YSK kararının ardından AKP ve CHP ne diyecek?

Hukuk dışı, kimseyi ikna etmeyen YSK kararına karşı, AKP’nin kitlelerini 'CHP Çaldı' propagandası ile etkilemeye çalışarak, üzerine yeni bir mağduriyet gömleği geçirmesi çok zor görünüyor.

AKP Genel Merkezi’nde İstanbul Büyükşehir Belediyesi seçimleri için hummalı bir çalışma var. Belediye Başkan Adayı Binali Yıldırım’ın seçim propagandasına, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla AKP Genel Merkezi’nden tam destek var. Seçim kampanyasının başında AKP’nin Kampanyalardan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Mahir Ünal yer alıyor; Erdoğan milletvekillerini de "bayram mayram dinlemeyin" diyerek, İstanbul’a gönderiyor. 

Ankara’da da bir grup milletvekili Meclis’te nöbetçi olarak kalacak. Ama onların da mesaisi Binali Yıldırım için olacak. Nasıl mı? Binali Yıldırım, seçimlerin iptaline ilişkin başvurular daha sürerken İstanbullulara seçim vaadlerinde bulunmaya başlamıştı. Yeni dönem için ilk seçim vaadini, 15 Temmuz Köprüsü ile ilgili cezaların affına ilişkin olmuştu. Affı içeren yasa teklifi TBMM’de Komisyon’da görüşülmeye başladı bile. Önümüzdeki günlerde Genel Kurul’a gelecek. Ankara’daki nöbetçi vekillerin destek mesaisi de böyle şekillenecek. 

Kabine de iş başında; geçmiş dönemlerde seçimlerin bağımsız ve tarafsız gerçekleşmesi için seçim sürecinde istifa etmesi gereken Adalet, İçişleri ve Ulaştırma Bakanları da dahil hepsi Binali Yıldırım için İstanbul’da sahada çalışacak. Adalet ve İçişleri Bakanlığı’nın etkisi propaganda süreciyle sınırlı değil, YSK’nın verdiği kararla da açığa çıktı ki Adalet ve İçişleri Bakanlığı’nın elinde bulunan tüm veriler –ki buna gizli tutulması gereken kişisel verilerimiz dahil- artık Yıldırım’ın emrinde olacak. 

İstanbul seçimlerinin iptal edilmesine ilişkin başvuru süreci başladığından bu yana hazırlıklarını sürdüren AKP'nin 23 Haziran mottosu çok öncesinden hazırlandı. Ekrem İmamoğlu’nun mağduriyet şemsiyesini aşmak için, "CHP oyları çaldı" propagandası üzerinden hareket edecekler. Tam da bunun Yüksek Seçim Kurulu’nun İstanbul seçimlerinin iptaline ilişkin gerekçeli kararı çok önemliydi. 

AKP’nin propaganda sürecine şeklini verecek olan YSK, gerekçeli kararını açıkladığında, 40 kilometre uzaklığında bulunan AKP Genel Merkezi’nde de hesaplar bu propagandaya şeklini verme üzerine kuruluydu. YSK gerekçeli kararını açıklarken, AKP Genel Merkezi’nde süren MYK toplantısında, AKP Genel Başkan Yardımcısı Ali İhsan Yavuz bir sunum yapıyordu. Söylemlere ilk şekilleri veriliyor, sloganlar belirleniyordu. 

Ama tahmin edildiği gibi olmadı. Zira YSK, CHP için "çaldılar" diyemedi! 

"Önce algı, sonra olgu"… AKP dönemini yakından izleyen gazeteciler için önemli bir deyim. AKP iktidarının iktidar pratiğinde gerçekleştirdiği önemli dönüşümler hep bu kural üzerine oturtulmuştu. Bu kez bu kuralın tam tersi izlediği bir süreçle karşı karşıya kalan AKP için, değişen bir şey yok. Olgu, yani somut olan, içeriğinde "CHP çaldı" demeyen bir YSK kararı karşısında, yani algının önceden gelip çarptığı bu süreçte, AKP algı çalışması dün itibarıyla başladı bile.  

Binali Yıldırım, gerekçeli karar ardından yaptığı ilk açıklamada, "Gerekçeli kararda oylar çalındı diye bir tarafın söylemini yazacak halleri yok ama biz bunu halk diliyle söylüyoruz" diyor. Ardından sahneye çıkan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, "YSK kararında bizim gibi ‘çaldılar’ demedi, bunu hukuk diliyle söyledi" diyor. İktidarın küçük ortağı MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de sahnede: "YSK şaibeleri teyit etmiş, sandık yolsuzluğunu ortaya çıkarmıştır." 

Hayır beyler! Yok öyle bir şey… 

YSK, hukuk diliyle ya da halk diliyle, kararının hiçbir yerinde "CHP çaldı" demiyor. Bunu ben söylemiyorum, bunu CHP de söylemiyor. Bunu YSK üyelerinin kendileri söylüyorlar. 

YSK gerekçeli kararında, 754 sandık başkanının kamu görevlisi olmaması nedeniyle seçimlerin iptaline karar verdi; ancak bu sandık başkanlarının nasıl bir usulsüzlüğe neden olduğuna dair en ufak bir ifadede bulunmadı. Kararın hiçbir yerinde kimsenin bir şey çaldığına ilişkin hukuki ya da halk dilinde bir ifade yok. 

Bu haliyle YSK üyelerini de ikna edememişler ki; bakın karara muhalefet eden Yunus Akın, ne diyor: 

"Kamu görevlisi olmayan sandık kurulu başkanlarının YSK genelgelerine aykırı davrandıkları, şüpheli tutum ve davranış sergilediklerine ilişkin delil ve gerekçe gösterilmediğinden itirazın reddi gerekmektedir." 

Cengiz Topaktaş da aynı konuya işaret ediyor: 

"Yapılan araştırmada, seçim sonuçlarının bir parti lehine değiştirilmesi için örgütlü bir şekilde hareket edildiği tespit edilememiştir." 

Sadi Güven, bu konunun başlı başına bir iptal nedeni olamayacağına dikkat çekerken, son muhalif üye Kürşat Hamurcu’nun tepkisi olan biteni aslında çok güzel özetliyor: 

"Tahmini ve farazi gerekçelerle seçmen iradesini yok sayarak seçimin iptaline karar verilmesi hukuki değildir." 

Aslında YSK gerekçesi başlı başına itiraf niteliği taşıyan bir metin. YSK, 6 Mayıs günü açıkladığı kısa kararında, iptale neden olarak görmediği ölü seçmen, kısıtlı seçmen itirazlarını da gerekçeye iliştirmek zorunda kalması olayın vehametini gözler önüne seriyor. Bu akıl almaz hukuksuzluğa karşı, Cengiz Topaktaş’ın tepkisi önemli. Topaktaş müzakereler sırasında gündeme alınmayan bu konu için, "Gerekçe bile yazmıyorum" diyor… 

7 üyeli YSK’nın neden 11 üye ile toplandığına ilişkin bir açıklama yapma gereği de duyuyor YSK kararında. Oysa AKP’nin itirazında böyle bir şey de yok. Bu da geldiğimiz nokta açısından önemli. Hemen söyleyelim, muhalefet oyu kullananlardan iki asıl üye, bundan çok kısa süre önce yapılan kritik bir başvuruda da muhalefet oyu kullanmışlardı. YSK belli ki 7 kişilik asil listedeki "muhalefet kliğini" etkisiz hale getirmek için yedekleri de alarak, karar verme usulünü benimsemişti. Yedek üyelerle karar verme klasiği İstanbul seçimlerine özel değil, Kurul’daki muhalefet bloğunu aşmak için özenle seçilmiş, üzerine de "katılımcılık" sosu eklenmiş açık bir hile! 

Bu haliyle olanca zorlama, hukuk dışı, kimseyi ikna etmeyen YSK kararına karşı, AKP’nin kitlelerini "CHP Çaldı" propagandası ile etkilemeye çalışarak, üzerine yeni bir mağduriyet gömleği geçirmesi çok zor görünüyor. 

Buna karşı CHP’nin nasıl bir yol izleyeceği önemli. CHP’nin bu AKP propagandasına karşı hazırladığı sloganı gayet etkili bulduğumu itiraf edeyim: 

"Kazanamadınız, çünkü çalamadınız."

Önceki ve Sonraki Yazılar
Sibel Hürtaş Arşivi