Bizim futbolcular neden vergi ödemez?

Bizde futbolcular artık yüzde 15 oranında bile vergi vermeyecekler, kulüple pazarlıklarını net ücretlerine eşitlenecek brüt ücret üzerinden yapacaklar.

Eser KARAKAŞ / FUTBOL


Türkiye’de çok büyük vergi adaletsizlikleri mevcut ama bunların en başında da muhtemelen futbolcuların ödemediği daha doğrusu çok az ödediği gelir vergisi geliyor.

Futbolcular kağıt üzerinde yüzde 15 oranında gelir vergisi ödüyorlar, bu oranın yükseltilmesi düşünülüyor idi ama bu düşünce iki sene daha ertelendi, iki sene sonra da muhtemelen başka ertelemeler gündeme gelecektir.

Futbolcular için Türkiye’nin bir vergi cenneti olmasının çeşitli sonuçları var.

İlk bakışta bu vergi avantajının daha kaliteli yabancı çekmeye yarayabileceği düşünülebilir ama sonuçlar öyle olmuyor, daha iyi yabancı geliyor ama çok ileri yaşlarda geliyor, çok az vergi verdiği için bizi tercih ediyor ama tam da bu nedenden Türkiye Süper Ligi Avrupa’nın yaş ortalaması en yüksek futbol ilgi, bu durumun futbol kalitesini nasıl etkilediği de belli.

Bugünkü yazıda aslında yeni çıkan torba yasanın (27 Mart 2018 tarih, 30373 sayılı mükerrer Resmi Gazete, Vergi Kanunlarında ve bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılması hakkında kanun)  35. Maddesindeki tuhaf bir düzenlemeye dikkatleri çekmek istiyorum.

Kanunun 35. Maddesine göre kulüpler futbolcu aylıklarından stopajla kesilen gelir vergisini ayrı bir hesaba yatıracaklar ve bu hesaptan da amatör branşlarda spor yapanlara kaynak aktaracaklar.

İlk bakışta anlamlı gibi duran bu düzenlemenin çok sayıda sorunu var.

En önemli iki sorunundan birincisi mali-siyasi, ikincisi ise tümüyle mali.

Anadolu kulüplerinde özel bir hesaba yatırılacak bu vergilerin kulüp başkanları tarafından nasıl kullanılacağı başlı başına bir mesele.

Malum, Anadolu kulüplerinde başkanlar siyaseten önemli yerel isimler, hakemleri soyunma odasına kilitleyebiliyorlar ve ancak Cumhurbaşkanları ararsa hakemler özgürlüklerine (!) kavuşuyor. 

Bu maddede değişiklik yapılmaz ise bu özel hesapların ne gibi sorunlara yol açacağını önümüzdeki senelerde daha iyi gözlemleyebileceğiz; üstelik iki sene sonra bu kesintilerin yüzde 15’den yüzde 35’e çekilmesi yani miktarının artışı söz konusu da olabilecek.

Bir de meselenin maliye teorisi boyutu var.

Tahsis yapmama ilkesi yani bir kamu gelirinin belirli bir harcamaya tahsis edilmemesi ilkesi anayasal bir ilke değil ama maliyenin çok önemli çünkü çok anlamlı bir ilkesi.

Söz konusu tahsis yapmama ilkesini belirli gelirler için kaldırdığınızda bütçenin parlamenter denetimi çok daha zorlaşıyor, bunu bilmeyen maliyeci yoktur.

Torba yasanın 35. Maddesi ise bu tahsis yapmama teorik ilkesini tümüyle zedeliyor ama anlaşılan yasa koyucunun böyle dertleri yok.   

2010 tarihli bir Anayasa Mahkemesi kararı (elektrik şirketlerine ilişkin) da tahsis yapmama ilkesinin anayasal bir ilke olmadığını belirtiyor, tahsise anayasal anlamda cevaz veriyor ama bu karara çekince koyan üyenin görüşleri de çok önemli.

Teorik tartışmayı bir kenara bırakalım ve ben size bu maddenin uygulanması (!) neticesinde fiilen ne olacağını söyleyeyim: Bizde futbolcular artık yüzde 15 oranında bile vergi vermeyecekler, kulüple pazarlıklarını net ücretlerine eşitlenecek brüt ücret üzerinden yapacaklar.

Bu vergisizlik durumu bizim futbolü de muhtemelen çok olumsuz etkileyecek.

Nedeni umarım başka bir yazıya.

Son olarak da şu ünlü torba yasa mantığı üzerine bir şey söyleyeyim: Hem internet düzenlemesini (RTÜK ve yasaklama) hem de futbolcu vergisini aynı yasa ile düzenlemek ne anlama geliyor acaba?

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi