Türkiye değil demokrasi ittifakına ihtiyaç var

Tıpkı fabrika ayarlarına dönüş tartışmasında olduğu gibi, Türkiye ittifakının ortaya çıkış nedeni, iktidarın 31 Mart’ta elde ettiği yenilginin olumsuz etkilerini azaltmaktır.

Son günlerde en çok konuşulan ve konuşmaya devam edeceğimiz konulardan birisi "Türkiye İttifakı". Bunu adı konulmadan yine Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ifade ettiği "kızgın demiri soğutma" hedefinin bir aracı olarak okumak mümkün.

İktidar çevresinde konuşulanlara ve o çevreye yakın gazetecilerin yazdıklarına bakılırsa, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Türkiye’nin içinde bulunduğu zorlukları ve karşı karşıya olduğu krizleri aşma konusunda muhalefet partileri ile görüşerek yeni bir süreç başlatacak. Bu görüşmelerden hedeflenen ise "Türkiye İttifakı" oluşturmak. Bu adı konulmadan daha geniş bir koalisyon arayışının kendisidir.

Gerçekleşmesini temenni ettiğimiz bu ittifakın, gerçekleşmesinin de bizatihi iktidar tarafından yaratılan koşullar nedeniyle kolay olmadığını hemen ifade edelim. Yani demirin, kızgın hale gelmesinin koşulları ortadan kaldırılmadan, o demir soğumaz.

2015’DE DE BENZER TARTIŞMAYI YAPTIK
Bu tartışmanın bir benzerini 7 Haziran 2015’de AK Parti’nin oyunun yüzde 40.8’e düşmesinden sonra da yaşadık.

O zamanki tartışmanın adı da, AK Parti’nin "fabrika ayarlarına" dönmesi yani 2002 ile başlayan ilk dönem politikalarına dönüş idi. Tek başına iktidarı kaybeden AK Parti için çözümün zemini o dönem buydu.

Ama bu, kendine eleştirel bakmayı reddettiği için başarılı olmadı ve kısa sürede Türkiye başka bir sürecin içine girdi.

 

Bugün başlatılan Türkiye İttifakı arayışı da, bir yönüyle o tartışmaya benziyor.

PARTİDEN ŞİRKETE DÖNÜŞ

Şunu kabul ederek başlayalım; AK Parti ne 2002-2007 ne de 2007-2011 döneminin partisidir. Bugünkü AK Parti, siyasal yapı olarak "siyasi parti" olsa da bir "siyasal şirkettir". İdeolojik ve siyasal olarak 2002 sonrası ile bağlarını tamamen koparmıştır.

Bu yüzden, Türkiye İttifakı kurmak teorik olarak mümkün olabilse de, pratik olarak zordur. Bunun birkaç nedeni daha var.

Bu ittifakı neredeyse imkânsız kılan temel neden, AK Parti’nin 2013’ten bu yana açık bir siyasi iradeyle ortaya koyduğu ve uyguladığı siyasal kimlik politikasıdır.

Bu sadece milletvekili listesine yansıyan bir değişim değildir. Zaman içinde partinin tüm organ ve yapılarında ve devlet kurumlarının özellikle yönetici kadrosunda yaşanan bir homojenleşmedir.

Bu homojenleşmenin doğal sonucu, parti yapı ve organlarındaki tüm farklılıkların partiden uzaklaşması, uzaklaştırılması oldu.

 

Bu süreci tamamlayan en önemli yapısal değişim, dünyada örneği olamayan "Türk Tipi Başkanlık" sistemidir.

24 Haziran’da yeni anayasa ile hayata geçen sistem ile AK Parti sadece hukuki olarak varlığını sürdüren ama fiili olarak siyasal şirkete dönüşen bir kurum oldu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın AK Parti Genel Başkanlığı bir siyasal liderlikten çok profesyonel yöneticiliği yani CEO’luğu andırmaktadır.

ELEŞTİREL BAKIŞ OLMADAN OLMAZ
Toplumsal talepleri ve sorunları siyasete taşıyıp çözen değil kendi siyasal ideolojik tercihlerini devletin güç ve imkânlarıyla toplumu dönüştüren bir yapının bundan vazgeçmeden toplumsal sorunlar karşısında geniş bir ittifak kurma şansı yoktur.

Çünkü, tıpkı fabrika ayarlarına dönüş tartışmasında olduğu gibi, Türkiye ittifakının ortaya çıkış nedeni ülkenin karşı karşıya olduğu sorunlardan çok, iktidarın 31 Mart’ta elde ettiği yenilginin olumsuz etkilerini azaltmaktır.

Evet, Türkiye’nin gerçekten toplumun içine sürüklendiği toplumsal kutuplaşmadan, ekonomik krizden, anti-demokratik düzenden, hukuk/yargının siyasallaşmasından kurtulmak için geniş bir ittifaka ihtiyacı var. Bunun ilk adımı ise içe dönük bir özeleştiridir. Bu olmadan atılacak hiçbir adımın siyaseten başarılı olma şansı yoktur.

DIŞLAMAYA DEĞİL KUCAKLAMAYA İHTİYAÇ VAR
Hedef seçilen bir partinin siyaseten dışlandığı, eşit koşullarda ve katılımcı bir sürecin işlemediği ve var olan güç dengelerine göre şekillenen bir ittifak değildir Türkiye’nin ihtiyacı.

Türkiye’nin ihtiyacı siyasetten sivil topluma, medyadan akademiye her alanda farklı olanların kendini ifade edebilmenin yolunu açmak, karşılıklı diyaloğa girerek birbirimizle konuşabilmektir. Bizim farklı olanı dışlamadan dinlemeye, kucaklaşmaya ihtiyacımız var. Bu topraklarda birlikte ve eşit yaşamak zorunda olduğumuz gerçeğini inkâr etmeden, birbirimizle konuşmaya ve ortak bir geçeği kurmaya ihtiyacımız var.

Bütün bunları yapma yolunda yakın geçmişte çok büyük adımlar atılmış ve mesafede alınmıştı. Ama nedeni ne olursa olsun yapılan siyasal tercihlerle, bu mesafeler heba edildi. Onun için siyasi iktidarın ve siyasal sorumluların kendine eleştirel bakmadan adım atması, amaç ve hedefi ne olursa olsun başarılı olmaz.

Evet, Türkiye’nin bir ittifaka ihtiyacı var. Ama bunun adı Türkiye İttifakı değil. Türkiye’nin ihtiyacı olan herkesin farklı ve eşit kabul edilerek başladığı demokrasi ve hukuk ittifakıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi