Moskova ve Ankara’nın yakınlaşması neyle sonuçlanacak?

Bu yakınlaşma Erdoğan ve Putin için büyük bir başarı değil. Bu sadece AB ve ABD’nin Türkiye ile olan ilişkilerinde sıkıntı yaratıyor.

En başında belirtelim ki Rusya başkanı Vladimir Putin ve Türkiye başkanı Recep Erdoğan’ın yakınlaşması Ankara’nın Batıyla olan ilişkilerini zorlayabilir ama ciddi bir değişiklik getirmez. Tabii ki Rusya ve Türkiye’nin yakınlaşması önemli jeopolitik olaydır ve her iki ülkenin konumlarını güçlendiriyor. Moskova ve Ankara’nın çıkarlarının çatışmadığı konularda bu ilişki her iki taraf için de kârlı olacak. Ama genel boyutta çok büyük çıkar farklılıkları olduğu için yeni müttefikliğin oluşmasına engel oluşturuyor. Yakınlaşma Türkiye tarafının inisiyatifi ile gelişti ve uçağın düşürülmesinin gerginliğe götürülmesi de Türkiye’nin işi idi.

Putin’in Rusya başkanı dönemi başladığından bu yana Rusya yoğun olarak başarılı bir şekilde Türkiye’yle ilişkilerini geliştiriyor. Bu Türkiye’nin NATO üyesi ve AB’ye girmek için çaba harcamasına rağmen yapılıyor. 2002 yılında AKP’nin iktidara gelmesinden sonra Türkiye daha bağımsız ve öngörülemeyen dış politika yürütmeye başladı.

Bu politika bazen müttefiklerini zora sokuyordu. Özelikle de Ortadoğu’da: Türkiye, ABD’nin 2003'te başladığı Irak’a saldırısını desteklemedi, Gazze’ye karşı uyguladığı ambargodan dolayı İsrail’le ilişkileri bozuldu ayrıca Beşar Esad'a karşı savaşan farklı radikal İslami örgütleri desteklemekte.

Moskova’nın Ankara’ya yaranma çabası büyük kazanç sağladı Rusya’ya. Uzun süre Türkiye kendini Kırım Tatarlarının savunucusu olarak sunuyordu. Ama Rusya, Kırım'ı kendi topraklarına kattığında Türkiye fazla bir tepki göstermedi. Bir de Batı dünyası Kırım'la ekonomik ilişkileri yürütmeme kararını almasına rağmen 2014'ten bu yana THY düzenli olarak Simferopol'e uçmaya devam ediyor. AB, Ukrayna’dan dolayı Rusya’ya karşı ambargo uygulamaya başladığı dönemde de Türkiye bu ambargoyu desteklemedi ve hatta Rusya’yla olan gıda ticaretini daha da büyüttü.

Rusya ve Türkiye’nin ilişkilerinin sıkılaşmasında güçlü ekonomik ilişkiler yatmakta, bunlar Rus gazının ihracatı, Rus turistlerinin Türkiye tercihi ve Rusya’daki Türk inşaat sektörünün projeleri. Bir de Erdoğan şahsen Putin’in otoriterliğinden ve baskın dış politikasına hayran.

Ama tüm bunlara rağmen, Suriye’deki ulusal çıkarlarının zıtlığı iki tarafı ilişkilerin bozulmasına götürdü. Erdoğan, 2011'den bu yana Esad'a karşı savaşan İslami muhalefeti destekliyor ki Rusya ise tutarlı bir şekilde Esad rejimini korumak için büyük çaba harcıyor. Eğer iki şey olmasaydı, Putin’in 2015 sonbaharında Suriye'ye müdahalesi Ankara’yla ilişkilerinde ciddi kriz yaşanmazdı.

Birincisi; Rusya, Türkiye’nin güvenliğini kontrol edercesine dört kere Türkiye hava sınırlarını ihlal etti. İlk üç ihlal olayından sonra Ankara uyardı ve dördüncüde Rusya uçağını düşürdü.

İkincisi; Rusya’nın Türkiye hava sınırlarını ihlal etmesini bizzat Erdoğan sorun yaptı. Uçak düşürüldükten sonra birkaç saat boyunca Rusya bu olayı yumuşatmaya çalıştı. Devlet başkanı basın sekreteri Peskov ve savunma bakanı Şoygu uçağın kimin tarafından düşürüldüğünün belli olmadığını açıkladılar ve bunun Suriye’deki Türkmen grupları tarafından yapılmış olma olasılığının bulunduğunu söylediler. Erdoğan’ın hükümeti ise uçağın düşürülme talimatını Türk tarafının verdiğini açıkladı.

Putin bu cevabı "sırtından bıçaklama" olarak adlandırdı ve sert tepki gösterdi. Moskova, Rus turistlerini Türkiye’ye gitmekten vazgeçirmeye başladı, Türkiye mallarının ithalatını durdurdu ve en gelişmiş olan toprak-hava füzelerini bölgeye yönlendirdi. Ayrıca Suriye Kürtlerini desteklemeye başladı. Moskova yönetimi Türkiye resmî olarak af dilemeyene kadar ilişkilerin düzelmeyeceğini açıkladı.

Yeni yakınlaşma Erdoğan af diledikten sonra başladı. Böyle bir af dileme normalde Türkiye lideri için görülmeyen bir şeydi. Moskova hemen buna sarıldı ve Türkiye’yle ilişkilerini tekrar düzeltebilmek için girişimlere başladı. Başarısız olan darbe girişiminden sonra Rusya açıkça Erdoğan’ı destekledi.

Moskova ve Ankara’nın ilişkilerinin düzelmesi ciddi sonuçlara götürdü. Her iki ülke ekonomisine olumlu yansıması oldu. Petrol fiyatlarının düşmesi ve batının uyguladığı ambargo sonucunda zor dönemler geçiren Rusya için Türkiye’yle olan gıda ihracat-ithalatı ciddi destek oldu. Bu, Türkiye’nin Rusya’yı desteklediği anlamını taşıdı. Tabii ki bu ilişkilerin düzelme meselesini o kadar da abartmamak gerekir. Ciddi farklılıklar varlığını sürdürüyor; Türkiye, NATO’nun yeterli derecede kendisine destek vermediğini söylemesine rağmen, Erdoğan Türkiye’nin NATO ülkesi olduğundan dolayı Rus uçağını düşürmeyi göze aldığını açıkça kabul ediyor.

Kafkaslarda olduğu kadar Suriye’de de Türkiye ve Rusya çıkarları birbirinden farklıdır. Ankara'nın, Rusya’nın Kafkaslarda etkinliğini güçlendirme girişimlerine karşı koyma amacıyla Gürcistan ve Azerbaycan’la üçlü görüşmeleri düzenli devam ediyor.

Erdoğan, Esad'a karşı koymaya devam ediyor, Türkiye’nin Suriye karşıtı muhalif çete güçlerine desteği devam ediyor ve Rusya’nın hava saldırıları bu sorunu çözmüyor.

Genel olarak ele aldığımızda bu yakınlaşma Erdoğan ve Putin için büyük bir başarı değil. Bu sadece AB ve ABD’nin Türkiye’yle olan ilişkilerinde sıkıntı yaratıyor ama bu ciddi temel değişiklikleri beraberinde getirmez.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi