Sivil toplumun ölümü

Osman Kavala senaryo davasını kalabalıklaştırmaya birileri karar verdi. Tam da Kürşat Bumin’in ölümüne denk düştü. Siyasal İslam'ın teşekkürü!

Dostum Kürşat Bumin’im ölümünün üzüntüsünü yaşarken, hemen ardından yeni bir senaryo operasyonun insanı isyan ettiren kasveti düştü gündeme.

Her nedense aklıma şu ayet düştü: "Külli nefsin zâikatü'l-mevt", yani "Her nefis ölümü tadacaktır."

Reisliği kabul ettirmek uğruna, göstermelik olsa da, Kenan Evren’in de ölüm döşeğinde yargılandığına tanık olduk ya.

"Eğer mahkemeye verilirsem, intihar ederim" demişti, kendi kendini kılıç zoruyla seçtiren müteveffa başkan.

Zalimler korkak olur. Zulmün bir temeli de korkudur. Korktukça daha fazla zulmederler.

Ama korkunun ecele faydası yoktur. Zulüm ve zalimler de ölümü tadacaktır.

Sivil toplum düşüncesini Türkiye’ye sol versiyonları daha çıkmadan, Kürşat Bumin’in taşıdığını söyleyebiliriz.

Türkiye'nin en başarılı yazar kolektifi olan YAZKO, Türkiye'nin 12 Eylül darbesine savrulduğu günlerde, Mustafa Kemal Ağaoğlu'nun öncülüğünde kurulmuştu. Ve darbe sonrası entelektüel yaşamın devam edebildiği ve kendini yaşatabildiği, 12 Eylül'ün alaca karanlığında ışık saçan çok başarılı bir örnek sergilemişti. Üyesi olan yazarların kitapları yanında, Memet Fuat'ın yönetiminde bir edebiyat, Selahattin Hilav'ın yönetiminde bir felsefe, Ahmet Cemal'in yönetiminde  bir tercüme dergisi de çıkarıyordu. Ne yazık ki bu ülkede başarılı bir ürün ortaya çıktığında, sahiplenmek isteyen muhterislerimiz de ortaya çıkar. Mustafa Kemal Ağaoğlu'nu kaçırtmayı başardılar. Keşke sürdürmeyi becerebilse muhterisler! Proje de önce sönümlendi, sonra sona erdi.

Sevgili Kürşat Bumin ile eşi Tulin Bumin doktora için bulundukları Paris'ten yeni dönmüşlerdi. Ve 1981 yılında, 90 gün gözaltıların, dal gruplarının, Diyarbakır, Mamak ve Metris toplama kamplarının, kafeslerin aralıksız zulme devam ettiği günlerde YAZKO, Kürşat Bumin'in ilk kitabı "Sivil Toplum ve Devlet"i yayınladı.

1982’de Alan yayınlarını kurduğumda, Düşünce dizisinde Kürşat Bumin’in "Batıda Devlet ve Çocuk"unu heyecanla yayınlamıştım. Sanırım sevgili Babür Kuzucu aracılığıyla tanışmıştık. Belki de ilk kitabıydı dizinin. Bu dizi de Murat Belge’nin Demokrat gazetesinde çıkmış olan köşe yazılarını da, "Tarihten Güncelliğe" başlığı ile kitaplaştıracaktık. Hani onun ilk kitabını yayınlamış olmaktan keyif almıştım. Aslan Kahraman ile harika bir kapak dizaynı hazırlamıştık bu dizi için. Kitap adının ön kağağın yan ucunda yazıldığı…Bu arada eski Alan Yayınları'nın sahafiyede değerli kabul edilmesi çok hoşuma gidiyor.

Devlet deyip de, Hegel’e dokunmadan geçilmez. Tülin Bumin’in de "Hegel /Bilinç Problemi, Köle-Efendi Diyalektiği Praksis Felsefesi" adlı kitabını yayınlayacaktım düşünce dizisinde. 

Ceberrut devletin azgınlaştığı bir dönemde yaygınlaştı sivil toplum düşüncesi.

Birçok aydın 28 Şubat postmodern darbesine karşı çıkarken, bunun zemininde sivil toplum düşüncesi vardı. Bunun bedelini gazeteciler düzeyinde ödediler de.

Sonunda Türkiye’nin yönetimi "sivilleşti"! Ama ne sivilleşme!

Osman Kavala senaryo davasını kalabalıklaştırmaya birileri karar verdi. Tam da Kürşat Bumin’in ölümüne denk düştü. Siyasal İslam'ın teşekkürü!

Her yeni kuşak ceberrut devletin haznesinden geçiyor. Ceberrut devlet kılık kıyafet değiştirmede de usta.

Murat Çelikkan, gencecik yaşında tanıştı Mamak temerküz kampı ile… Şimdi meğer sıra eşindeymiş.

Çiğdem Mater’in tutuklandığı haberi sosyal medyaya düştüğünde bir görüntü düştü belleğime, İzmir’den vapurla İstanbul’a geliyoruz;  Nadire, Alime, Ayşe ve çocuklar Deniz, Çiğdem ve Ertan… Deniz vapurun bacasına tırmanıyor. Çiğdem ve Ertan peşinde... Küçük yaşlarında Mamak ve Metris ile tanıştılar ziyaret kapılarında, annelerini babalarını görmek için... Ve şimdi sıra onlarda olmamalıydı. Demek ki biz beceremedik böyle olmamasını. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi