Benzer kaderler

Şimdi ise Ortadoğu'nun farklı ulus devletlerinde Kürtler tehdit altındaki bir halktır. Soykırım sağkalanları ise bölgeden tamamen silinme tehditi altında.

Fevzi Karadeniz’in yeni çıkan "TKP Yayınlarında Kürtler" adlı kitabı, beni alıp 1970’lere götürdü.

Türkiye’nin Rusya ile ve daha sonra Sovyetler Birliği ile komşu olmasının en ağır bedelini sadece komünistler değil, tüm sosyalistlerin ödediğini söyleyebiliriz.

Bütün sola düşman bir ülkenin "5. Kolu" olarak bakıldı.

Bir anlamda yeni ulusal cumhuriyetin, yine "5.Kol" olarak gördüğü Anadolu’nun yerli halkları olan Ermeni, Rum ve Süryaniler de aynı kaderi paylaştı.

Bağlılıklarını ne kadar çok, sayısız kereler ifade etseler bile.

Çoğunun ana dili artık Türkçe olduğu halde.

Arap milliyetçiliğinde Hıristiyanlığa yer vardı ama Türk milliyetçiliğinde asla.

Ama Türk milliyetçiliği böyle de, Balkan milliyetçilikleri farklı mı? Yok.

Ulus devlet demek, ilk dönemlerinde bazen soykırım düzeyine varabilecek katliam, etnik arındırma, göçe zorlama ve asimilasyon demektir aynı zamanda.

Uygulamalarına baktığınızda Bulgar, Sırp ya da Yunan milliyetçilikleri ve Türk milliyetçiliği birbirini çok andırır.

Ama sonuçta en başarılı olanın Türk milliyetçiliği olduğunu söyleyebiliriz. Lozan anlaşmasına göre sözde Gökçeada ve Bozcaada özerk olacaktı. Ö’sünü bile yaşayamadıkları gibi, Ticaniler yerleştirilerek sivil halkın terörize edilerek adaların boşaltılması sağlandı.

Yunan ulus devleti de Batı Trakya Türklerine az çektirmedi, ama cunta sonrası demokratikleşme, AB üyeliği sayesinde rahatlıyabildiler, ayrıca AB üyeliğinin nimetlerinden yararlanabildiler.

Aziz Nesin, biraz ulusalcı yanlarının olmasına karşın, 80’lerde "Bulgaristan’da Türkler Türkiye’de Kürtler" diye bir kitap yazdı rezalet karşısında.

Sırp milliyetçiliğinden önce Bulgar milliyetçiliği canlandı, "sosyalist/komünist" yönetimler altında, bizim 1071’imiz gibi Bulgarların 12. yy ön plana çıktı, Sırpların Kosova savaşı.

Kıbrıs Türkleri kağıt üzerinde "kurtarıldı", sonunda kurtarıldıklarına pişman hale geldiler, kendi bölgelerinde azınlık haline geldiler.

Askeriye, orayı özel savaş eğitim sahasına dönüştürdü. Kıbrıs’ın AB üyeliğini, Denktaş’ı kullanarak çözümsüzlükle engelleyebileceklerini sandılar ve avuçlarını yaladılar.

Şimdi Bulgar Türkleri gibi Kıbrıs Türkleri de Kıbrıs ve Bulgaristan Cumhuriyeti pasaportlarını alarak seyahat özgürlüklerini kullanabiliyorlar.

Osmanlı Meclisi Mebusanı Erzurum mebusu Pastırmacıyan, Talat Bey ile yürüttükleri "Ermeni Reformu" tartışmaları sırasında ona söylediği kehanet tuttu. "Tamam anlaşılan bizi kesmeye çalışacaksınız. Araplara özerklik vereceksiniz. Kürtleri ise asimile etme niyetiniz. Binlerce asimile olmamış, onca farklı imparatorlukların kurulmasına karşın. Siz mi edeceksiniz. Avucunuzu yalayacaksınız". (2)

Son çare, Armen Garo, sınırın öte yanında birkaç yıl önce Ermeni devrimcileri zindana sokan, Eçmiadzin’i kapatmaya kalkan Çarlığın oluşturduğu gönüllü taburlarına katılır. Orada çekilen resmi ise İttihatçılar için propaganda malzemesi olur.

Olayın trajik yanı ise, küçük kardeşinin Osmanlı ordusunda Harbiye'den yeni mezun olmuş genç bir zabit olmasıdır. Bir başka kardeşi Erzurum’da Osmanlı Bankası müdürüdür. Daha tehcir öncesi katledilir. Banka müdürünün kızlarına Alman konsolosluğu raporlarına göre iki zabit tarafından el konulur. Sonraki akıbetleri ise meçhul. Belki alelacele gönüllü birliklerine katılmasının nedeni de bir an önce kıyımı engeleyebilme kaygısıdır. Armen Garo Çarlık ordusu ile birlikte Erzurum’a girer ama sadece yıkıntılar ile karşılaşır. Talat kendi ifadesi ile "Hamit’in başaramadığını başarmış, kadim Ermenistan’ı Ermenisizleştirmiştir.

Rus çarlığı ordusunun ise Ermenileri kurtarma gibi bir kaygısı olmadığı gibi, 1905 devriminin kötü hatıraları nedeniyle güvenmediği Ermeni gönüllülerini kısa süre içinde farklı birliklere dağıtır ve insansızlaşmış bölgeye Don Kazaklarını yerleştirmeye girişir 1916 yılında. Zaten Sovyet devrimcilerinin açıkladığı gizli Sykes-Picot anlaşmasına göre Doğu Anadolu bütünüyle Çarlığa bırakılacaktır. 1917 Devrimi ise, bütün dünya politikasını altüst edecektir.

Şimdi ise Ortadoğu'nun farklı ulus devletlerinde Kürtler tehdit altındaki bir halktır. Soykırım sağkalanları ise bölgeden tamamen silinme tehditi altında.


(1) Fevzi Karadeniz, TKP Yayınlarında Kürtler, Belge Yayınları 2018.

(2) Armen Garo (Karekin Pastırmacıyan), Osmanlı Bankası Baskını, Belge Yayınları 2009.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi