Yalçın Ergündoğan

Yalçın Ergündoğan

‘Güzel İzmir’den, ‘beton İzmir’e mi?

İzmir’de; ‘başkanlığı çantada gören’ yağmacı, özelleştirmeci zihniyetin paraleli bir CHP şımarıklığına ders vermeye hazırlanan önemli bir seçmen kitlesi de kuvvetle mevcut…

Yerel seçimler yaklaşırken siyasi partilerde hareketlilik sürüyor. Aynı hareketlilik seçmen nezdinde var mı, orası çok kuşkulu.

Yakın dönemde yaşanan seçimlerin üzerine düşen şaibeler, hukukun hiçbir dönemde görülmemiş derecede askıya alınmış olması, adalete güvensizliğin doruğa çıkması, muhalefetin dağınıklığı, hatta "hiç"liği gibi etmenlerin yurttaşlarda seçimlere ilgiyi düşürdüğü gözlemleniyor.

Tabii, ana muhalefet partisinin, yerel yönetimler konusunda iktidar partisi ve "saray rejimi"nin uygulaya geldiğinden nasıl bir farka sahip olduğu konusunda da hiçbir olumlu ipucu yok ortada.

Ana muhalefet partisi CHP’nin iktidarda olduğu belediyelerin icraatları ve oralarda yaşananlar da, çoğu zaman siyasi iktidar uygulamaları ile aralarında bir fark olmadığı kanaatini güçlendiriyor.

Sadece en son yaşanan İDO örneğini ele alsak bile; tam yerel seçimler öncesi durumun ne denli içler acısı olduğu ortaya seriliveriyor.

 

KAMUSAL HİZMET POLİTİKANIZ NEDİR?

Biliyorsunuz, İstanbul’un kent içi deniz ulaşımının özelleştirilerek devredildiği İstanbul Deniz Otobüsleri (İDO) şirketi kâr verimsizliğini öne sürerek seferleri iptal edeceğini açıklamıştı. Sonradan, İDO çeşitli "üstten girişimler" üzerine (yerel seçim üzeri) bu kararını ertelediğini duyurdu. Tek başına bu olay bile muhalif siyasal partilere, "kente yönelik kamusal hizmet politikaları"nı açıklama yönünde büyük bir fırsat sunmuştu.

Fakat, hiçbir siyasal parti bu yönde bir açıklama yapmadı. Zira, söyleyecekleri bir söz, ifade edecekleri farklı bir politikaları yoktu!

Hal böyle olunca, üstüne bir de seçimlerde yaşanan şaibeleri ilave ettiğimizde seçmen açısından kayda değer, heyecan verici bir gelişmenin olmaması anlaşılabiliyor.

Ama aday adayları ya da adaylığı açıklananlar heyecanlı. Özellikle de aday adayları…

Hem büyük paralarla kampanyalar yürütmeye hazırlar hem de öncelikle "genel merkezin" gözüne girmeye…

* * *

Geçen hafta AKP Belediye Başkanı adaylarının önemlice bir bölümü Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yaptığı açıklamaların ardından ortaya çıktı. Haftalarca kulislerde dolaşan isimler bir ölçüde netleşti. Bu arada AKP’nin İzmir Büyükşehir adayının; Denizlili Nihat Zeybekçi olduğu da ilan edildi.

İzmir’i garanti gören CHP merkezi ve yerel örgütleri bu ismin açıklanması karşısında daha bir rehavete kapıldılar. Geçen dönemin kaybedeni "ağır top" Binali Yıldırım’dan sonra, Zeybekçi’nin adaylığını; kimisi zeybek oynayarak, kimisi de horon tepip hafifseyerek, CHP’nin zaferinin yaklaştığına yordu.

 

KOCAOĞLU DÖNEMİNDE BETONLAŞMA ARTTI…

CHP İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu aday olmayacağını açıklarken; İzmirlilere başarılı, alternatif bir kamu yönetiminin nasıl olması gerektiğine dair bir miras bırakmıyor.

Tersine özelleştirmeci, kamu kaynaklarını ranta teslim eden, İzmir’i hızla yaşanabilir bir kent olmaktan uzaklaştıran, betonlaştırıcı projelere kapı açan, sivil toplumun ve meslek odalarının eleştiri ve önerilerine kulaklarını tıkayan bir başkan olarak görevini bırakıyor.

‘Görevini bırakıyor’ diyorum ama, aslında o da tam net değil. Belki son anda, "halkımızın ve genel merkezimizin ısrarlarına dayanamadım, yeniden aday oldum" da diyebilir.Okuyucularım hatırlar, Ekim ayı başlarında bu köşeden Aziz Kocaoğlu’na; "İzmir’i İstanbul’a çevirme!.." diye seslenmiştim.

‘İzmir’e ihanet’ olarak değerlendirilen AKP’nin "İzmir Körfez Geçiş Projesi"ni desteklemiş olan CHP’li Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu bu kez Kültürpark’a dokunmaya kalkınca İzmirlilerin tepkisi gecikmemişti…

Zira, Kocaoğlu Kültürpark’ın idare binalarını özel İzmir Tınaztepe Üniversitesi’ne 3 yıl süre ile "bedelsiz" tahsis etmişti. Henüz karardan dönülmedi ama, sivil toplum örgütleri ve meslek odalarının oluşturduğu "İzmir Kültürpark Platformu" konunun peşini bırakmamakta kararlı görünüyor.

Aziz Kocaoğlu yeniden aday olmayacağını açıklasa da, bir manevra ile kararından dönmediği varsayıldığında, kendisine yakın, kendisinin desteklediği bir "aday aday"ının Genel Merkez’den çıkması için çalıştığını türlü vesilelerle zaten açıklıyor.

 

"AMACIMIZ İZMİR’İN ‘GELİŞMEDEN’ DEĞİŞMESİ…"

İzmir’de "ne olursa olsun CHP" diyen bir seçmen kitlesinin olduğu biliniyor. Ama İzmir’de; "başkanlığı çantada gören" yağmacı, özelleştirmeci zihniyetin paraleli bir CHP zihniyeti ve şımarıklığına ders vermeye hazırlanan önemli bir seçmen kitlesi de kuvvetle mevcut.

CHP kadroları içinde aslında başarılı, sivil toplumla barışık bir yerel yönetim deneyimi gerçekleştirmiş ve olumlu sınav vermiş olanları da yok değil; az olsa da var!

Mesela; İzmir’de Seferihisar’ı tüm köyleriyle birlikte; sivil toplum örgütleri, sanatçılar, yazarlar, çizerlerle el ele yaşanır kılan bir anlayışı sergileyen Tunç Soyer bir gönüllü hareketi oluşturmuş. Bu gönüllü hareketle sessiz, "sakin" ve kararlı bir şekilde hem faaliyetlerini sürdürüyor hem de adı İzmir’in aday adayları arasında.

Seferihisar’ı dünyanın "sakin şehir" özellikli kentleri arasına sokan Belediye Başkanı Tunç Soyer; bu kez talip olduğu İzmir için hedefini; "temel amacımız İzmir’in ‘gelişmeden’ değişmesi…" şeklinde özetliyor.

"Gelişme"nin; "betonlaşma", "rant" ve "özelleştirme yağması" olarak anlaşıldığı bir ortamda Soyer’in yaklaşımı aslında çok şeyi ifade ediyor.

Bunu önceden sezip, kestiren "Sabah" adlı saray bülteninin yavrusu İzmir’in "Yeni Asır"ı çoktaaan Tunç Soyer’i hedefine koydu bile…

* * *

CHP Genel Merkezi ve Kılıçdaroğlu İzmir’i betona boğup, İstanbul’a benzetmeye dönük icraatlardan memnun olmayan geniş bir seçmen kesimini dikkate alan bir aday gösterir mi, yoksa "İzmir nasıl olsa çantada, kimi koysam seçilir" mi der, bilinmez.

Aslında bilinmez de değil tabii. CHP merkezinin geçmiş dönem tutum ve icraatları, sergilediği zihniyet ortada…

Uzun yıllar yaşadığım, artık yaşanmaz hal alan İstanbul’dan, yakınlarda "kesin dönüş" yaptığım; doğduğum ve ilk gençlik yıllarımı yaşadığım "memleketim" Güzel İzmir için, yine de umudumu korumak istiyorum…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Yalçın Ergündoğan Arşivi