Lefter baba sezonunu, en iyi oynayan ikinci takımın şampiyon bitirmesi adilane midir?
Şartlar eşit olsaydı, bu soruya "hayır, değil" derdik.
Ama her fırsatta Osmanlı'ya methiyeler düzen, "Keşke Yunanlı bizi ezip geçseydi" diyen zavallıyı baştacı eden muktedirin, her zamanki gibi, önceki söylemlerini inkârla, Osmanlı yadigârı üç büyüklere, "Eski Türkiye'nin artıkları" muamelesi yapması, "en iyi oynayan"a karşı müthiş antipati yarattı...
***
Artı Gerçek'teki önceki yazılarımı tıklayıp okumak bedava. Özellikle İmamoğlu'nun İBB'yi devralmasıyla, .aşakşehir denilen proje takımın, varlığını, iki vakte kadar amatör kümede, "belki" bir semt takımı kimliğiyle sürdürebileceğini söylemişim...
***
Bakınız Galatasaray için ne diyorum:
En iyi ikinci takım.
En iyi takım kim?
Elbette .aşakşehir.
Ancak bırakınız Galatasaray'ı; hangi Fenerbahçe, Beşiktaş, Trabzon ya da diğer kulüplerin taraftarları, tüketmek zorunda olduğu doğalgaza...
Ebesine-bebesine yedirdiği Halk Ekmek'e...
Kemer sıkarak ödediği paranın, bir inat uğruna akıtıldığı nesebi gayri sahih bir takımın şampiyon olmasını sevinçle karşılayabilirdi ki...
***
1-1'lik son Fenerbahçe-Galatasaray maçını hatırlayınız...
Sarı-lacivertliler, "Ey ezeli rakibim; gel bu kumpasa son verelim. İşte kalemiz. Kapılar sonuna kadar açık. Yen beni, al mazbatayı" demedi mi?..
Galatasaray bu davete icabet edemedi, o başka.
Ama kim ne derse desin, böyle oldu...
***
Gelelim bu maça...
"Beşiktaş da Galatasaray'ın yolunu açmaya çalıştı" diyebilir miyiz?
Ben diyemem.
Çünkü Ali Sami Yen'de alacağı galibiyet, kartalı şampiyonluğa taşıyabilirdi.
Yapamazlardı ve yapamadılar da...
Hani "en iyi" ve "en iyi ikinci" dedik ya.
Peki Beşiktaş'ı nereye koyacağız?
Trabzon'un önüne?
Rize'nin arkasına?
17 takımın neresine?..
Cevabını siz bulunuz lütfen...
