Bundan sonraki Suriye ne olacak?

Rusya ekonomik sıkıntılarından dolayı Suriye’de büyük bir orduyu tutma ve rejimi finansa etme gücüne sahip değil. Politik çözüm bulma girişimi başarısız kaldı çünkü yanlış güçlerle ilişkide.

Tabii ki Suriye krizinin bitmesinden söz etmek için çok erken ve bu kriz dünya politikasında tahrik rolü oynamaya devam edecek ve çatışmalara götürecek. Ama her ne olursa olsun her savaşın er veya geç bir sonu var önemli olan sonrasında olacaklar. Kim Suriye’nin yeniden inşaatını üstlenecek, ki bu şimdiden 400 milyar doları aşmış bulunmakta. Ne Esad’ın ne de ortakları olan ve ekonomik sorunlar yaşayan Moskova ve Tahran'ın böyle paraları var.

Çin birkaç milyar ayırabilir ama Pekin kendi kontrolünde olan projelere sadece yatırım yapar Suriye’de ise birçok ilgili taraf var. Bu boyuttaki parayı ancak ABD ve AB verebilir ki onların şartı ise Esad’ın iktidardan çekilmesi, ama ne Esad ne de ortakları bunu kabul etmezler.

Diğer bir taraftan ise IŞİD'i yenerek Suriye’nin doğusunun büyük kısmını kontrol eden ve güvenliği sağlayan Suriye Demokratik Güçleri'dir ki ana gücünü YPG oluşturuyor. Suriye petrolünün en büyük kaynakları bu bölgede bulunmakta tabii ki ciddi bir gelir kaynağını oluşturabilecek kapasitededir.

Suriye’nin kuzey-batısındaki İdlib'te de Esad karşıtı El Kaide bağlantılı ciddi bir güç vardır. Suriye nüfusunun üçte ikisi acil yardım ihtiyacı duymakta olduğunu bunun ise (Suriye nufusu 19,5 milyon) 13,5 milyon insan olduğunu unutmamak gerekir, bunlardan 5,6 milyon insan Suriye’yi terk etmiş mülteci konumuna düşmüş insanlardır. Böyle perişan ve konumundan rahatsız olan bir kitle var ve bu kesim rejim karşıtlarının saflarını doldurmak için bir kaynak oluşturuyor. Rejim iç savaşa neden olan baskıcı ve otoriter yöntemlerinden vazgeçmeyi düşünmüyor. Suriye’deki politik ve ekonomik sorunlar bir de dini çatışmayla ve ulusal çelişkilerle daha da gerginleşiyor.

2011 yılında iç savaşla başlayan kriz zamanla birçok dış ülkenin kendi çıkarlarını gözetmek için ve Suriye sorununu çözme gibi bir hedefi olmayan müdahaleleriyle enternasyonal bir boyut kazandı. Şu anda sönmeye doğru giden iç çatışma yeni hatlar oluşturdu bunun sonucunda İran ile İsrail arasında ve İran ile Rusya arasında yeni karşıtlıklar oluştu.

İran, Suriye’deki Şii azınlığa dayanarak bölgedeki etkisini büyütme stratejisini uyguluyor ki ne Suriyelilerin çoğu ne İsrail ne de Ortadoğu Arap rejimleri bunu kabul etmiyorlar. İran, Lübnan Hizbullah’ı gibi kendi denetiminde olan silahlı güçler aracılığıyla varlığını güçlendiriyor ki bu güçler çoğunlukla Suriyelilerden oluşuyor ve aylık 150-300 dolar maaş alıyor. İran'ın veya İran'a bağlı olan güçlerin denetiminde olan topraklar Şam yasalarının denetimi dışında olmasına rağmen Suriye rejimi buna karşı rahatsızlığını dile getirmemekle kalmayıp, bundan memnun bile. Bundan dolayı da Moskova, Suriye bağımsızlığından söz ettiği zaman ne kadar çok ikiyüzlü olduğu belli oluyor.

Esad rejimine karşı askerî bir müdahale gündemden çıktıktan sonra Moskova İran etkisinin artmasıyla yüz yüze kaldı bu da Rusya’yı rahatsız ediyor çünkü Tahran'a nüfuz yapma gücü bulunmuyor. Moskova, Esad’ın kendisine yakın ve dost olan İran'a meyli olduğunu bildiği için Suriye’de her şeyi kaybetme tehlikesiyle yüz yüze olduğunu anlamış durumda. Rusya kendi ekonomik sıkıntılarından dolayı Suriye’de büyük bir orduyu tutma ve rejimi finansa etme gücüne sahip değil. Politik bir çözümü bulma girişimi başarısız kaldı çünkü Moskova yanlış güçlerle ilişkide. Muhalefete etkisi olan güçlerle değil.

Rusya ve İran'ın Suriye’deki çıkarları gittikçe daha fazla farklılaşıyor. Suriyeli mültecileri en çok barındıran Türkiye de Esad’ı istemiyor ve onun devrilmesinden yana. Erdoğan Suriye Kürtleriyle savaşı amaçlamakta ama eğer ABD desteğini Kürtlerden çekerse ve Kürtler Esad’la anlaşırsa o zaman Türkiye’nin Suriye’de işleri daha da çok zorlaşır. Büyük ihtimalle ABD çıkarları çerçevesinde Kürtlere desteğini devam ettirecek. Trump, Suriye’den çekilme süresini belirlemekten vazgeçti ve Amerikan askerlerinin çekilmesi halinde IŞİD'in tekrar toparlanma riski olduğunu kabul etmiş gibi. Tabii ki ABD’nin Suriye’deki gücü az, 2 bin ve bu daha çok sembolik ve manevi anlam taşımakta QSD (Sureye Demokratik Güçleri) için.

ABD’nin hedefi ise Suriye’de BM Güvenlik Konseyi'nin 2254 sayılı kararı çerçevesinde anayasal reformlar yapmak ve BM denetiminde seçimler yapmak. Ancak bunlar yapıldıktan sonra ABD, Suriye’nin yeniden yapılanması için kaynak ayırabilir.

Şimdilik Suriye krizi olmadan dünya nasıl olurdu gibi düşüncelere güç ve zaman harcamamayı öneririm çünkü bu krizle yaşamaya daha çok devam edilecek gibi geliyor bana.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi