Nedir bu güvenlik taraması, güvenlik arşivi?

Elenenlerin büyük kısmı haklarında herhangi bir soruşturma olmayanlar. Neye göre işten çıkarıldığı belli olmayan, 'yakınları suç işlemiştir' düşüncesiyle haklarında karar verilen kişiler.

KHK’larla yazılan bir "destan" var… Lakin kolay yazılan bir destan!

Çıkar bir Kanun Hükmünde Kararname, ihraç et, işsiz bırak. Çıkar bir kararname, kamudaki taşeron işçileri kadroya al ya da işten çıkar… Toplumsal mühendisliği ihmal etmeyen kararnameler…

Kadroya alma ölçülerinin tartışılması gerektiğini yaşanan mağduriyetlerden görüyoruz.  Örneğin; "güvenlik taraması" ölçülerinin ihbar mı, UYAP’a düşmeyen soruşturmalar mı, emniyet soruşturmaları mı olduğu belli değil.

İhraçlarla ilgili ölçülerin adaletsizliğini faş eden Eskişehir Osmangazi Üniversitesi’ni hatırlatmak isterim. Sistemdeki bozulmuşluğu, üniversite yönetimine sirayet eden "Murtaza" ahlakını cinayetleriyle açığa çıkaran Volkan Bayar gibi ihbarcıların yollarına güller döken bir sistem mi etkin oldu taşeron işçilerin kaderinde?

Diyarbakır özelinde yaşananlara bakalım…

Geçtiğimiz hafta başı, kayyum atanmayan Bağlar Belediyesi, 255 taşeron işçinin işlerine son verildiğini açıkladı. İşçilere sözlü olarak bildirilen karara ilişkin henüz resmi bir tebligat yok.

Bağlar Belediyesi’nde kadro dışı bırakılan işçiler, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’na dilekçe yazıyor haklarında FETÖ/PYD, PKK/KCK soruşturması olup olmadığı soruyor. Savcılık ise "Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığımız UYAP sorgulama sisteminde T.C. kimlik numaranız ile yapılan sorgulamada hakkınızda terör suçları kapsamında bir soruşturma kaydı bilgisine rastlanılmamıştır" yanıtını veriyor.

İşçiler kaygılı… Zira sadece işsiz kalmayabilirler, hiçbir zaman iş bulamayabilirler. Çalışma Bakanlığı’nın 2016’daki genelgesine göre iş akdinin feshi ile ilgili 36 Kod’a takılırlarsa hiçbir hak iddia edemeyecekler. CHP Bursa Milletvekili Ceyhun İrgil’in uyarısını buraya not düşeyim: "KHK ile kapatılan işyerlerinde çalışanların, OHAL KHK'ları ile doğrudan işten çıkarılan işçilerin yanısıra işverenin de kendi takdiriyle FETÖ/PDY ilişkisi veya irtibatı kanaatine vararak işten çıkardığı işçilerin sigorta sicillerine '36 kod' işleniyor. Bu keyfiyet doğru değildir."

Bağlar Belediye işçilerinin ise Kod 40’a göre atıldığı söyleniyor.

Yani KHK "toplumsal mühendisliği" ile sadece işsiz kalmıyorsunuz, iş bulmanız da zorlaşıyor. İnsanların hayatlarını yapısal olarak belirleyen bir iradeden söz ediyoruz.

Bağlar Belediyesi taşeron işçilerinin atılmasını eleştirerek istifa eden Avukat Cemile Turhallı Balsak’a sorduk Diyarbakır özelinde neler yaşandığını.

Kamuda çalışan taşeron işçilerin kadroya geçişi bölgede nasıl yaşandı?

Kişilerin kadroya geçişleri büyük bir heyecanla karşılandı başlangıçta. Kurumun güvencesinden yararlanarak kadro almış olacaklardı. Sonrasında ise kişilerin mülakata alınacağı ve güvenlik soruşturmalarından geçirileceği bilgisi kaygı yarattı. Çünkü insanlar OHAL uygulamaları ile birlikte mülakatların ne anlama geleceğini tahmin ediyordu.

Elemelerde "güvenlik taraması ve "arşiv araması"nın etkili olduğu söylendi. Ne demek?

Güvenlik taraması ile ilgili şu ana kadar yapılmış bir açıklama yok. Neye göre, kime göre, hangi konuya göre yapıldığı belli değil. Genel olarak bu taramalarda kişiler hakkında yürütülen soruşturmaların olduğu ve istihbari bilgilerin olduğu kabul edilen görüşler arasında. Arşiv taraması ise kişilerin bir mahkumiyet kararı almaları sonrasında adli sicil kayıtlarından silinen sabıkalarının 100 yıl boyunca arşivde kalması anlamına geliyor. Kişinin özel şirketlere başvurusunda arşiv kaydı esas alınmıyor, bu nedenle başvurduğunuz kurum, sabıka kaydının olmamasını yeterli görüyor. Ancak kamu kurumlarında arşiv kaydı dikkate alınıyor. Bu husus Devlet Memurları Kanunu’nda kişinin memur olma koşullarından biri olarak görülüyor. Devlet Memurları Kanunu 48. Maddesi bu şartları belirtmiştir. Taşeronların kadroya geçişine ilişkin olarak çıkarılan 696 sayılı KHK ise kadroya geçiş olarak nitelendirdiği duruma ilişkin olarak Devlet Memurları Kanunu’nun  48. Maddesi’ne atıf yaparak bu şartları taşımayı şart olarak koşuyor.

Bu durumda 30-40 yıl önce DMK’da belirtilen belli suçları işleyen kişilerin memur olamayacağı sonucu çıkarılmaktadır. Oysa ki ülkenin cumhurbaşkanı bu kanun yürürlükteyken milletvekili ve cumhurbaşkanı olmuştur. Birçok 28 Şubat mağduru mahkumiyet cezası almış ve sonrasında birçok belediyede ve devlet kurumlarında memur olabilmişlerdir. Bu nasıl oluyor? Hukuken memnu hakların iadesi kararı mahkemelerden alınarak kişinin yasaklı olduğu tüm haklardan faydalanması mümkün.

Güvenlik taraması nasıl yapılıyor. Mesela adli sicil kayıtlarına mı, haklarında soruşturma olup olmadığına mı bakılıyor?

Güvenlik soruşturmasının herhangi bir kriter yok. Kişinin güvenlik soruşturması öncesinde,  belediye tarafından kurulan komisyonlarca "arşiv kayıtları" dikkate alınarak ilk elemeler yapıldı. Bu elemeler DMK’da belirtilen suçları işleyen kişiler olarak belirlendi. Bu kişilerin hepsinin arşiv kaydı bulunuyordu ve hükümlüydüler. Hükümlülerin işe alınması zaten iş kanuna göre yapılmaktadır. İş Kanuna göre bellirli işyerlerinin yüzde 2 oranında hükümlü çalıştırma zorunluluğu bulunmaktadır. Yani kanuni bir zorunluluktan dolayı hükümlü olduğu için işe alınan kişiler bu kez 696 sayılı KHK ile memur olma şartlarını taşımadığı gerekçesiyle  işten çıkarıldı. Çünkü bu kişiler, arşiv kaydının olması durumunda EKAP dedikleri bir sistem tarafından doğrudan elendi. İlk eleme sonrasında mülakat yapıldı.

Güvenlik soruşturması sadece o kişi ile ilgili mi yoksa daha geniş bir tarama mı söz konusu?

Güvenlik soruşturması sonucu Diyarbakır’da elendiği iddia elen kişi sayısı 734. Öncesinden arşiv kaydı ile elenen kişi sayısı 100’e yakındı. (Bağlar Belediyesi için bu rakamı verebilirim) Elenenlerin yüzde 90’ı hiçbir soruşturması olmayan kişiler. Nasıl bir tarama yapıldığı ile ilgili bir durum net değil. Yakınları arasında soruşturması ve mahkumiyeti olan kişiler olduğu söylentisi var. Elenenler savcılıklara giderek haklarında "terörden kaynaklı bir soruşturma yoktur" yazısı alıp dilekçe ile başvuru yapıyorlar. Yani kişiler suçlu olmadan suçsuzluklarını ispatlama çabası içerisindeler.

Suçun şahsiliği ilkesi işletilmiyor anladığım?

Elenenlerin çok büyük bir oranı haklarında herhangi bir soruşturma olmayan kişiler. Neye göre cezalandırıldığı, işten çıkarıldığı belli olmayan, "yakınları bir suç işlenmiştir" düşüncesine gore haklarında karar verilen kişiler.  

Çalışma Bakanlığı sözlü ya da yazılı mülakat yapılacağını açıklamıştı. Sözlü mülakatlar belirleyici oldu mu?

Mülakatlarda belirleyici sorular sorulmadı. Zaten mülakat sonrası kimse elenmedi. Elenenler arşiv kaydı olduğu söylenen hükümlüler ve sonrasında kaymakamlık tarafından güvenlik soruşturmasına takıldığı iddia edilen kişiler.

Kayyum atanması bu süreci nasıl etkiledi?

Kayyum sonrasında 1500 işçi KHK veya Olağanüstü Hal Komisyonu tarafından alınan bir karar ile işten çıkarıldı. Bu rakamlara memurlar yansıtılmamıştır. En son kadroya geçişte Bağlar Belediyesi’nden 255 işçinin geçişleri sağlanmayarak, iş akitleri sona erdirildi. Diğer merkez belediyeler ile birlikte şimdilik 734 kişi kadroya geçişi sağlanmayarak işten çıkarıldı.

Diyarbakır özelinde kaç kişi bu süreçten olumlu ya da olumsuz etkilendi?

Toplamda 734 kişi işten çıkarıldı. Bundan önce de 1500 kişi kayyum tarafından çıkarılmıştı. Her bir aile nüfusunun 6-7 kişi olduğunu düşünürsek rakam ortada.

Bundan sonra nasıl hukuki bir süreç işleyecek. Kadroya alınmayan işçiler bütün haklarını kaybetmiş mi olacak?

Daha önce park, bahçe, temizlik gibi işlerin tamamı ihale üsulüyle taşeron firmalara veriliyordu, ücretler ve diğer haklar da taşeron firmalar üzerinden işçiye ödeniyordu. Yani işçi teşeron firmanın işçisi olarak görülüyordu. Yeni 696 sayılı KHK’ya göre belediyeler kendileri tüzel kişiliğe haiz bir şirket kuruyor. Bu şirket anonim ya da limited şirket olabiliyor. Örneğin Bağlar Belediyesi Limited şirketi adına bu işçiler çalışmış oluyor. Aslında kadro dedikleri bir durum yok. İşçiler belediyenin kurduğu bir şirketin çalışanı oluyor.

İş akitleri fesh edilen Bağlar Belediyesi işçileri hangi koda gore atılmış peki?

Bu işçilerin çıkışları şu an için Kod 40’a göre yapılmaktadır. Kod 40’ın anlamı KHK ile kadroya geçişi yapılmayan işçi demek. Daha önceki kod 36’ydı. Bu kod hiçbir işçinin yeni bir iş bulmaması anlamına geliyordu. Bir nevi fişlenmiş oluyorlardı. Kod 40’a göre işten atılanlar işsizlik maaşı alabilirseler de fişlenmiş olacak. Çünkü KHK’ya göre çıkarıldığı, kadroya alınmadığı anlamına gelecek.

Her ne kadar KHK ya dayandırılarak işten çıkarılmaların olduğu söylense de esasında ortada içerik bakımından somut bir KHK yok. KHK sadece Devlet Memurları Kanunu'na atıf yaparak güvenlik soruşturmasından geçmiş olmak diyor. Bu idari tasarruf ile anayasal hak olan çalışma hakkı de facto bir durum ile ortadan kaldırıyor. Diğer bir yönüyle de bu kararın sorumluluğu alınmayıp belediyeler halk ile karşıya karşıya getiriliyor. Bu kadar işçinin çıkarılması aynı zamanda kamu hizmetinin güvenlik politikalarına heba edilmesi anlamına geliyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi