Bugün 23 Haziran neşe doluyor insan

HDP ve İYİ Parti’nin desteklediği CHP’li aday Ekrem İmamoğlu 800 bin oy farkla bir kez daha kazandı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığını. Demokrasi akıllara geldi.

Türkiye, 23 Haziran 2019 Pazar günü yapılan İstanbul Belediye Başkanlığı Seçimleriyle "demokrasi"yi yeniden keşfetti. Ertesi gün çıkan bütün gazeteler bir manşetin başlığında kucaklaştılar:

-Demokrasi kazandı!..

O vakit hep birlikte anladık ki bu ülkede bir zamanlar demokrasi diye bir şey vardı. 

Öyle ahım şahım da değildi ama 23 Haziran 2019 günü itibarıyla var olan rejimle de uzaktan yakından bir alakası da yoktu. 

Mesela o hiç beğenmediğimiz kötü demokraside cumhurbaşkanları, başbakanlar, bakanlar, belediye başkanları, generaller, MİT’ler, itler, kontrgerillalar, faili meçhul cinayet ekipleri, istisnasız bütün parti liderlerini tomografi dilimleri gibi ince kıyım doğranabilirdi. 

Türk basını "kanunlar dahlinde" özgürdü!.. 

Sadece Kürtler hapse girerlerdi. Onların hapse girmeleri için bir şey yapıp söylemeleri de gerekmezdi. Kürt olmaları yeterliydi. 

Gün geldi devran döndü, muhalif kimlikli herkes Kürt oldu!..

Böyle bir eşitlik sağlandı. 

İktidar "Yeni Türkiye" inşa ediyordu, tuttuğunu içeri attı. Ama hakkını yememek lazım; en çok Kürtleri tuttu!

Yeni Türkiye için "Vesayet Rejimi"ni kaldırma misyonuyla yola çıkan iktidar, baktı ki bu vesayet rejimi fena değil. O zaman dedi ki:

"Vesayet öyle olmaz böyle olur!"

Hakikatten de şahane bir vesayet rejimi inşa süreci başladı. Yüzler, binler, beş binler doyurmaz oldu. Cezaevleri doldu, ama taşamadı. İçeri girenler üst üste yığıldılar. 

İktidar kendilerine karşı olanlarla birlikte onları destekleyenleri de içeri atmakta bir sakınca görmedi.

Vefa temelli nankörlüğün tarihi yeniden yazılıyordu. 

Cezaevi şarkıları da değişti:

"Kimseye etmem şikâyet, ağlarım ben halime..!"  

Devamı da vardı:

"Titrerim mücrim gibi baktıkça istikbalime…"

Bu umutsuzluk ortamında 2019 Yerel Seçimleri yapıldı. Ülkenin büyük şehirleri topluca iktidardan muhalefete geçti. İstanbul da dahil. 

Hepsine eyvallah ama İstanbul olmaz, olamaz! İstanbul iktidarın elinden alınamaz. Koskoca 16 milyonluk şehir 13-14 bin oy farkıyla teslim edilemez. Zaten edilmedi de..!

Haydi bir seçim daha. 

İktidar, karşıtlarında bile öyle bir "güven" oluşturmuş ki, politika kurtları dahi aynı görüşte birleşiyorlardı:

-Kaybedeceği bir seçimi yaptırmaz!

Ama yaptırdı ve kaybetti!..

O zaman herkesin aklına aynı şey geldi:

"Demokrasi kazandı!"

Kimse sormadı, soramadı "Hani Sisi kazanacaktı?" diye… Mısır’ın genelkurmay başkanı İstanbul belediye başkanlığını nasıl, niye ve ne amaçla kazanacaktı? 

Önceki lafları unutmak daha şifalı görünüyordu. Zaten toplum olarak akıl fikir sağlığımız tartışılırdı. 

HDP ve İYİ Parti’nin desteklediği CHP’li aday Ekrem İmamoğlu 800 bin oy farkla bir kez daha kazandı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığını. Demokrasi akıllara geldi. Her partiden yüz binlerce insan sevindi:

-Bugün 23 Haziran neşe doluyor insan!    

Önceki ve Sonraki Yazılar
Nazım Alpman Arşivi