Dumanın örtemedikleri…

Dersim’e gidenler bilir. Doğa kutsaldır, başka canlıların evidir. Yangının yerleşim yerlerine uzak olması Dersimlilerin içini rahatlatmaz. Çünkü bilir ki kurdu, keçisi, böceği yok oluyor.

Yaşar Kemal’in "Kuşlar da gitti" romanında şöyle bir diyalog var:

- İnsanlık öldü mü? dedim.

- ‘Yok’ dedi, ‘ölmedi, ölmedi ama, bir şeyler oldu, başka bir yerlerde sıkıştı kaldı herhalde?’

Dersim’de günlerdir devam eden yangını, haberlerden, doğruluğuna inandığım sosyal medya hesaplarından takip ederken, "bir yerlerde sıkışıp kalan insanlığı" düşündüm. Sıkışıp kaldığı yer yine Fırat’ın doğusuydu…

Dersim’e gidenler bilir. Doğa kutsaldır, inanç mekanlarını barındırır, başka canlıların evidir. Yangının yerleşim yerlerine uzak olması Dersimlilerin içini rahatlatmaz. Çünkü bilir ki ayısı, domuzu, tilkisi, kurdu, keçisi, böceği, endemik bitkisi yok oluyor.

Tunceli Valiliği’nin paylaştığı "etkisiz hale getirildi" basın duyurularından anlıyoruz ki, askeri operasyonların yoğun olduğu bir takvim olmuş ağustos ayının ilk haftaları. Yangın haberleri de sonrası tarihlere denk düşüyor.

Yangının tipi ile ilgili açıklamalar da tartışmalı. Valilik "örtü altı yangını" açıklaması yaptı. Orman Genel Müdürlüğü’nün tanımına göre "örtü altı yangını, orman toprağının üzerinde yer alan ibre, dal, kesim artıkları, ot, funda ve diri örtünün yanmasıyla ortaya çıkar". Yine Ferhat Tunç’un ve yangın söndürmede çalışan gönüllü insanların anlatımlarına göre; ki videolarda da açıkça görülüyor,yangının tipi valiliğin açıklamasına uymuyor. Zira ağaç köklerinin, gövdelerinin kül olma derecesinde yandığı görülüyor.

Söndürme çalışmalarına katılan bir gönüllünün "Ağaçların kütükleri yanmış. Ağaç kökleri kömürleşmiş. Örtü yangını olsaydı önce dalları ve yaprakları yanardı" sözleri "örtü altı yangın" tanımını doğrulamıyor. Başka bir Dersimli de valinin telefona çıkmadığını, karakolun ilk başlarda söndürme çalışmalarına katılmak isteyen gönüllülere izin vermediğini, 4 yıldır köyüne dönmek istediğini, ancak bütün bu yaşananlar nedeniyle dönemediğini aktarıyor. "Yapmayın, vicdan!" diye sesleniyor.  

Orman Genel Müdürlüğü’nün 2017 faaliyet raporuna göre; 2013-2017 yılları arasında orman yangınlarının çıkış nedenleri arasında sayısal dağılımın açık ara önde gideni, ihmal ve dikkatsizlikten sonra, faili meçhul yangınlar. Yani neden çıktığının belli olmayan yangınlar. Siz deyin "beyaz toroslar"…

Dersim’de çıkan yangınla ilgili açıklama yapan Diyarbakır Ekoloji Platformu da "bölgemizde yaşanan orman yangınları faili meçhul kategorisinde değerlendirilen yangınlardır. Doğal bir şekilde yanmadığını insan eliyle yakıldığını ve bazen de güvenlik nedeniyle yakıldığını görüyoruz " diyor.  

Geniş  bir alanda, sarp bir coğrafyada  insan gücü ile söndürülmesi pek mümkün görünmeyen yangında neden helikopter kullanılmadığı da başka bir soru…  Zira yine Orman Genel Müdürlüğü’nün 2017 faaliyet raporuna göre;  "2017-2021 yıllarına kapsayan 5 yıl süreli 12 adet ve 2017-2023 yıllarını kapsayan 7 yıl süreli 12 adet helikopter kiralanmış."

Fırat’ın batısından gelen nadir seslerden; Antalya Ekoloji Meclisi’nin dediği gibi; "Yaz aylarında ülkenin büyük kesimlerinde ormanlar, makilikler yanar. Bunlar RANT yangınlarıdır. Bir şekilde müdahale ediliyor gibi yapılır. Amaca uygun alan yandıktan sonra söndürülür. Herkes seferber olur, medyada boy boy fotoğraflar gösterilir ve yaraların sarılacağı yönünde açıklamalar yapılır."

DERSİM YANIYOR! Bu yangında yanan sadece ormanlar değil, bir halkın tarihi, kültürü, yaşam biçimidir. Bu yangın görülmez. Medyada haber olmaz, yangına müdahale edilmez, etmeye kalkanlar güvenlik, operasyon vb. gerekçelerle engellenir. Biz bu yangını yıllardır görüyoruz. Sebeplerini biliyoruz. Suçluları tanıyoruz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi