İşxan Miroyev

İşxan Miroyev

Hibrid dostluk veya Hibrid ortaklık

Eğer Kremlin, Erdoğan’ın Ukrayna kilisesine bağımsızlık verme ve Kiev’e silah satma konularında sınırı aştığı sonucuna varırsa o zaman elçi Karlov ölümündeki sessiz kabulleniş son bulabilir.

Gün gittikçe Ortadoğu'da karşıtlık düğümü daha da sıkılaşıyor. Sıkılaştıkça döngüsüne daha fazla ülkeler giriyor.

Rusya-Ukrayna çatışması da bu Ortadoğu döngüsüne eklendi. Bu Türkiye sayesinde oldu. Ankara bir taraftan bu iki Slav ülke arasındaki bölgesel karşıtlıkta kendi oyununu oynamaya çabalıyor diğer taraftan ABD ve Rusya arasındaki yüksek seviyeli çatışmada "Bizans diplomasisini" kullanmaya çalışıyor. Mesela Ukrayna’ya Türkiye üretimli "Bayraktar TB2" İHAları satma girişimi, ki bu isim başkan Erdoğan’ın damatlarından birisine ait. Ankara Rusya’yla işbirliği konusunu kendi ulusal çıkar sınırları çerçevesinde belirlemekte.

"Türk Akımı" gaz hattı anlaşmasındaki işbirliği, Suriye krizinin çözümündeki çıkarların kısmi uyuşması gibi anlaşmalar. Aynı zamanda dostane olmayan Ukrayna işlerine karışması var. Tabii ki Kiev’e satılacak olan İHA'lar büyük ihtimale Donbass çatışmasında kullanılacak, ki bu da Rusya-Türkiye ilişkilerine olumsuz etki yapar. Bilindiği gibi bu İHA'ları satma anlaşması Ukrayna kilisesinin bağımsızlık almasından sonra gelişti. Ve elbette ki bu kilisenin bağımsızlık ilan etmesinde de Türkiye’nin eli var.

Türkiye basını, eğer Erdoğan istemeseydi o zaman İstanbul patriği Varfolomey'in Ukrayna kilisesine bağımsızlığını veremeyeceğini açıktan ifade ediyor. Erdoğan buna engel olmadı ve böylelikle de Rusya’yla olan dostane işbirliğinin sınırları olduğunu ifade etmiş oldu. Erdoğan hem iç kamuoyuna hem de dış kamuoyuna Rusya’yla olan işbirliğinin stratejik değil sadece taktiksel olduğunu anlatmış oluyor.

ABD’nin Suriye’den çekilme kararıyla Ankara ve Washington arasındaki diyalog devam etmekte, Ankara ve Moskova arasındaki diyalog ise zorlaşmakta. Moskova–Ankara–Tahran işbirliğinin ABD politikasına karşı etkili olabildiğinden söz edilemez. Buna işbirliği demek bile zor çünkü bu üç güçten birisi sürekli ABD’ye bakmakta.

Tüm bunlar Rusya-Türkiye arasında yeni krizin oluşacağını gösteriyor. Tabii ki 2015 yılındaki Rus uçağını düşürme sonucunda gelişen kriz kadar derin olmayabilir.

Bu kriz daha çok Türk Akımı projesini etkileyebilir, ki bu proje her iki ülkeyi ekonomik ve jeopolitik çıkarlarla ve silah alımıyla bağlamış durumda. Ama buna rağmen ilişkilerin sınırlanacağını düşünmek daha doğru olacak. Bu ikili ilişkileri "Hibrid dostluk" veya "Hibrid ortaklık" diye adlandırırsak daha doğru olur.

Moskova, Erdoğan’ın Bizans politikasının gerçeğiyle alışacak. Bu politikada "koşulsuz sadakat" faktörü yok. Halbuki son yılarda Moskova ve Ankara arasındaki ilişkilerin sıkılaşması daha çok koşulsuz sadakat sinyallerini veriyordu. Bu daha çok Moskova tarafından verilen izlenim idi. Erdoğan için ise bu daha çok Rusya’nın Fethullah Gülen'in "Hizmet" örgütüne karşı tutumuna bağlı idi. Türkiye başkanı bu örgütü 2016 yılındaki darbe girişimini hazırlamakla suçladı.

2017 yılının aralık ayında Türkiye’de Rusya elçisi Andrei Karlov öldürüldü ve Moskova elçinin ölümüyle ilgili alternatif ihtimalleri sunmadı ve böylelikle Ankara’nın sunduğu resmî versiyona inandığını göstermiş oldu. Buna göre elçiyi Gülenciler öldürmüş. Rusya’nın kendi soruşturmasını yürüttüğü belli oldu. Büyük ihtimale bununla Moskova, Ankara’nın "Bizans" çağrısına böyle bir "Bizans" cevabını vermiş oluyor. Eğer Kremlin, Erdoğan’ın Ukrayna kilisesine bağımsızlık verme ve Kiev’e silah satma konularında sınırı aştığı sonucuna varırsa o zaman elçi Karlov ölümündeki sessiz kabulleniş de son bulabilir.

Eğer Rusya savcılığının eline Türkiye adalet makamının verdiği kararın yanlış olduğu delilleri var ise o zaman bu şüphe açıkça dile getirilebilir. Gülen konusundaki herhangi bir yaklaşım Erdoğan tarafından tepkiyle karşılanıyor. Gülen sadece iç politika faktörü olarak kullanılmıyor Erdoğan için, bu aynı zamanda şahsi bir mesele çünkü önceleri Erdoğan ve Gülen el ele yürüyorlardı Türkiye politikasında.

Moskova için ise Türkiye’nin Ukrayna kilise sorununa yaklaşımı ve Kiev’e silah satma girişimi çok olumsuz noktalardır.

Moskova ve Ankara arasındaki ilişkilerin nasıl gelişeceğini zaman gösterecek ama ilişkilerin bozulma ihtimali çok yüksek.

Önceki ve Sonraki Yazılar
İşxan Miroyev Arşivi