AKP’nin ‘muhafazakâr’ korkusu

Yarın öbür gün sadece muhaliflere değil AKP’ye yakın isimlere de ‘Gezi’den başlayıp ‘FETÖ’ye uzatacakları bir soruşturma açılırsa sakın şaşırmayın…

Hepimizi delirtmek istiyorlar diyeceğim ama aslında panik hallerinin bir yansıması bu.

Hiçbir hukuki zemin olmamasına rağmen Gezi soruşturmaları yeniden başlatılıyor. İnsanlar ifadeye çağrılıyor. Soruşturma dosyasında kısıtlama kararı olduğu için kendilerine ne sorulduğunu bilmiyoruz. Elbette tahmin ediyoruz. Ama yandaşlara bakınca olayın nereye varacağı daha açık görünüyor. Gezi’den de bir ‘FETÖ’ çıkaracaklar.

Daha dün Yenişafak’ın ateşli yazarı İbrahim Karagül’ün şu sözleri bile bunun kanıtı:

"Bir konu bugüne kadar kimsenin dikkatini çekmedi. 22 Mayıs’ta FETÖ’nün bütün üst düzey, kritik isimleri ABD’ye gitti. 26 Mayıs’ta döndüler. 27 Mayıs’ta da Gezi isyanı başlatıldı."

Bak sen…

Bu arada Sözcü gazetesinin yazarlarına ve çalışanlarına yönelik ‘FETÖ’ soruşturması genişletiliyor. Gazetenin yöneticileri ile yazarları Emin Çölaşan ve Necati Doğru da ‘FETÖ’ye destek vermekle suçlanıyor.

Bu arada Erdoğan’a istediği belediyeye istediği kadar para verme yetkisi komisyondan geçirilip Meclis’e getirildi…

AKP, ‘muhafazakâr’ tabanını kaybetme korkusu yaşıyor. Önemli bir kısmını kaybediyor. Panikleri bundan. Ve bunu da kendi yazarları aracılığıyla itiraf ediyorlar. Tabii bu arada gözdağı vermeyi de ihmal etmiyorlar.

Karagül’ün "Yeni Gezi isyanı hayali, muhafazakâr ‘savrulma’ ve yeni ‘çatı’ arayışları" başlıklı yazısındaki şu satırlara dikkat:

"Şimdi; yeni bir ‘müdahale’nin kapılarını açmak için sinsi çabalar dikkat çekiyor. ‘Masum muhalefet’ görüntüsü altında geniş bir örgütlenme var. Üstelik bu sefer sadece FETÖ, sadece Soros’çular, sadece AB’nin fonladığı yapılar, sadece marjinal ‘cephe’ler değil, çok daha geniş bir cephe inşa etme çabası var.

Üstelik bu sefer, işin içinde bazı ‘muhafazakâr, İslâmcı görünümlü’ çevreler de var. Tuhaf biçimde HDP üzerinden gidilemeyen yerlere ‘muhafazakârlık’ üstünden gidilir oldu. Kripto HDP ve kripto FETÖ’cüler bu yolu deniyor.

Bu sefer geniş muhafazakâr çevreler üzerinden oyun kuruluyor. Bu çevrelerin çok dikkatli olmaları gerekir. ‘Muhafazakâr muhalefet’ ve 'muhafazakâr müdahale' konulu uyarı ve endişelerimin tamamı bu yüzdendir."

Aynı gazetenin diğer yazarı Selçuk Türkyılmaz da benzeri bir yazı kaleme almış.

Ona göre de; "Muhafazakâr entelektüeller Gezi Parkı Kalkışması’nda açık bir tavır sergilemedi. Dönemin muhafazakâr siyasetçisi kozmopolit çevrelerden gelen talepleri önemsediklerini belirtti".

Ve yine Sarı Yelekliler meselesiyle Gezi’yi bağlarken şunu söylüyor:

"Fransa’yı kasıp kavuran Sarı Yelekliler olayını izah ederken Türkiye’yi olayların merkezine koymak ve buradan da Türkiye’ye yönelik eleştiriler çıkarmak anlamlı değil ama muhafazakâr-kozmopolitler yine de konuyu Türkiye’ye getirmekte bir sakınca görmüyor. Bu tavrı anlamsız bir alınganlık şeklinde görmemiz mümkündür."

Bir başka gazetenin yandaşı da durumu kabulleniyor olmalı ki AKP’nin seçimleri kazanacağından şüphesi olmadığını söylüyor ama oylarının düşeceğini de kabul ediyor:

"AK Parti'nin oy oranının bu seçimlerde düşeceği yönündeki tahminlere bir itirazım yok. Zaten 6 ila 8 arasındaki il ve pek çok ilçe ittifak anlaşması gereği MHP’ye bırakılacağı için oylarda bir düşüş olması normal..."

Bu cümlede lütfen mantık aramayın. Yani aklınızdan "AKP, MHP’ye bazı yerleri bıraktığı için oy kaybediyor da MHP’nin AKP’yi destekleyeceği yerleri niye hesap etmiyor" gibi…

Dedim ya bu aslında AKP’nin muhafazakâr seçmen oyunun önemli bir bölümünü kaybettiğinin işaretidir.

Yandaşlar şimdi kendilerince ‘korkutma’ görevlerini yapıyor. Yarın öbür günü sadece muhalif isimlere değil AKP’ye yakın isimlere de ‘Gezi’yle başlayıp ‘FETÖ’ye uzatacakları bir soruşturma açılabileceğini söylüyorlar…

Bütün bunları yaparken bari "camide içki içen", "deri eldivenleriyle başörtülü bacı"larına saldıranları da açıklasalar da öğrensek artık. Yoksa onlar da mı ‘FETÖ’cüydü…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi