İnat adam anılarını yazdı

Kitabının kinayeli bir başlığı var. 'Kötünün Kötüsü Adam /Anımsıyabildiğim Kadarıyla Yaşam Öyküm'. Zor iş muhalif olmak. İnsan bazen kendi dahil her şeyle, herkesle muhalif olarak...

Önce hapisteki yazar, sonra sürgündeki yazar A. Kadir Konuk’un anılarının, tam kalp sorunu yaşadığı, iki stent takıldığı (diğerleri sırada) döneme yetişmesi beni çok sevindirdi. Teşekkürler Belge takımı.

A. Kadir Konuk kalp sorununu daha idam mahkumu olarak sırada beklerken, cezaevinde yaşadı. Ama o kalple, müstakbel yazar dostlarının yardımı ile kendini özgürleştirmeyi başardı.

Kitabının kinayeli bir başlığı var. "Kötünün Kötüsü Adam /Anımsıyabildiğim Kadarıyla Yaşam Öyküm" (Belge Y. Mayıs 2019). Zor iş muhalif olmak. İnsan bazen kendi dahil her şeyle, herkesle muhalif olarak...

1989 Ağustosu’nda "Özgürlük Dünyası" şöyle giriş yapıyordu, onunla Köln’de yaptığı söyleşiye:

Film gibi "firar"ın yurt dışındaki Türkiyeliler arasında yankısı daha bir başkaydı. Günlerce konuşuldu ve herkes temkinli, suskun bir bekleyişin içine girdi. Cezaevinden kaçtı ama bakalım A. Kadir ülkeden nasıl ve ne zaman çıkacaktı?
Bonn'daki basın toplantısını Hürriyet yurt dışı baskısında manşetten verince A. Kadir ile dayanışmada bulunan tüm yürekler, tüm okuyucuları adeta derin bir nefes aldılar ve kaçıştan sonra yarısını gizledikleri sevinçlerini açıkça ortaya koydular.
Alman Yeşiller Partisi'nin ve Uluslararası Yazarlar birliği olarak bilinen ve kısa adı PEN olan örgütün ortaklaşa düzenlediği basın toplantısında, Alman kadın yazar Angelika Mechtel de vardı. A. Kadir'in PEN'e üyeliğinde, cezaevlerindeyken bizzat yazışmaların sürdürülmesinde Angelika Mechtel çok çaba sarf etmişti. A. Kadir'in Almanya topraklarına geldiğine inanamayan dostlarından birisi de Angelika Mechtel'di. A. Kadir'in yurt dışına çıktığına inanamayan birisi daha vardı: Hürriyet gazetesinin yurt dışı muhabirlerinden Ahmet Külahçı. İnanamadığı o kadar belliydi ki, basın toplantısından sonra A. Kadir'den ricada bulunup bir kenara çekip çok yakından bakmak, konuşmak ve hatta resmini çekmek için uğraşıp durdu. (...)
Yurt dışından A. Kadir'e, okuyucularından büyük bir sempati ve dayanışma var. Daha önce kitaplarıyla tanıdıkları ve idam mahkûmu olduğu için belki de hiçbir zaman akıllarından bile geçirmedikleri, onu bir gün yurt dışında görmek, konuşmak, tartışmak ve sohbet etmek, mucize ya da hayal gibi bir şeydi. O nedenle de ona sevgi ve sempatilerini dile getiren birçok insan, "Olamaz bu, imkânsız! -Bu mucize gibi bir şey!- Gerçekten olsa olsa "ancak filmlerde olur böyle şeyler" diyordu...
Yurt dışından devrimciler sadece A. Kadir'le değil, daha yüzlerce siyasi hükümlüyle yıllardan beri her türlü dayanışmanın içindeler. A. Kadir'le dayanışmada bulunanlar ve yazışmada bulunanlar ise, adeta onunla birlikte o nereye, hangi cezaevine gittiyse, onlar da oraya gittiler. Yalnız bırakmadılar. Aylarca mektuplarından haber alamayanlar oldu. Sağlığından haber bekleyen Türkiyeli ve diğer uluslardan anti-faşist ve devrimci oldu. Onu sordular hep...
A. Kadir'e bir basın toplantısı çok az geldi. Çünkü o kadar çok anlatacakları var ki.. Bunları herhalde önümüzdeki dönemde tüm Avrupa'yı adım adım dolaşmaya çıktığında anlatıp bitirebilir belki... Basın toplantısından sonra her adım başında, her duruşta anlattıklarının her biri bir basın toplantısına konu olacak şeyler.
Bu kadar zorluğa, hücreye, yokluğa, işkenceye, eziyete, tutsaklığa rağmen kendi deyimi ile "Çocuk yanıyla" hâlâ dinamik ve dipdiriydi A.Kadir. İnsanın aklına hemen, "Bu gücü, enerjiyi, bu dinamikliğini nereden alıyor bu insan" diye sorular geliyor... Morali de o denli yüksek ve yerinde. Otobüste, metroda, tramvayda, durakta durmadan anlatıyor A. Kadir. Bıkmak usanmak bilmeden. Sanki bunca yılın acısını çıkarırcasına ve gecikme yapmış trenin, gecikmesini aradan çıkarmak için, yani "tehir almak" için hızlı gittiği gibi, anlatıyor A.Kadir... Bunca söyleşinin arasında, bu konuşkanlığına takılıp kalıyoruz ve ona "Bak, bu konuşkanlığın yabancı dil öğrenme de işine yarar. Çünkü çok konuşkan olanlar bir yabancı dili biraz daha kolay öğrenebilirlermiş" diye takılıyoruz... A. Kadir ise, "Siz benim suskunluğumu hiç görmemişsiniz herhalde" deyip Ermenek Cezaevi'ndeki bir gecede soluğu Toros’ların havası kadar havayı bir solukta alıp veriyor. Bunun üzerine bir şey diyemiyoruz artık. Bir suskunluk… Ancak içimizden sessiz düşünüyoruz: "Bundan sonra sana susmak yok!"
Evet! Yurt dışında aramızda bir konuk var: A. Kadir KONUK.
Herkes hep birlikte, "Aramıza hoş geldin" diyor bu KONUK'a.

İnat adamın resmi Çanakkale Cezaevinden, bir elinin yağda bir elinin balda olmadığı Almanya’dan değil!

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi