Büyük boşanma

Ve en sonunda bu da oldu, Devlet baba, Siyaset anayı boşadı. Devletin milleti ile bölünmez bütünlüğünü dikkate alan kadı efendi, evlatları olacak Millet’in velayetini Devlet babaya verdi.

Baskı dönemlerinde, rejimlerinde ortalığa egemen olan kasvetle baş etmenin en önemli yollarından biri de mizahtır. Bu aynı zamanda otokratın gülünçlüğünü sergiler ve bir anlamda zayıflatır. Şarlo, siyasal erki ele geçirip, siyaseti bitiren ve 1939 yılında 2. Dünya Savaşını başlatan Hitler’in gülünçlüğünü sergilemişti. Ama bu gülünçlüğün faturası yaşamını yitiren on milyonlar ve yıkık kentlerle hayli ağır oldu. Derken postama Sinan’ın (Sinan Zarakolu) yazısı düşmez mi? Paylaşmadan edemedim. Keyifli okumalar.

"Ve en sonunda bu da oldu, Devlet baba, Siyaset anayı boşadı. Devletin milleti ile bölünmez bütünlüğünü dikkate alan kadı efendi, evlatları olacak Millet’in velayetini Devlet babaya verdi. Siyaset anaya da üç beş nafaka bağlamış olsa gerek.

Tüm boşanan ailelerin çocuklarının başına geldiği gibi Millet’in kafa da fena karışmış durumda. Sonuçta evde alışılmış bir düzen varken şimdi neyin nasıl olup olacağı tam bir muamma. Eski düzende Millet, harçlık Devlet babadan gelir diye bilir ama başı sıkışıp da iş harçlık boyutunu aşınca Siyaset ananın eteğine yapışırdı. "Ana, söyle babama da şu bizim eğitim işine bir el atsın, ha bi de bizim şu harçlığa da bi zam yapsın,"  benzeri taleplerini dizerdi Siyaset ananın önüne. Arzuhalci ulak Siyaset ana da huzura çıkıp koparabildiğini koparır, döner gelirdi evlatlığının yancağızına. Ne yani şimdi sıkışında Millet kendi mi çıkacaktı Devlet babasının katına, tövbe, haşa.

Millet, kendini bildi bileli Siyaset anasına kimi arsız kimi haşindi, Devlet babasına karşı ise hep pısırık ve ezik, ne yalan, tam da ataerkil yurdumun habitatına uygun olduğu gibi. Hani, istedikleri yerine gelince "ana gibi yar olmaz," diye methiye düzer, aksi halde "la bi işi beceremedin yarım akıllı," diye sövüp geçerdi. Siyaset ananın, "Devlet babanın işleri bu ara ters gitmiş, kısmetse önümüzdeki seneye," gibi cevaplarında doğruluk payı olsa dahi durum değişmezdi. İşin aslı Millet, Siyaset anasından hep şüphe ederdi: "Şimdi bu, Devlet babama eksik anlatmıştır, ya da tırsıp hiç konuyu açmamıştır. Yoksa Devlet babam evladından ne esirgesin? Ula yok eğer geçenki gibi bir de benim meseleye kendi ihtiyaçlarını kattıysa, vay anam, acep iş böyle şişti diye mi Devlet babam yanaşmadı? La yoksa Devlet babam veriyo da Siyaset anam kendine mi alıyo?"

Yalan yok, Siyaset ana hiçbir vakit yarım akıllı filan olmadı, şu boşanma mevzuunu saymazsak aksine hep iş bilir kadındı. Devlet baba ile olan evliği aşk evliliği değildi, adamın evlenesi geldiğinden, düzenin ihtiyacına binaen evlenivermişlerdi. Devlet baba onu, evladı Milletin başına cici anne olarak getirmişti. Evin düzeni, Millet’in eğitimi, sağlığı, işi, aşı ondan sorulur olmuştu. Devlet baba onu manivela kılmıştı ki bundan da haberdardı. O da gel zaman git zaman işinin profesyoneli oldu. Evlatlığın arzusundan sebep devlet Babanın hışmına uğramamayı öğrendi; evlatlığının Devlet babasına karşı duyduğu korkuyu nasıl yöneteceğini de. Alabildiğinin hepsini vermemeyi, bir kısmıyla hayat yaşamayı böyle becerebildi. Siyaset ananın zamanla afili görevleri de oldu. Devlet babanın istekleri istikametinde mahalleli ile kurulan dış münasebetlerde de aracı oydu. Devlet ile Millet’i nasıl idare ettiyse o münasebetleri de aynı usulde yürüttü, biraz Devlet’e, biraz Millet’e, biraz da kendine. Öyle ki hayat yaşamak tatlı geldiğinde başka Devlet babalarla flört etmişliği bile vardı. Bir tek alan el mi üstündü veren el mi, o konuda kafası karışmış olabilir ama işte o da pek yarım akıllıktan değil.

Sakın yanlış anlaşılma olmasın, boşanmanın tüm mesuliyetini Siyaset ananın bu ince profesyonelliğinde aramak yanlış olur. Bir gerçek var ki Devlet babanın dünyasında kendine tabi kim var ise ona uşaktır. Sürülecek tarlaları, toplanacak ekinleri, kendine has yürüyen bir ticareti vardır. Başka ailelerle olan dostlukları, çıkarları ve husumetlerini o bilir. Çok işi vardır Devlet babanın ve bu işlere evladı Millet’i koşar. Yap der yaptırır, kalk der kaldırır, husumetler sıkıya geldiğinde öl der arkasından resmi tören düzenler. Devlet baba, Siyaset ananın nalıncı keserini de, Millet’in mizacındaki dilenciliği de, ama en mühimi, bu ikisinin ona karşı duydukları derin korkuyu çok iyi bilir. Korkuyu yönetmek, cici ana ile evladı bir birine tokuşturup işleri rayında götürmek onun uzmanlığıdır. Veren el odur ve aslında istediği, işine geldiği kadarını vermektedir. İşte muamma da tam burada saklı. Devlet baba nasıl olup da bu işler düzeni bozmak uğruna boşanmıştır? Kimi rivayetler yok değil.

Mahallelinin dedikodusu olsa da aktarmak bir borçtur, bu boşanma işine Devlet babanın gece hayatının yol açtığı söylenmekte. Bilindik bir Yeşilçam hali mi desek, Devlet babanın akçeli işleri karışmış, kapı kapı dolaşıp derman aramış. Tefecilerin eline düştüğü söyleniyor. Koluna giren bunu iş görüşeceğiz diye sokmuş pavyonlara. Bir dolu anlaşma imzalatmışlar oralarda. Bir kredi, bir alım anlaşması, bir diğer kredi, bir tane de gelir taahhütlü yatırım projesi. Adamlar hem para veriyorlar hem de anlaşma bahanesi bir kısmının üstüne geri çöküyorlar. Garibim ne yapsın elde kalan merhem olmayınca başka anlaşmalar kovalamak uğruna pavyon kuşuna dönmüş. Her seferinde ablalar alevli meyve eşliğinde patlatmış gazozları, bizimki de ödemiş adisyonları, imzalı anlaşmalar cepte dönmüş evine. Takibinde cep cepken her taraf kâğıt kürek dolunca günün birinde Devlet baba, Siyaset anayı huzura çağırmış. Tutuşturmuş eline zarfları, demiş, "ver şunları Millet’e, bulsun buluştursun, gidip ödesin." Mevzunun azameti Siyaset ananın önceden malumu zaten, kadın yanaşmamış, diyorlar. Millet’in hışmından korkmuş. Tabii bu da basmış kalayı koymuş kapının önüne.

Gelecek ne getiri bilinmez ama birileri çocuğu görüp "ne olacak bu Millet’in hali," diye dertlendiğinde maşallah mahallelinin yorumu hazır. "Bu Devlet baba," diyorlar, "on sene sürse de, elli sene sürse de bu borcu evladına bir güzel ödetir. Borç hafifleyip Millet kafasını kaldırdığı anda da evladıyla yüz göz olmamak için gider evlenir, eve yeni bir cici anne getirir."

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi