N'olucak bu IŞİD'liler?

Askerî olarak yenilen cani örgüt, ideolojik açıdan henüz yok olmadı ve yeniden canlanabilir. Binlerce IŞİD militanının ve aile mensuplarının yargılanması tartışılıyor.

Askeriye, siyaset ve hukuk katmanları üst üste geldi. Suriye Demokratik Güçleri (SDG), uluslararası koalisyonun katkıları ile IŞİD'i Suriye'de artık askerî olarak yendi. Ne var ki sorun henüz tamamen çözülmüş değil. Çünkü en az iki önemli sorun daha var:

+ IŞİD'in yeniden canlanmasını önleyecek tedbirler

+ Teslim olan, yakalanan binlerce IŞİD militanı ve ailelerinin durumu

Pentagon raporunda, gerekli önlemler alınmazsa IŞİD'in sadece 6 ay gibi kısa bir sürede kaybettiği toprakları yeniden ele geçirebileceği yazılı. Bölgedeki uyuyan hücreler ve örgütün dünya çapındaki şebekesi yeniden canlanabilir. Bu nedenle de IŞİD üzerinde askerî baskıyı kalıcı hale getirmek gerek. Bu önlem yetmiyor. IŞİD ideolojisi de yeniden güç kazanabilir. Söz konusu askerî ve ideolojik önlemleri hayata geçirmek SDG'nin tek başına başarabileceği bir iş değil. Bu nedenle başta ABD askerî birlikleri olmak üzere, IŞİD karşıtı koalisyonun Suriye ve Irak misyonunun henüz bitmediğini savunuyor birçok bölgesel aktör. Bu bağlamda Ankara'nın olumsuz, Moskova, Şam rejimi ile İran'ın olumlu bir rol oynaması bekleniyor.

IŞİD'in Suriye'deki son kalesinin düşüşünü, global haber ajansları ve çok sayıda muhabir ile gözlemci, Suriye-Irak sınır bölgesindeki Deir ez-Zor'da Baghuz'da olay yerinde izledi. IŞİD militanları ile eşleri ve çocuklarının görüntü ve açıklamaları ile kurtarılan esirler ekranlara, gazete sayfalarına özellikle de sosyal medyaya yansıdı.

Şimdi temel bir soruna çözüm bulmak lazım: Yaklaşık 40 değişik devletin yurttaşı olan binlerce IŞİD militanı, eşleri ve çocukları ne olacak?

+ Batılı ülkeler, IŞİD militanı yurttaşlarını geri almak istemiyor. İki nedenle: Bu militanlar geçmişte olduğu gibi Türkiye, Fransa, Belçika gibi ülkelerde yine suikastler, saldırılar ve radikal eylemlerde bulunabilir. Bir de, bu militanlar cinayet, bombalama, silahlı saldırı gibi, bir kısmı İnsanlık Suçu'na giren eylemlerini yurttaşı oldukları ülkede değil, yabancı bir ülkede (Suriye, Irak, Türkiye) işlediler. Batılı ülkelerin yargı sorumluları, ''Bu sanıkları yargılamak için elimizde ayrıntılı bilgi, belge bulunmuyor'' gerekçesini öne sürüyor. Fransa, bir ara ''Bu sanıkları yerel mahkemeler yargılasın'' dedi ama devamını getirmedi.

 

+ SDG yani Rojava yetkilileri, ellerindeki olanaklar ve altyapıları nedeniyle bu kadar çok sayıda IŞİD militanını ve ailelerin mensuplarını uzun süre hapisanelerde tutamayacaklarını ve yargılayamayacaklarını beyan etti. Batı'dan mali, teknik ve kadro yardımı talep ettiler.

 

+ Rojava'nın Anayasa'sı var fakat henüz uluslararası topluluk tarafından resmî olarak tanınmış bir statüsü, kimliği yok. Rojava'da idam cezası yok. Ama Rojava'nın dünyaca kabul edilmiş kendine has bir Ceza Kanunu, adliye mekanizması da yok.

 

+ IŞİD'li sanıklar hangi kanuna göre yargılanacak? Onları kim, hangi mahkeme nasıl yargılayacak sorularının yanıtı henüz belli değil.

 

+ IŞİD'lilerin teslim olma sahnelerinde özellikle de TC yurttaşı olanlar Türkiye'ye dönme isteklerini açıkça beyan ettiler. Ankara'nın IŞİD'e hâlâ ''Öfkeli çocuklar'' şeklinde yaklaşması, son olarak da Reina katliamı suç ortaklarının bir süre tutuklu kaldıktan sonra salıverilmiş olmaları ''Türkiyeli bu yurtsever IŞİD'lilerin'' memlekete dönme arzusunu kamçılamış olsa gerek. Irak'a gönderilen Irak yurttaşı IŞİD'lilerin kısa süren bir yargılamadan sonra idam edildiklerini biliyoruz.

 

+ Devletsizlik belki de statüsüzlük bir kez daha Kürtlere sorun çıkarmış durumda. Çünkü Rojava'da uluslararası topluluk tarafından resmen tanınmış bir ''entité'' olsaydı, ki bu devlet, federe devlet, özerk bölge olabilirdi, IŞİD'lilerin Rojava'da yerel adliye tarafından yargılanması kolay olurdu. Şiddet kullanmak ve vergi salmak gibi yargılamak da devletin münhasır yetkilerinden biri.

 

+ Soruna çözüm bulmak için başka bir ülkede başka bir dönemde örnek alabileceğimiz benzer bir vaka/durum yok. Üstelik evrensel hukuk ilkelerine göre IŞİD'lilerin milliyet ya da tabiyetlerine göre farklı hukuk sistemleri tarafından yargılanması makul değil.

 

+ Bu durumda akla gelen öneri Uluslararası Ceza Mahkemesi. Bu uygulamanın geçerli olabilmesi için BM Güvenlik Kurulu'nun onayı lazım ki 5 Büyüklerin hiçbirinin ilke ve siyasi olarak bu öneriye karşı çıkması söz konusu değil. Çünkü IŞİD sadece Suriye, Irak ya da Türkiye açısından değil, barbarlığı nedeniyle bütün dünya açısından İnsanlık Suçu işlemiş bir örgüt.

 

+ Ad Hoc olarak kurulabilecek özel bir Rojava Uluslararası Mahkemesi, mesela Kobane'de toplanabilir. IŞİD'in ilk yenilgiye uğratıldığı sembolik bir ilçe olarak.

 

+ Farklı devletlerin yurttaşı olan binlerce IŞİD'linin yargılanması için kuşkusuz yerel makamlardan yani SDG'den ayrıca Uluslararası Koalisyondan hukukçu ile sözkonusu 40 devletin savcı ve hakimlerinden de destek almak adil, tarafsız, bağımsız bir yargılama için olumlu olur.

 

+ Duruşmaların başlaması için, iddianamelerin kaleme alınması için uzun sayılabilecek bir süreye ihtiyaç var. Bu süre içinde sanıkların nerede ve nasıl tutuklu kalacakları da bir başka sorun.

 

+ Bu süre içinde SDG ile Şam rejimi arasında hâlâ süren temaslar, diyalog olumlu bir şekilde sonuçlanırsa –ki bence şimdilik zayıf bir ihtimal görünüyor- o zaman belki de Uluslararası Ceza Mahkemesi, Suriye devletinin katkısıyla daha iyi koşullarda oluşturulabilir ve çalıştırılır.

 

+ Bugün ve yarın yapılmaması gereken tek şey, TC vatandaşı IŞİD'lilerin Türkiye'ye, hukuk devleti olmayan diğer devletlere de IŞİD'li kendi vatandaşlarını göndermektir. Katillerin kahraman olarak karşılanmasını, ağırlanmasını ve salıverilmesini istemiyorsak!

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi