Erdoğan'dan çok esasında Ergenekon grubu karar verecek. Erdoğan inat ederse Ergenekon bu çatışmayı göze alacak, direnmezse daha önce de yazdığım gibi, yıllar sonra Türkiye yeni bir Milliyetçi Cephe hükümetiyle karşı karşıya kalacak. Şimdi gelelim başlıktaki sorunun yanıtına, bu seçim AKP'nin dağılmasının başlangıcı olur, önceden harekete geçer mi, o kadarına yanıt vermek de benim açımdan büyücülük olur, o da bende yok.   

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ahmet Nesin Arşivi