Yeni yıl ve yakın geçmiş

Lütfen kimse bu seçkiye itiraz etmesin, seçkinin eksiksiz olduğunu asla söylemiyorum, öyle bir seçki işte.

Bu yazı 2019’da ilk yazım değil, dün de (1 Ocak) bir yazım yayınlandı ama bugünkü yazımı yılbaşı nedeniyle yakın geçmişin (illaki de 2018 değil) aklıma takılan bazı konularına ayıracağım.

Lütfen kimse bu seçkiye itiraz etmesin, seçkinin eksiksiz olduğunu asla söylemiyorum, öyle bir seçki işte.

1- Hep yazmaya, hatırlatmaya çalışıyorum, kamu idarelerinde bir dizi nedenden bazı kamu çalışanları için idari ve adli soruşturmalar açılıyor ama biz yani bu kamu çalışanlarının maaşlarını vergilerle ödeyenler bu soruşturmaların akıbetini, kabahatin bir bölümü de vatandaşa ait, bir türlü öğrenemiyoruz. Mesela, Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde bir babanın öz kızına şehvet duyabileceğini, 12 yaşında kız çocukların evlendirilebileceğini söyleyenler oldu, kimsenin hakkını yemeyelim, soruşturmalar açıldı ve açılıyor ama sonuçları muhtemelen soruşturmacılar ve kurum amirleri dışında kimse bilmiyor.

2- "Ceylanpınar’da şehit edilen 2 polise ilişkin davada, Şanlıurfa Emniyeti’nin detaylı olay yeri inceleme tutanağı 10 Mart tarihinde mahkemeye sunuldu. Evrensel gazetesinden Tamer Arda Erşin'in haberine göre, raporda, polislerin şehit edildiği evde tespit edilen parmak izleriyle, davada yargılanan 9 sanığın parmak izlerinin eşleşmediği ortaya çıktı.

Şanlıurfa'da, 20 Temmuz 2015 tarihindeki Suruç Katliamı’ndan sonra 22 Temmuz tarihinde polis memurları Feyyaz Yumuşak ve Okan Acar evlerinde ölü bulunmuştu. Yumuşak ve Acar’ın kafalarından vurularak şehit edildikleri tespit edilmişti. Cinayetin susturucu silahla gerçekleştirildiği belirlenmişti. Bu olaydan sonra hükümet, 'çözüm süreci'ni bitirmiş, ardından operasyonlar başlamıştı." Kaynak: Cumhuriyet Gazetesi, 10 Nisan 2017.

3- 5 Temmuz çirkin darbe girişimi hakkında "tiyatro" diyebilecek bir bilgi ve belgem yok, bu nedenden de bir görüş belirtemem ancak, bu berbat olay sonrası MİT Başkanı'nın neden ve nasıl görevden alın(a)madığı meselesi hâlâ, olaydan iki buçuk sene sonra aydınlanabilmiş değil.

4- Türbanlı bir kadının yargıda, en genelinde kamunun herhangi bir noktasında görev yapmasına karşı değilim ama Haziran 2018’de Cumhurbaşkanlığı makamına aday Muharrem İnce ve CHP hakkında en hafif deyimiyle tuhaf, acayip (bulunduğu mevki itibarıyla) bir ifade kullanan Danıştay hâkimi bir kadın hakkında sistem en küçük bir müeyyide uygulayamadı; böyle Türkiye’ye böyle yargı, böyle yargıya da böyle Danıştay hâkimi.

4- 13 Temmuz 2018 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanan bir SPK kararı ile 31 Ağustos tarihine kadar sermaye piyasalarında iç bilgi sahibi olabilecek kişilerin de işlem yapabilmesi önce serbest bırakıldı sonra, üç-dört gün içinde tepkiler sonrası bu karar iptal edildi ama bu arada belki de işlemleri yapanlar da yapmış oldu.

Bu çok ilginç karar neden çıktı, neden iptal edildi, yayınlanma ve iptal arasında neler oldu?

5- "İstanbul’un Küçükçekmece ilçesinde İkitelli Ortaokulu Müdürü Nurettin Topçu’nun Alevilik için ‘bozuk zihniyet’ dediği kitabın tanıtımını protesto eden öğretmenlerden savunma istendi.

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) tarafından, tüm öğretmenlerin seminer döneminde incelemesi ve tartışması istenen kitaplar listesinde birinci sırada yer verilip zorunlu kılınan ‘Türkiye’de Maarif Davası’ adlı kitapta, Alevilik için ‘bozuk bir zihniyet’ ifadesi kullanılırken, karma eğitimin kaldırılması gerektiği savunuluyordu. İkitelli Ortaokulu öğretmenleri, kitabın sunumunun yapıldığı sırada salonları terk etti. Öğretmenler, kitap tanıtımı yapıldığı süre boyunca okul bahçesinde bekledi." Kaynak: Diken, 1 Temmuz 2016. Alevi inancı için "bozuk zihniyet" tabirini kullanan kitabı yazan Maarif görevlisi hakkında nasıl bir işlem yapılmıştır, bu kitap hakkında değil de protesto eden öğretmenler hakkında soruşturma açan Müdür şimdi hangi görevdedir?

6- Yakın döneme kadar Cumhuriyet’in, şimdilerde de Sözcü’nin arşivinde son dönemlerin en önemli gazetecisi Çiğdem Toker’in Cengiz Holding’in bütçeden alabildiği teşviklerle ilgili yazdığı sayısız haber var; bu haberlerin ortak noktası bu holdingin aldığı ihalelerin İhale Yasası ve ihale kavramı ile ilginç ilişkileri ancak holding dört nala işine devam ediyor ve hatta yabancı basına bile bu büyük başarısı (!!!) nedeni ile haber oluyor. Kamu parasının yani vergi mükelleflerinin vergi gayretinin bu tür kullanımı bakalım ne zaman ciddi araştırmalara konu olacak?

7- 8 Ağustos 2017 tarihli bir kararname ile cep telefonlarından yüzde altı oranında alınan ve TRT’ye hasrolunan bandrol parası yüzde ona çıkarıldı; bakalım vatandaşlar ne zaman siyasi iktidarların borazanı niteliğindeki TRT’nin kamu parası ile finansmanı meselesini sorun edecekler?

8- 2018 senesinde iş kazalarında kaç kişinin yaşamını yitirdiğine yönelik istatistik henüz resmî olarak elimizde yok ama 2017 senesinde 1971 çalışan iş kazalarında yaşamını yitirmişler; bu istatistik günde 5.4 işçinin iş kazalarında öldüğünü gösteriyor, oysa daha on sene önce bu sayı günde üç ölüm şeklindeydi. Türkiye’de anlaşılan kalkınma (!) ile birlikte iş kazası ölümleri de artıyor, ilginç bir durum.

9- Çok ama çok büyük miktarlarda ele geçirilen (bu da küçük iş değil) uyuşturucunun takibinin de yapılması gerekiyor; uyuşturucunun yakalandığı kamyonun ya da minibüsün şoförünü falan öğreniyoruz da bu uyuşturucu kimden geliyor, kime gidiyor, bu bilgi nedense hep devlette saklı duruyor.

Soruşturmanın selameti açısından bir süre bilgiler gizli tutulabilir ama bazı bilgilerin, özellikle de uyuşturucu patronlarına ilişkin olarak topluma bilgilerin çok sınırlı yansıması, bu meselenin bir türlü kamuoyu tarafından sahiplenilememesine neden oluyor.

Yazıyı burada noktalamak istiyorum ama yazımı okurlara naçiz bir tavsiye ile noktalamak isterim doğrusu; önemli bulduğunuz haberleri ya eski yöntemle gazetelerden makasla keserek kağıt bir dosyada ya da bilgisayarınızda mesela fikr-i takip adını vereceğiniz bir elektronik dosyada biriktirin, belirli aralarla dönüp bakmak ilginç sonuçlar üretiyor kafanızda.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi