Aleviler, Bin'ali' Yıldırım'a oy verir mi?

Aleviler, Binali Yıldırım’a adında ‘Ali’ olduğu için muhtemelen oy vermeyecek. Buna karşın soyadında ‘imam’ geçtiği halde Ekrem İmamoğlu’na oy verecek.

AK Parti’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Binali Yıldırım, geçtiğimiz günlerde Alevi Bektaşi Derneklerinin düzenlediği bir etkinlikte konuşma yaptı. Konuşmasından kamuoyuna yansıyan başlık tanıdık; "Ben Alevi ve Sünnilerin birlikte yaşadıkları bir köyde doğdum. Adımı, Alevi komşumuz koydu. Adımda Ali var."

Binali Yıldırım katıldığı bu etkinlikte Alevilerden seçimde destek istedi. Yıldırım burada yaptığı konuşmada; "2009’da Alevi çalıştayları yaptık. Bütün dedeler ve Alevi sivil toplum kuruluşlarıyla bu çalışmaları gerçekleştirdik. Büyük de mesafeler katettik...

Alevi canları beklentileri var, cemevlerinin sorunları var. Bu sorunları torunlara bırakacak değiliz. Konuşarak, görüşerek beraberce çözeceğiz. Bunların çözüm yolu, konuşmaktır, görüşmektir. Rabbim nasip eder, sizler destek verirseniz bütün bunları görüşeceğiz… Haklı taleplerinizin takipçisi olacağım." ifadelerini kullandı.

BU GİDİŞLE SORUNLAR TORUNLARA KALACAK

Burada üzerinde durulması gereken iki nokta var. İlki 2009’da başlayan ve 2011’de sonuçsuz kalan "Alevi Açılımı". Yıldırım’ın "büyük mesafeler katettik" derken alınan en büyük mesafe o dönem devletin Alevilerle, Aleviliği konuşması oldu.

Sadece Alevi Açılımı değil o dönem başlatılan "Kürt Açılımı"nda da, "Roman Açılımı"nda da atılması zor ilk adım atıldıktan sonra gelen küçük adımlar atılmadığı için bu sorunlar çözümsüz kalmaya devam etti.

Nitekim Yıldırım konuşmasında bu gerçeğe vurgu yapıp; "Alevi canlarının beklentileri var, cemevlerinin sorunları var. Bu sorunları torunlara bırakacak değiliz. Konuşarak, görüşerek beraberce çözeceğiz." deme gereği duydu.

Ama seçim sonucu ne olursa olsun Alevilerin sorunları büyük ölçüde var olmaya devam edecek. Ta ki, zihniyet değişene kadar.

Çünkü sadece Alevilerin değil, Kürtlerin de, Romanların da, gayrimüslümlerin de sorunlarının çözümü, herkesin anayasa önünde eşit vatandaş olması, temel hak ve özgürlüklerin anayasal güvence altına alınmasından ve herkes tarafından zihinsel olarak da içselleştirilmesinden geçiyor.

Türkiye’de ne yazık ki, hiçbir dönem gerçekleşemeyen bu.

SÖZDE EŞİTİZ DE YA GERÇEKTE?

Türkiye’de "eşitlik" söz konusu olduğunda, geçmişten bu yana neredeyse herkesin kullandığı ortak bir söylem var: "Bizler, Aleviler-Sünniler, Kürtler, Türkler, bin yılı aşkındır bu topraklarda ‘etle tırnak’ gibiyiz."

Gerçekten böyle mi?

Bu cümleleri peş peşe kullandığımızda, bunu defalarca söylediğimizde, bunun gerçek olduğunu mu sanıyoruz?

Değil, olmadı ve olmayacak da.

Ne Aleviler Sünnilerle eşit oldular, ne Kürtler Türklerle, ne de gayrimüslimler Müslümanlarla. Çünkü bu eşitsizlik, her şeyden önce tarihsel ve bir zihniyet sorunu.

ZENCİ ARAMAYIN ALEVİLER VAR

Bu zihniyetin en önemli kurbanları da ne yazık ki Aleviler. Ve Aleviler, bu toprakların her daim "zencileri"dir.

Siz, Alevilerin Türkiye Cumhuriyeti’nin, laikliğin teminatı olarak dönem dönem "devlet" tarafından meydana sürülmelerine bakmayın. Bu devletin Alevilere olan güveninden değil, devletin kendini korumak için, kendine öteki gördüğünü kamusal alanda sindirmek için Alevileri kullanmasıdır. Alevilerin bir kısmı da –bunlara "Beyaz Aleviler" demek pekala mümkündür- buna gönüllü oldukları için sorun olmamıştır. Çünkü o Aleviler, devletten elde ettikleri imtiyaz karşılığında; "devletin ideolojik aygıtları, taşıyıcıları" olmaya hazır oldular her zaman.

Alevilerin yaşadıkları sadece son yıllara ya da çeyrek yüzyıla özgü değildir. Bu devlet, Cumhuriyet'in ilk yıllarından bu yana Alevileri hep zenci görmüştür.

Aleviler açısından Cumhuriyet'in, Atatürk’ün temel önem ve değeri; Osmanlı’ya kıyasla kendilerinin eşit vatandaş olma halleridir. Ancak bu eşitlik de görünürde kalmış, temel hak ve özgülüklerine kamusal alanda "Alevi" olarak hiç sahip olmamışlardır.

Son yıllarda iyice artan Alevilerin sadece devlette değil kamusal alanda da görünürlüklerinin azaltılmasıdır.

Bu açıdan Alevilerin kamusal alanda karşı karşıya kaldığı en büyük sorun "ayrımcılıktır". Bu ayrımcılık sona ermeden Alevilerin sorunu çözülmez.

CHP’YE OY VERİYORLAR ÇÜNKÜ

Hep soruyorlar ya; Aleviler CHP’ye neden oy veriyorlar diye. Bunun basit bir cevabı var. Onu eski bir yazımdan alıntılayarak yazayım.

2013 yılında bir yazıda bu soruya cevap aramış ve şu cevabı vermiştim; "Bir zamanlar 'Aleviler CHP'den kurtuldukları gün özgürleşecekler' başlıklı yazı yazmıştım. Aradan geçen süre içinde şunu daha iyi anlıyorum ki, Aleviler için CHP tercihi sadece Atatürk üzerinden kurdukları bir ilişki değil. Aleviler için CHP, gündelik hayatta kendilerini daha eşit, daha özgür ve daha güvenli hissettikleri bir liman. Onun için çoğunluğu CHP'ye oy veriyor."

Son yıllarda ve son günlerde yaşadıklarımızı düşününce Aleviler için CHP, bir partiden daha çok şey ifade ediyor.

Yıldırım da konuşmasında yukarıdan andığım cümleleri konuşmasında kullanıyor; "Türkiye toprakları, sevginin, birlikte yaşama kültürünün yeşerdiği topraklardır. Bizler, Aleviler-Sünniler, Kürtler, Türkler, bin yılı aşkındır bu topraklarda ‘etle tırnak’ gibiyiz. Aynı çorbaya kaşık çaldık. Aynı tastan su içtik. Acımızda beraber ağladık, yasımızı beraber tuttuk. Düğünümüzde beraber eğlendik. Semahımızı da yaptık, halayımızı da çektik. Her fırsatta söylüyorum. Ben Alevi ve Sünnilerin birlikte yaşadıkları bir köyde doğdum. Adımı, Alevi komşumuz koydu. Adımda Ali var."

Keşke sorunlar, Hz. Ali’yi sevmekle, Alevilerle aynı köyde yaşamakla ya da adında Ali geçmekle çözülebilecek kadar basit olsaydı.

Aleviler, Binali Yıldırım’a adında ‘Ali’ olduğu için muhtemelen oy vermeyecek. Buna karşın soyadında ‘imam’ geçtiği halde Ekrem İmamoğlu’na oy verecek. Çünkü birinin iktidarında Aleviler giderek daha fazla dışlanmaya başlanırken; diğeri Aleviler için hâlâ hayatını güvenceye alabilecekleri bir liman görünüyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi