Mustafa Sağlamer

Mustafa Sağlamer

Kılıç zoruyla berabere

Lucescu en doğrusunu yapıyor. Neden mi? Müsaadenizle arz edeyim efendim.

Osmanlı Balkanlara yayılırken özellikle Yunan iline (bu nedenle kişilere "Yunan" değil, "Yunanlı" demek gerekir), Bulgaristan'a ve çokluk Orta Anadolu'dan aileleri eşikteki ebesi, beşikteki bebesiyle hoppadanak transfer etti. Amacı biliyorsunuz: Hıristiyan toplumu müslümanlarla kaynaştırmak, imparatorlukta muhtemel çatlak sesleri bastırmak.

Bunda uzun süre başarılı da oldu...

Siyaset nerede iflas etti, başkaldırmalar ne zaman başladı, bağımsızlık ateşini kimler yaktı falan konumuz değil.

Milli maçla kuracağımız bağlantı biraz farklı.

Şöyle ki, Anadolu'dan Saraybosna ve çevresine müslüman göndermeye gerek kalmadı çünkü bu bölgede yaşayanların büyük bölümü, zaten haçlı seferleri nedeniyle islamiyete intikal etmişti. "Vaaay, demek sen benim hayvanlarımı boğazlayıp mideye indirerek beni aç bırakırsın... Vaaay, aylarca at sırtında kadın düşleyen abaza orduna kızımı, gelinimi peşkeş çekersin. Ben de hazreti papaya nanik çekip müslüman olmaz mıyım bre zındık" deyip hak dinine avdet ettiğinden, Osmanlı burayı pas geçmişti...

Peki Türkler nasıl müslüman olmuştu?

Kılıç zoruyla, değil mi?..

Başlığımızın ilham kaynağı, işte bu gerçektir...

Gelelim maça.

Güzel bir antrenman oldu.

Siz bakmayın şu yanlıştı, falanın yerine filan oynamalıydı, vs, vs diyenlere...

Lucescu her açıdan doğruyu yapıyor.

Yıllardır ardaymış, emreymiş, volkiymiş, tolkiymiş; velhasıl "alçak tepeleri ben yarattım" zihniyetindeki kerameti kendinden menkûl zevatın yerine, pırıl pırıl gençleri aldı, "birlikte savunma, birlikte hücum" anlayışıyla meydana saldı...

Bunun adı karakterli futboldur.

8'inci dakikada kaçtı, 56'da kaçtı, 68'de kaçtı, 70'de kaçtı.

Ne gam...

Acaba kimi tutuyorlar diye maçı bizim Aygün'ün hanımköyünde, Yenibosna'da izledim.

92'de hakem düdüğü çalana kadar, tıpkı sahadaki otuz futbolcu ve teknik heyetler gibi zarafetten hiiiç taviz vermediler.

Bundan güzel maç olabilir mi kardeşim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mustafa Sağlamer Arşivi