Bir edepsiz olarak yorum yapıyorum

Yerelden merkezi yönetime, büyük meblağların çarçur edilmesi; araçtan makama, türlü sefahat manzarasının ortaya dökülmesi yeterince ayıp, usulsüz değilmiş gibi...

AKP, 23 Haziran hezimeti sonrası kadrolarını yeniler, hatalarından ders çıkarır, düşmanlaştırma politikalarını gözden geçirir diyenler boşuna kendini yormasın.

Zira Reis hâlâ Ekrem İmamoğlu’nu "yargı yoluyla" koltuğundan etmenin yollarını arıyor. Hukuken bunun mümkün olmadığını söyleyen Hayati Yazıcı’yla "tartışıyor"lar.

Tabii yorum, Abdülkadir Selvi’ye ait...

Bizim gibi edepsizlerse hadiseyi başka yorumlayabilir:  

Tartışma kültürü, AKP’de olmadığı ve olamayacağı için, en hafifinden "Erdoğan, Yazıcı’yı fena fırçalamış" diyoruz mesela...

Aynı toplantıda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın "eski arkadaşların ihanetine uğradık, sırtımızdan hançerlendik" dediğini de öğrendik.

Anlayacağınız Cumhur İttifakı öyle mükemmel ki Davutoğlu, Babacan ve Saadet Partililer gibi "ihanet edenler" olmasaydı Binali Bey kazanacaktı...

Binali Bey demişken hatırlatayım: Ortak yayında, ailesiyle birlikte mal varlığını açıklayacağını isteksizce kabul etmişti...

İmamoğlu, kendisinin ve ailesinin mal varlığını açıkladı.

Binali Bey’in dokuz puanla kaybetmiş olması, mal varlığını açıklamaya engel mi? Değil. O zaman bizim gibi edepsizlere düşen, yorum yapmak...

İNSANİ VE İSLAMİ GÖREVSE MAAŞINI BAĞIŞLASIN

Edepsiz diyorum, çünkü hesap sormak, şeffaflık ve adalet istemek, Bülent Arınç’a göre "edepsizlik" .

Biliyorsunuz kendisi ve saz arkadaşları, çok gerekliymiş gibi Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu (YİK) üyeliğine getirildi.

YİK’in ilk icraatı, bu kadronun neye yarayacağı konusunda yeterince aydınlatıcı:

Maaşlarını 13 bin TL’den 18 bin TL’ye çıkardılar. Saray’da oda ve personel bol nasılsa, birer oda ve sekreter de tahsis edildi.

Yerelden merkezi yönetime, büyük meblağların çarçur edilmesi; araçtan makama, türlü sefahat manzarasının ortaya dökülmesi yeterince ayıp, usulsüz değilmiş gibi... Seçim hezimetinde bütün bu israfın payı olmamış gibi, hâlâ maaş ayarlamasının peşindeler!

Bülent Bey, kendisini eleştirenleri şöyle yanıtlamış:

"Benim ne alacağımı ben düşünmüyorum ki nitekim bazı edepsizler bunun üzerine yorum yapsınlar. Milletvekili ne kadar alıyor, emeklisi ne kadar maaş alıyor, seni ne ilgilendiriyor kardeşim?"

O kadar mütevazı ki kendi ne alacağını düşünmüyor, çünkü "insanlık için, İslam için" bu görevi kabul etmiş.

Sayın Arınç. Milletvekili değilsiniz, bir.

MV maaşları halkı elbette ilgilendirecek, iki.

Madem böylesine yüce görevleriniz var, o zaman YİK maaşınızı da İslam ve insanlık adına bağışlayın, üç.

ASIL EDEPSİZLER KİM?

Arınç gördüğünüz gibi, gayet rahat... E nasıl olmasın. Kendine veya partisine yönelik herhangi bir eleştiriye bile hakaret diyor Cumhurbaşkanı.

Selvi’nin dünkü yazısında Erdoğan, "parti kararlarının MYK’de görüşülmediği" eleştirisini "şahsına hakaret" olarak yorumlamış...

Gazeteci ve akademisyenler "terörist".

Muhalefet eden "azgın azınlık, FETÖ'CÜ, hain".

Çevreciler "çapulcu".

Kadın hak savunucusu "şovmen".

Sanatçı "dalkavuk" ilan edilirse...

Hesap soran da "edepsiz" ilan ediliverir...

Arınç’ın dört yıl önce HDP milletvekilini "Hanımefendi sus, bir kadın olarak sus" diye susturmaya kalktığını hatırlayın.

Bir kadın olarak susmadığımız gibi, asıl edepsizliği kimlerin yaptığını da değerli okurların yorumuna bırakıyorum.

Cumhurbaşkanı zaten kendini getirdiği konum ve karakteri itibaryla eleştirilemez...

Bunu gayet iyi bilen AKP kurmayları, 800 bin oy farkının nedenlerini şık sunumlarla ve üstü kapalı laflarla anlatmaya çalışıyor. 

Ama herkesin gördüğünü görmemekte, herkesin bildiğini bilmemekte ısrar eden partili Cumhurbaşkanı ve etrafını çevreleyen kurmayları, hakikatten o kadar uzak ki, hiçbir şey anlatamazlar...

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi