Türkiye İdlib’den kurtaracağı cihatçıları ne yapacak?

Suriye’de iç savaşın başından bu yana terör örgütleriyle karanlık işler çeviren iktidar, İdlib’den kurtaracağı cihatçıların nereye gideceğini açıklamıyor.

İdlib’deki cihatçıları silahsızlandırmak için Soçi Anlaşması ile Türkiye’ye verilen sürenin yarısı geçti bile... Kaldı iki hafta.

Gelen haberler iktidarın bütün olumlu açıklamalarına rağmen pek parlak değil. Silah bırakıp gitmeye ikna olduğu söylenen örgütlerin bir kısmı bu haberleri yalanladı. Bir kısmı ise hala karar veremedi. Bazılarının bilinmeyen bir yere doğru çekip gittikleri söyleniyor. Ama nereye?

Tabii bu arada Türkiye’nin sahadaki temsilcileri ile örgütler arasında nelerin konuşulduğunu ve nasıl bir pazarlık yapıldığını bilemiyoruz. Nasıl sonuçlanacak, o da belirsiz…

Buna karşılık Rusya ve Suriye’nin İdlib’in cihatçı teröristlerden temizlenmesi konusunda kararlı oldukları biliniyor.

Türkiye aslında orada açıkça terör örgütleriyle pazarlık yapıyor. Konuşuyor, tartışıyor, vaatlerde bulunuyor, hatta belki bu örgütleri tehdit ediyor.  Belki de bazı iddialara göre el altından desteklemeye devam ediyor.

Peki Türkiye’nin bu terör örgütleriyle ne işi var? Ne yapmak istiyor İdlib’de?

Aslında Suriye’de ne işi var demek lazım.

Türkiye’yi yönetenler 7 yıldır sınırlarımızın dibindeki iç savaşın ülkenin güvenliği ile yakından ilgili olduğunu ileri sürdüler. Bu nedenle yanı başımızdaki kanlı savaşa müdahil olma hakkına sahip olduklarını söylediler. Taraflarını da seçtiler.

Esad gidecek ve orada Sünni cihatçı bir devlet kurulacak, bu devlet de Türkiye’nin uydusu olacak diye hesap kitap yaptılar.

Bunu sağlamak amacıyla ülkenin bütün kıt kaynaklarını seferber edip Esad’ı devirmek ve hayal ettikleri devleti kurabilmek için akla hayale gelmeyecek işler çevirdiler. Vatandaşın vergilerinden oluşan kaynakları Suriye savaşına akıttılar.

TC KİMLİĞİ VERİLEN CİHATÇI UYGURLAR SURİYE’YE TAŞINDI

Türkiye’nin Suriye iç savaşındaki rolünü ve yaptıklarını şimdi bazı gizli kalmış gerçekler ortaya çıktıkça daha iyi öğreniyoruz.

Türkiye’de medya yok edildiği ve gazetecilik suç sayıldığı için şimdilik bu gerçekler dile getirilemiyor ama, Suriye’de, sahada çalışan değişik ülke vatandaşı gazeteci arkadaşlarımız bunları anlatmaya, yazmaya başladı. Bizler de onlardan öğreniyoruz ve kuşkusuz daha da öğreneceğiz.

Türkiye’nin özellikle yabancı cihatçıları nasıl Suriye’ye taşıdığı ve çeteler, örgütler kurarak, onları silahlandırarak cepheye sürdüğüne ilişkin bolca araştırma haber ve röportaj birçok internet sitesinde yer almaya başladı bile.

Şimdilik şu kadarı aktarmakla yetineyim:

İdlib’teki örgütleri genel olarak biliyoruz. Bölgeye büyük oranda hakim olan güç El Nusra’nın devamı olan Heyet Tahrir el Şam (HTŞ). Bu örgütün yanı sıra çoğu Türkiye’nin denetiminde ya da kontrolünde bir çok yapılanma var.

Neredeyse dünyanın her tarafından cihatçı teröristler Türkiye’nin yardım ve desteği ile İdlib’de buluşmuşlar ve o bölgeyi kurtarılmış bir cihatçı emirliğine dönüştürmek istiyorlar. 

Bunların en çarpıcı örneğini Çin’in Batısındaki Sincan Özerk Bölgesi’nden kopup gelen cihatçı Uygur Türkleri oluşturuyor.

Uluslararası Kriz Grubu’nun hazırladığı rapora göre, İdlib’deki cihatçıların en savaşkan, en kan dökücü grubu Uygur Türkleri’nden oluşuyor. Sayıları 5 bin olarak veriliyor ama daha fazla da olabilir.  

Rapordaki iddiaya göre bunlar, THY uçakları tarafından taşınmış ve çoğuna, belki de hepsine, TC pasaportu verilmiş. Ele geçirilen ya da öldürülen bazı Uygurların üzerinden TC kimliği çıkınca mesele anlaşılmış.  

Uygurlar aileleriyle birlikte Hristiyanlar ve Alevileri kovalayarak el koydukları köylerde yaşıyorlar. Hatta çocuklarını da cihatçı olarak yetiştirebilmek için bir de eğitim merkezi kurmuşlar.

Orta Asya’dan, Kafkasya’dan, Afganistan’dan, Pakistan’dan gelen gruplar da var. Suriyeli olmayan cihatçıların sayısının Suriyelilerden fazla olduğu söyleniyor.

Şimdi Türkiye İdlib’de son virajda. Bu cihatçı grupları ikna edip silahsızlandırmaya çalışıyor. Can havliyle Suriye ve Rusya’nın bu örgütlere operasyon yapmasını engellemek istiyor.

En son malum, Soçi’de "Bana bir ay süre verin, terör örgütlerini ikna edeceğim, İdlib’i boşaltacaklar" dedi.

Böyle bir teklif hem Suriye’nin hem de Rusya’nın çok işine geldi. Ankara’ya bir ay süre verdiler, 15 Ekim’e kadar.

Türkiye bunu başarırsa kan dökmeden meseleyi halletmiş olacaklar. Türkiye yine beceremezse de operasyona başlayacaklar. Kaybedecekleri bir şey yok.

Sadece iki tarafın arasında kalan siviller kaybedecek.

TÜRKİYE TERÖRİSTLERİ NİÇİN KURTARMAK İSTİYOR

Peki Türkiye, İdlib’deki cihatçı teröristleri niçin kurtarmak için bu kadar gayretli? Amacı ne?

Türkiye’nin yapılacak bir operasyonun yeni bir göç dalgası yaratacağını söylüyor oluşunu bir tarafa bırakalım. Bunu, Avrupa ve özellikle Almanya bu konuda iktidarı desteklemeye devam etsin diye yüksek sesle ve sürekli tekrarladığı biliniyor.

Ayrıca işin insani boyutunu ileri sürerek kan dökülmesinin önüne geçmek istediklerini de kabul edelim.

Fakat mesele başka… Ankara’nın amacı, Suriye’nin cihatçı terör örgütleri tarafından işgal edilmiş bir vilayetini kurtarmak için operasyon yapmasını engellemek.

Ankara neredeyse iki yıldır cihatçı örgütleri ikna edeceğini söyleyerek Rusya ve Suriye’yi oyaladı. Ama artık yeni bir süre almasına imkan yok.

Bu nedenle hiç olmazsa oradaki cihatçıları kurtarmaya çalışıyor. Onların Rusya ve Suriye tarafından imha edilmesini engellemek istiyor.

Peki oradan kurtardığı cihatçıları nereye gönderecek ya da ne yapacak?

Suriye Dışişleri Bakanı Velid Muallim birkaç gün önce yaptığı açıklama ile adeta bu soruya yanıt vermiş oldu.

Heyet Tahrir el Şam adını alan El Nusra örgütünün İdlib’deki silahsız bölgeden tahliyesi sorununu Türkiye’nin çözebileceğini belirterek şunları söyledi:

"İdlib’e gelenler, oraya Türkiye’den giriş yaptı, bu yüzden orada kimler bulunuyor, oraya nasıl ve nereden girdiler, Türkler bunu biliyor. Onların Türkiye’ye dönmesi de doğal olur."

Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov ise, özellikle Rusya sınırları içinden gelen Kafkas cihatçıları kastedercesine, "İdlib’deki teröristler ya yargılansın ya da imha edilsin" dedi.

Türkiye ise bu fikri benimsemiyor. Belli ki cihatçıları kullanmaya devam etmek istiyor.

Buna rağmen İdlib’i terk edecek -eğer ederlerse- cihatçıların yine Türkiye’nin himayesinde bir yerlere yerleştirilecekleri muhakkak.

İddialara bakılırsa ya Suriye’de Türkiye’nin işgali altındaki bölgelere taşınacaklar ya da daha vahimi Türkiye’ye buyur edilecekler.

Bu iddialarla ve kuşkular üzerine CHP Ankara Milletvekili Ali Haydar Hakverdi, İdlib'den çekilecek cihatçıların Türkiye'ye giriş yapacağı tartışmaları ile ilgili İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya bazı sorular yöneltti:

Bu gruplar Türkiye’ye giriş yaptılar ve yapacaklarsa hangi illere yerleştirileceklerini sordu. Bu grupların Kayseri ve Konya’ya yerleştirileceğine dair iddialar olduğunu belirtti.

Son 7 yılda Türkiye’ye giriş yapmış olan kaç radikal cihatçı grup üyesi olduğunu, bunlar hakkında adli işlem yapılmışsa kaçının tutuklu, kaçının hükümlü olduğunu öğrenmek istedi.

Bakalım sorularına ciddi bir cevap alabilecek mi?

Suriye’de başından bu yana terör örgütleriyle içli dışlı karanlık işler çeviren ve ülkenin kaynaklarını bu teröristlere aktaran iktidar, İdlib’den kurtaracağı cihatçıların nereye gideceğini ve nerede kullanılacağını hiç açıklar mı?

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi