Celal Başlangıç

Celal Başlangıç

AKP, İstanbul’da ‘battı balık yan gider’e yattı

İstanbul’da kaybedeceklerini gören AKP kurmayları 'ya tutarsa' diyerek adayları Binali Yıldırım’ı birbirinden komik hallerde araziye sürüyor. Ortaya İmamoğlu'nun kötü bir kopyası çıkıyor.

İstanbul’da büyükşehir belediye başkanlığı seçiminin tekrarlanacağı 23 Haziran yaklaştıkça AKP için kıyamet alametleri her geçen gün artıyor.

AKP mahallesinde bazıları için seçim çoktan kaybedilmiş de, şimdi seçimi kimin kaybettirdiğini tartışmanın girizgâhını yapıyorlar.

AKP’nin "derin" kalemi Türkiye Gazetesi yazarı Cem Küçük geçenlerde "Bizim tarafın kara propaganda yöntemleri İmamoğlu’nun ekmeğine yağ sürüyor" derken Hürriyet’in "kıvrak" kalemi Ahmet Hakan’ı işaret etmişti:

"İmamoğlu’na zarar versin diye yaptırılan Ahmet Hakan yayını da çok amatörce bir operasyondu ve ters tepti."

Hakan da Küçük’e çok "veciz" ifadelerle yanıt vermişti:

"Senin gibi FETÖ’cülük yapmadım… Senin gibi tetikçilik yapmadım… Senin gibi alçaklık yapmadım… Senin gibi operasyonlar çekmedim… Ben senin medyan falan değilim aşağılık tetikçi…"

Mahallenin "derin" ve "keskin" kalemlerinin atışması birbirlerini methetme yarışına dönüştü adeta! Birbirlerini methettikçe de bütün kirli çamaşırları ortalığa dökülüyordu.

Dün de Küçük, Hakan’ı aynı "veciz" üslupla yanıtladı:

"Bizim taraftan değilsin ama sen bizim tarafın köpeğisin. Eskiden Aydın Doğan’ın köpeğiydin, şimdi ise bizim köpeğimizsin. Sahibin değişiyor ama her devir sen bir köpeksin. Biz yat dersek yatıyorsun. Kalk dersek kalkıyorsun. Havla dediğimizde işte Ekrem İmamoğlu’na yaptırdığımız gibi havlıyorsun. Fakat bu toplumda bir küçük zerre itibarın kalmadığı için de İmamoğlu’nun ekmeğine yağ sürerek yine bizim tarafa zarar veriyorsun."

Mahalle karışmıştı bir kez. Aslında 23 Haziran’da seçim kaybedilince ortaya saçılacak pisliklerin ön habercisi bu kapışma. İşin kötüsü ortada "Durun siz kardeşsiniz" diyecek bir Hulusi Kentmen figürü de yok.

Mahmutpaşa’da işportacılar ne kadar ucuza sattıklarını vurgulamak için "Haydi, batan geminin malları bunlar" diye bağırırlar ya, şu anda AKP’de de ortalık tam "batan geminin malları" kıvamında.

Üstelik AKP’nin İstanbul’da Binali Yıldırım için yaptığı seçim kampanyası da giderek kötü çizilmiş bir karikatüre benzemeye başladı.

Anket sonuçları geldikçe, İmamoğlu’nun farkı arttırdığını gördükçe tam da "battı balık yan gider" yöntemiyle Binali Yıldırım’ı araziye sürdüler.

Samimiyette Ekrem İmamoğlu’nu taklit etmek isterken Yıldırım’ı cıvıklık çizgisine varan yapmacık bir kampanyanın içine attılar.

İmamoğlu’nun insanlara dokunmasına öykünürken trafik magandalarıyla yanak yanağa, şapır şupur "kanka" pozları veren bir Binali Yıldırım figürüne vardılar.

AKP’nin kampanya kurmayları, elinde bir tepsi simitle sahur sofrasına bile sürdüler Yıldırım’ı.

Şimdi de en öldürücü darbeyi vurup Yıldırım’ı TV ekranlarında İmamoğlu’yla düelloya çıkartacaklar.

Önceleri pek yanaşmıyorlardı ama gelen bütün sinyaller seçimi kaybedecekleri yönünde olunca "ya herro ya merro" deyip Yıldırım’ı ekranlarda İmamoğlu’nun önüne atmaya hazırlanıyorlar.

İşte bu da artık AKP kurmaylarının seçim kampanyasında geldiği "battı balık yan gider" kıvamının doğal sonucu.

Kaybedecekleri anlaşılan seçimi kazanmak için belli ki her şeyi göze almışlar; işte bu yüzden miting yapar gibi namaz kılıyorlar, namaz kılar gibi miting bile yapıyorlar.

Bütün bu çabalara karşın İstanbul seçimi için AKP’ye gelen sinyaller hiç de olumlu değil; teşkilatın hazırladığı rapordan da anlaşılıyor ki bütün umutlarını İmamoğlu’nun hata yapmasına, sinirlenmesine, yorulmasına bağlamışlar. Yani kendi adaylarından hiç umutları yok…

Geçtiğimiz Pazar günü üç ilçede; Denizli Honaz, Artvin Yusufeli ve Kırıkkale Keskin’de tekrarlanan seçimlerde alınan sonuçlar da AKP’liler için alarm zillerinin çalmasına neden oldu.

İlk bakışta sonuçlar "Üç ilçeden ikisini AKP, birini CHP kazanmış, AKP için niye kötü olsun ki" denilebilir.

Ancak oyların dağılımındaki ayrıntıya bakınca kazın ayağının hiç de öyle olmadığı anlaşılıyor.

2 Haziran’da üç ilçede yeniden yapılan seçim sonuçlarını Avrasya Araştırma Başkanı Kemal Özkiraz, İstanbul seçimiyle ilişkilendirerek değerlendiriyor:

"Şimdi hesap bilmezler ‘Bakın Yusufeli ve Keskin’de seçimi AKP kazandı’ diyecekler. Oysa Honaz, Yusufeli ve Keskin bize İstanbul’u müjdeliyor. Üç ilçenin ikisinde AKP-MHP ve Millet İttifakı yarışmış, birinde Cumhur İttifakı ile Millet İttifakı yarışmıştı. Şimdi MHP adaylarını çektiği için AKP ikisini de kazandı ama MHP seçmenlerinin önemli bir kısmı İyi Parti'li ve CHP’li adaylara oy verdi. Üç ilçede de AKP+MHP toplamı büyük oy kaybı yaşadı. İki ilçeyi kazanma sebepleri birleşmeleri oldu."

Honaz’da 31 Mart seçimlerinde CHP adayı 9 bin 389, AKP adayı 9 bin 381 oy almıştı. Yani iki parti arasında sadece sekiz oy fark vardı.

Ancak 2 Haziran seçimlerinde CHP oyunu 10 bin 698’e çıkardı. AKP’nin oyu ise 8 bin 361’e düştü.

Özkiraz bu farkın oluşmasını sosyal medya hesabından şöyle değerlendiriyor:

"MHP’nin adayı olmayan Honaz’da fark 1200 olmuş. CHP sekiz oy farkını 1200 yapmış. Oysa MHP’nin tamamı gelse bu kadar olmuyor. Demek ki yüzde 5-6 kadar AKP seçmeni ve çok daha fazla MHP’li hakkı yenen CHP adayına oy vermiş. Vicdan seçmeni dediğim olay gerçekleşmiş. İstanbul için hayırlı olsun. "

Görünen o ki sadece MHP seçmeninden değil, AKP seçmeninden de CHP’ye doğru bir kayma var. Bu üç ilçenin seçim sonucuna göre CHP ortalama yüzde yedi arttırmış oylarını üç ay önceki seçime göre.

AKP’nin İstanbul’u kaybedeceğine ilişkin sinyaller arttıkça mahallede karışıklık artıyor.

AKP kurmayları, İstanbul adayları Binali Yıldırım’ı birbirinden komik durumlara düşürerek "ya tutarsa" diye, "battı balık yan gider" mantığıyla araziye sürüyorlar.

23 Haziran’da kaybettiklerinde ise mahalledeki karışıklık, ortalığı pis kokudan durulmaz duruma çevirecek bir kavgaya dönüşecek belli ki.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Celal Başlangıç Arşivi