Geçen haftasonu Artı Haftasonu'nda konuğumuz olan, Milliyet Gazetesi'nin gazete olduğu zamanlardaki spor servisi müdürü Cem Şengül, "Bu döviz darboğazı asırlık kulüpleri öyle zor duruma soktu ki, mesela Bursaspor'un şampiyonluğu sürpriz sayılmamalı" demişti...
Bu tezine, zaten bütçeleri zayıf olan Anadolu kulüpleriyle "sözde büyükler" arasındaki kalite makasının kapanmasını gösteriyordu...
***
Galatasaray 18'inci dakikada Onyekuru'nun ayağından öne geçtiğinde, o gün görüşüne katıldığım Şengül'e hâlâ hak veriyordum. Çünkü bu gol öyle taktik, çalışma malışma falan değil, yüzde yüzbir tesadüf sonucuydu...
Ayrıca ilk yarıda eski Kayseri'den, rakibe pastırma gibi bastıran Kayseri'den eser olmadığını da vurgulayalım...
***
İkinci yarının 10. dakikasında Kayseri kalecisi, Sinan'ın aşırtmak istediği şutu önlerken zorlandı.
62'de Muslera'ya, topa hâkim olduktan sonra, üstelik iki ayakla taban sarı değil, kırmızı olmalıydı...
Ya da şöyle diyelim:
Bu pozisyonda çift tabanla dalan Muslera olsaydı kırmızı kart görmesi gerekir idiyken, rakibinin de görmesi gerekirdi...
Ama yine de VAR ucubesine başvurmadığı için hakemi eleştirmeyeceğim.
Çünkü hiçbir makinenin, insandan değerli olmadığına inanıyorum...
İlk yarıdaki Kayseri ikinci 45'te bastırma bir yana, kentin ikinci meşhur ürünü sucuk gibi kıyım kıyım kıyılınca, 74'te Onyekuru golleri ikiledi...
88'de Ömer üçüncüyü atınca, Kayseri'den tarihi sakat ve cezalılar nedeniyle, tek puanla dönmesi bile sürpriz sayılan Galatasaray, bir de averaj yapmaz mı...
Maç 100'üncü dakikada nihayete ererken, futbolla uzaktan yakından ilgisi olmayan rahmetli anacığımın, televizyonda izlediğim İngiltere 4'üncü liginden bir maça, bir sonraki diziyi izlemek üzere mevzilendiği koltuktan "kerhen" tanık olmasından sonra ettiği söz geldi:
"Evladım, bunların oynadığı futbolsa, bizimkilerin oynadığı ne?.."
