‘Hukuksuzluk yok’ mu dediniz?

Yandaş kalemler OHAL Komisyonu’na toz kondurmuyor. Hukuksuzlukları gündeme getirenlere ‘sahibinin sesi’ olarak saldırıyor. Gerçekler ise tüm çıplaklığıyla onları yalanlıyor.

OHAL Komisyonu, 40 gün sonra nihayet HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’na İnsan Hakları İnceleme Komisyonu üyeleriyle birlikte randevu verdi.

Gergerlioğlu, bugüne dek Komisyon’un hukuksuz uygulamalarını kamuoyu önünde dile getiriyordu. Bu kez doğrudan komisyon üyelerinin yüzüne söyledi.

Aldığı yanıtlar tahmin edildiği üzere tatmin edici değildi. Çünkü kendi ifadesiyle "çalışarak" gitmişti Komisyon’a Gergerlioğlu.

Öyle ki Komisyon, kendisiyle bir toplantı daha yapma ihtiyacı duydu.

Çok şey anlattı Gergerlioğlu komisyona. Uygulamalardan örnekler verdi. Komisyonun şeffaf olmadığını söyledi.

İltimas ve suistimal iddialarını sıraladı. Bazı AK Partili milletvekillerinin aracı olarak kararlarda etkili olduğuna yönelik savları isim vererek sordu komisyon üyelerine.

Buna dayanak olarak da komisyonun inceleme işlemlerinin KHK’ların yayınlanma sırasına göre değil rastgele yapmasını gösterdi.

İhraçlardaki, red kararlarındaki çelişkileri, özensizlikleri, skandalları örnekleriyle anlattı. Yakınları nedeniyle, isim benzerliği nedeniyle, lokantada hesap ödediği için ihraç edilen insanlar olduğunu söyledi.

Yanlış okumadınız. Aynen öyle.

Misafirleri gelen birisi onları bir lokantaya yemeğe götürüyor. 441 lira hesap geliyor. Ev sahibi olarak hesabı kredi kartıyla ödüyor. Ve bu nedenle ihraç ediliyor. Gerekçe, lokantanın ‘FETÖ’ye yakın olması. İhraç kararında "müzahir kuruluşlara yapılan maddi destek" deniliyor.

Bunun gibi birçok örnek var. Mesela;

Bank Asya’nın TMSF’ye devrinden sonra icra borcu nedeniyle bankaya 100 lira yatırdığı için ihraç edilen bir kişiye komisyon red kararı verdi.

Bir kişi bir sosyal medya hesabını takip ettiği için ihraç edildi. İdare Mahkemesi takipsizlik kararı verdi ancak dosyası hâlâ komisyonda bekliyor.

Bir kişinin ise müşteri hesap numarası hesap bakiyesi olarak kaydedilmiş.

Bir başkası. Astsubay kardeşi 1984 yılında Şırnak’ta iki el ve iki gözünü kaybediyor. Doğal olarak kardeşinin işlerini halletmesine yardım ediyor. 2006 yılından itibaren de yasal vasisi oluyor. Bu arada kardeşinin dört çocuğuna da velilik yapıyor. Samsun İl Milli Eğitim Müdürlüğü gazi astsubayın dört çocuğunu ücretsiz özel okul kontenjanından Özel Feza Koleji’ne yerleştiriyor. Aile sadece yemek parası veriyor. Onun için de banka hesabı açma mecburiyeti var. Vasi olarak hesabı açıyor. Ve Bank Asya’da hesabı olduğu için ihraç ediliyor. Oysa bu nedenle Samsun’da açılan davada beraat ediyor. Komisyona "Kardeşimin yerine hesabı ben açtım, işlemler benim üzerimden yapıldı ama Bank Asya’yı ben kullanmadım" diye dilekçe veriyor ama komisyon red kararı veriyor. Vasi kararını bile dikkate almıyor.

İki kuzen. Amca çocukları. İsimleri aynı. Farklı insanlar ama sadece isimleri aynı diye kuzenlerden diğeri de ihraç ediliyor. "TC numarasına bile bakmıyorlar" diyor Gergerlioğlu.

Silahlı kuvvetlerde görev yapan üç kardeş. Birisinin hakkında ByLock iddiası var. Bu iddia daha sonra çökertilmesine rağmen ihraç edilmiş. O ihraç edildiği için ikinci kardeşi de ihraç edilmiş. İki kardeş ihraç edildiği için üçüncü kardeş de ihraç edilmiş. Ve iki buçuk yıl geçmesine rağmen komisyondan iade kararı çıkmamış…

Bir başkası. Mahkemede beraat ediyor ancak komisyon işe iadesine red kararı veriyor. Bunun üzerine intihar girişiminde bulunuyor. Ölmüyor ancak sol omuzu parçalanıyor. 12 gün yoğun bakımda kalıyor. Söylediği tek şey ise "Bu hukuksuzlukların yaşandığı dünyada keşke ölseydim."

Bir başka şey daha söylüyor Gergerlioğlu komisyona:

"Yakını kontenjanından ihraç edilen çok sayıda insan var. Ancak komisyonunuzda Mustafa İkbal diye bir isim var. OHAL Komisyonu’nda çalışıyor ve kardeşi KHK ile ihraç edilmiş. O zaman onu nasıl komisyonda çalıştırıyorsunuz. Bakan Pakdemirli’nin kardeşi de KHK ile ihraç, Şaban Dişli meselesini biliyoruz. Kişiye göre hukuk değişiyor. Onbinlerce insana farklı hukuk, birkaç kişiye farklı hukuk."

Yandaş kalemler OHAL Komisyonu’na toz kondurmuyor. Hukuksuzlukları, eleştirileri, iddiaları gündeme getiren milletvekillerine ve gazetecilere ‘sahibinin sesi’ olarak saldırıyor ama gerçekler ise tüm çıplaklığıyla onları yalanlıyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi