Bu da başka bir Türkiye

18 yaş ve üstü nüfusun yaklaşık 57 milyon olduğunu düşünürseniz nüfus içinde yüzde iki dolayında dolandırıcı var.

Tamamen CNN Türk’ün yalancısıyım ama bilginin, iddianın çok da yanlış, abartılı olduğu kanısında değilim zira iddia o kadar vahim ki, şayet doğru olmasa idi mutlaka tekzipler gelirdi diye düşünüyorum.

Polis kayıtlarında, adli kayıtlarda mutlaka bu bilginin, bu iddianın bir temeli var gibi.

CNN Türk’ün iddiası ülkemiz Türkiye’de bir milyon dolandırıcının olduğu.

18 yaş ve üstü nüfusun yaklaşık 57 milyon olduğunu düşünürseniz nüfus içinde yüzde iki dolayında dolandırıcı var.

Bu nasıl bir şeydir?

Bu sayıya sicil kayıtlarından ulaşıldığına ilişkin bilgi var internette.

Bu durumun hem iktisatçılar, hem sosyologlar, hem siyasetçiler, hem de eğitimciler tarafından çok iyi araştırılması lazım.

Sondan başlayalım.

Bir ülkede (nüfus seksen milyon, 18 yaş üzeri nüfus 56 milyon) bir milyon dolandırıcı varsa, Rahmetli Çetin Altan’ı hatırlayalım, Türkiye’nin en temel sorununun mesleksizlik olduğunu söyleye söyleye sadece fizik olarak yaşlanmıştı, eğitimin insanlara bir beceri, bir meslek, yaşamda ahlaklı bir biçimde ayakta kalabilecek bir donanım veremediği gerçeği ile karşı karşıyayız demektir.

Unutmayalım, bu eğitim açığı ile yaşayan insanlar bir milyonun çok çok üzerinde, bir milyonu hayatını dolandırıcılıkla idame ettirmeye çalışıyorsa da, çok çok daha fazlası işgücünün dışına düşmüş durumdalar, iş bulmaktan ümitleri kesik olduğu için iş bile aramıyorlar, aile, arkadaş dayanışması içinde yaşamaya çalışıyorlar, azımsanmayacak bir kısmı da illegaliteye giriyorlar.

Meselenin önemli bir boyutu bir milyon insanın dolandırıcılık yaparak yaşayabilmesi için bu bir milyon dolandırıcının toplumun geri kalanının yaklaşık tümünü muntazaman dolandırması gerekiyor demek.

Bu da nasıl bir iştir anlamak kolay değildir ama ekran haberlerinde her gün çok üst düzey insanların nasıl oltaya takıldığını görmek çok şaşırtıcı.

Peki, bir milyon dolandırıcının ortalıkta dolaştığı bir ülkede muhafazakâr siyasi hareketler nasıl bu kadar geniş destek sahibi olabiliyorlar, bu da başka bir mesele.

Bu konuyla bence doğrudan ilişkili bir olay yaşadı Türkiye geçtiğimiz hafta.

Adana’da bir zabıta amiri görev yeri değiştirildi diye zabıta müdürünü ve bir zabıta memurunu öldürdü.

Şayet ortada çok ciddi bir zihinsel hastalık, özel yaşama ilişkin başka bir mesele yok ise bu cinayet olayı da yukarıdaki dolandırıcılık olgusu gibi farklı disiplinlerin öğretim üyeleri tarafından çok iyi incelenmeli.

İşin ilginç tarafı, bu zabıta görevlisinin yaptığı işler (!) muhtemelen dolandırıcılık kapsamına da girmiyor ama bu işler de anlaşılan bir tür illegalite ve dolandırıcılık çünkü görev yeri değiştirilen zabıtanın gözünün müdürünü ve bir memuru vuracak kadar dönebilmesi için o görev yerine bağlı büyük gelirler söz konusu olmalı.

Peki, ortalama vatandaş bu konuları neden ancak bir cinayet hikâyesi üçerinden öğrenmek zorunda kalıyor?

Görev yeri değiştirildiğinde işi cinayete kadar götürebilecek acaba kaç zabıta var ülkemizde?

Bu zabıta arkadaşların bırakmak istemedikleri yerlerinden ellerine acaba ayda kaç para illegal para geçiyor?

Bazı yerlerin zabıta içinde hava parası ile satıldığı dedikodusunun bir gerçek payı var mı?

Bir milyon dolandırıcıdan pıt diye atladığımız zabıta meselesi, bugünkü yazıda girmek istemeyeceğim uyuşturucu meselesi ve çevresindeki büyük kazanç kapıları ve başka alanlar acaba ülkemiz Türkiye’de bu işlere dalmış kişi sayısı hakkında bize bir fikir verebilecek midir?

Aklıma hep eski bir çeviri kitabın ismi geliyor bu durumlarda: "Mafyanın dışında kim kaldı?"

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi