Muhalefet treni kaçırmasın

İktidar seçim yarışının ikinci turuna hızlı ve etkili bir giriş yaptı. Muhalefet etkili bir karşılık verip rüzgârı tersine çevirmez ise durumun aleyhe değişme olasılığı gitgide güçleniyor.

Türkiye siyaseti İstanbul seçimlerine kilitlenmiş durumda. İstanbul seçiminin yenilenmesi kararı siyasal kutuplaşmanın geldiği yer açısından pek çok yeniliğin önünü açacak gibi görünüyor.

AKP iktidarı, gücünü ittifaklarla pekiştirmek ve muhalefeti parçalamak üzerine inşa ettiği stratejiyi bugüne kadar başarıyla uyguladı. Kimi zamanlar aksasa da bu strateji girdiği seçimlerde en azından yenilmemesini sağlamıştı iktidarın. İktidarın, ciddi bir nüfus ve maddi olanaklar barındıran ülkenin en büyük kentini kaybetmesi, bundan sonra hiçbir şeyin iktidar açısından istenildiği gibi gitmeyeceğini göstermesi bakımından önemliydi. Bugün İstanbul seçimi, bir seçimden çok daha fazlasını ifade ediyor artık. Bu sebeple iktidar seçim stratejisini gözden geçirdi. İstanbul seçimlerini bir genel seçim havasına sokmak, iktidarın avantajına bir durum olarak göze çarpıyor. Bu durum son dönemde yaşanan ekonomik sorunlar gerekçesiyle sandığa gitmeyen parti seçmenine iktidar elden gidebilir mesajının verilmesini sağlıyor.

Ramazan ayıyla beraber bakanların tam kadro sahaya inmeleri, yoksul evlerinde iftar sofralarına konuk olmaları bir tesadüf değil. Bu konukluk tabandan gelen "halktan koptular" eleştirilerine sembolik bir cevap verme arzusu aynı zamanda. Seçim kararının alınması ile birlikte İstanbul bürokrasisinde tüm izinler askıya alınmış ve tam saha baskı uygulanması emri verilmiş durumda. Kısa ama etkili bir seçim dönemi stratejisi oluşturulmuş durumda, bu stratejinin önemli bir diğer ayağı ise sosyal medya. Özellikle genç seçmenin partiyle kurduğu ilişkinin oldukça zayıf olduğu gerçeğinden yola çıkılarak ciddi bir sosyal medya çalışmasına imza atılıyor bugünlerde.

Ayrıca önümüzdeki günlerde Cumhurbaşkanı tüm gücüyle sahaya inecek. MHP lideri Devlet Bahçeli’nin de yoğun bir İstanbul mesaisi içinde bulunacağını biliyoruz. Bu açıklananlar ışığında iktidarın bu seçimi bir genel seçim havasına çevirerek, İmamoğlu’nun yarattığı rüzgârı kırmaya çalışacağını ifade edebiliriz.

Bu noktada en önemli soru şu oluyor, peki CHP, İmamoğlu ve muhalefet bu seçim stratejisine nasıl bir karşılık verecek?

İktidar işe İmamoğlu’nun seçim kampanyasının başarılı yanlarını kopyalayarak başladı. "Her şey çok güzel olacak" sloganına karşılık türetilen "daha güzel olacak" sloganında olduğu gibi. Slogan çalma diye tartışılan bu konu aslında seçimin nasıl yürütüleceğini de gösteren ipuçları da veriyordu. Topluma isteklerinizi anladık, buna karşılık vermeye çalışıyoruz mesajını içeren bu slogan seçimi aynı zamanda daha güzel olacak söylemiyle bugüne kadarki başarılı icraatlarına da gönderme yapıyordu. Peki muhalefet bu slogan yarışında neden geride kaldı? Mesela seçimin yenilenmesi kararı alınma ihtimaline karşı bir strateji geliştirilmiş miydi? Geliştirilmiş ise yeni bir slogan üretilmesi gerekmez miydi?

Özetle seçim yarışının ikinci turuna iktidar hızlı ve etkili bir giriş yaptı. Muhalefet bu girişe etkili bir karşılık verip rüzgârı tersine çevirmez ise durumun aleyhe değişme olasılığı gitgide güçleniyor. İmamoğlu’nun güleryüzü ve kucaklayıcı üslubunu aşan, iktidarın ataklarına cevaplar üreten bir dil ve stratejinin acilen üretilmesi muhalefet açısından bir zorunluluk gibi görünüyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi