Soylu haklı IŞİD çok hareketli

Eski IŞİD’çi, HTŞ’li yani Türkiye’nin 'terör örgütü' olarak kabul ettiği iki örgütte faaliyette bulunmuş bir militanın geçişine nasıl izin verildi?

Hama'da yaşanan çatışmada yararlanan IŞİD’ci Abdülbasit el-Sarut, Hatay’ın Reyhanlı ilçesine getiriliyor, getirilebiliyor. Geçişine izin veriliyor, hemen hastanede tedavi altına alınıyor ama elemanı kurtaramıyorlar.

Abdülbasit el-Sarut’a küçücük Reyhanlı’da öyle bir tören düzenleniyor ki, binlerce kişinin tekbirleri eşliğinde cenaze Suriye’ye gönderiliyor. Kitlesel törende tekbirlere ÖSO bayrakları da eşlik ediyor.

Bu arada tabutun üzerinde Hatay Büyükşehir Belediyesi adının yazması, belediye hizmetlerinin kullanılışı açısından kaydedilmesi gereken önemli bir ayrıntı ama daha önemlisi kaymakamın açıklaması.

Reyhanlı Kaymakam Fatih Çobanoğlu tepkiler üzerine Twitter hesabından yaptığı paylaşımda bir yandan "Suriyeli muhaliflerin komutanlarından biri" tanımı yaparak ÖSO’cuların kimlerden oluştuğunu gizlerken, bir yandan da "konvoy şeklinde Suriye Bayraklarıyla ve sloganlarla izinsiz gösteriye dönüştürülmesi kabul edilemez ve sorumsuzca bir davranıştır. Bu tür provokasyonlara açık eylemlere müsaade edilmeyeceğinin bilinmesini rica ederim" gibi ‘naif’ sözlerle bir yandan da sanki medyada görene kadar hiç haberi olmamış gibi davranmayı seçerek, sorumluluktan kurtulmaya çalışıyor.

Sarut, haberlerde "eski IŞİD’çi" olarak geçiyor ama IŞİD’in Suriye ve Irak’ta yenilgiye uğratılmasının ardından İdlib vilayetine geçmiş ve Ceyşul İzze örgütüne katılmıştı. Örgüt, Şam’ın Fethi Cephesi (eski adıyla Nusra) öncülüğünde kurulan Heyet-i Tahrir’uş Şam’a yakınlığıyla biliniyor.

Zaman zaman ÖSO ile HTŞ arasında çatışmalar yaşanmış olsa da, bu yılın başında ateşkes imzaladılar. İdlib’deki bazı bölgelerde ÖSO, Türkiye’nin baskısıyla HTŞ yönetimini kabul etmek zorunda kaldı.

Halbuki Türkiye başta olmak üzere ABD ve bazı ülkeler HTŞ’yi "terör örgütü" olarak kabul ediyordu.

Nasıl oluyor da, bir terör örgütü militanı sınırdan rahatça geçiyor, devlet gözetiminde Reyhanlı’da tedavi görüyor, üstüne kitlesel bir cihatçı gösterisine vesile ediliyor?

Oysa Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın 2017’de yaptığı açıklamaya göre cezaevlerinde 513 tutuklu, 7 hükümlü IŞİD militanı vardı. Bunların da 274’ü Türk değildi.

Peki bu kitle nereden peydahlandı, kim örgütlerdi bunca insanı sayın yetkililer?

Başta Reyhanlı, Suruç, Gar katliamı olmak üzere Türkiye’deki pek çok katliamın, özellikle de AKP’nin tek başına iktidarı kaybettiği 7 Haziran-1 Kasım seçimleri dönemindeki kanlı olayların sorumlusu IŞİD militanlarına bu ayrıcalıkları tanıyanlar kimler?

Yoksa Telafer’de Peşmerge’ye teslim olan 500 kadar IŞİD militanından kimliği öğrenilebilen tek kişi olan Erzurumlu 34 yaşındaki Uğur Çardakçı’nın annesi Halide Çardakçıoğlu’ndan kendilerine yol açması için temasa geçmesini istediği bazı yetkililer mi var devrede?

Artık başbakan olmadığına, hatta muhalefet ettiğine göre 102 kişinin yaşamını yitirdiği, onlarcasının sakat kaldığı IŞİD’in Ankara saldırısı sonrası "Oylarımız arttı" diyen Ahmet Davutoğlu olamaz.

Bir ay kadar önce "IŞİD son 2,5-3 yılda hiç olmadığı kadar hareketli Türkiye içerisinde. Ve bu konuda bütün güvenlik birimleriniz son derece üst düzey alarmda" diyen önce İçişleri Bakanı Süleyman Soylu da olamaz! Sanırım…

Başka ne diyordu Soylu; "açıkladıklarımız var açıklayamadıklarımız var. Bir hareketlenmenin olduğunu yaklaşık 1-1,5 aydır net bir şekilde görüyoruz."

Valla biz de Erdoğan’ın "Kuvayı Milliye gibi" dediği ÖSO’cuların kimlerden oluştuğunu anlıyoruz da, Soylu’nun üst düzeyde alarmda tuttuğu güvenlik birimlerinin bu "terör örgütü" üyelerinin Türkiye’de kitlesel gösteri yapmasını nasıl engelleyemediğini anlayamıyoruz.

Tabii bizim de malum, yazdıklarımız var yazamadıklarımız var!

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi