Yalçın Ergündoğan

Yalçın Ergündoğan

“İzmir’i İstanbul’a çevirme!..”

‘İzmir’e ihanet’ olarak değerlendirilen AKP’nin “İzmir Körfez Geçiş Projesi”nin destekçilerinden CHP’li Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu bir de Kültürpark’a dokunmaya kalkınca…

Her insan doğduğu, yaşadığı hele ki ilk gençlik yıllarını geçirdiği yerleri daha bir önemsiyor, uzaklaştığında özlüyor. İlerleyen yaşlardaysa o topraklardaki yaşanmışlıklarını, anılarını tazelemek belki de sokak sokak dolaşıp ayak izlerini aramak istiyor.

Doğrusu ben kendimi hep bu kategoride görüyor ve İzmir’in adım attığım her köşesinde yıllar öncesine ait ayak izlerimi bulmak istiyorum. Ama ne mümkün.

Türkiye’de, kentlerde değil geçmişe ait ayak izini aramak; bir hafta gelmesen oturduğun evinin yolunu bulmakta zorlanır insan.

İstanbul’dan ümidimizi keseli epey bir zaman oluyor. Yağmalanmış ve posası çıkarılmış boğucu ve yaşanmaz bir harabe kent olarak öyle duruyor orta yerde.

* * *

Peki Ankara ve İstanbul’un hali ortada iken, "yaşanabilir kent" olarak görünen İzmir’de neler oluyor böyle? Ortalığı "Her yer İzmir gibi olsun" afişleri ile donatan İzmir Büyükşehir Belediyesi ve CHP’li Başkanı Aziz Kocaoğlundan peş peşe gelen girişimler kenti nereye sürüklüyor? Kocaoğlu ne yapmak istiyor? "Her yer İzmir gibi olsun" derken, neden ‘İstanbul olmaya’ öykünen işler, girişimler yapılıyor?

Ulaşımdan, şehircilik anlayışına dek varan bir dizi eleştiriyle karşılaşan ve kentin AVM’lerle doldurulmasından, betona gömülmesinden yakınan İzmirlilerin memnuniyetsizliklerine karşın Aziz Kocaoğlu bildiğini okumaya devam ediyor. Son olarak İzmir’in gözbebeği Kültürpark’ın (İZFAŞ) idari binasının ticari bir kuruluşa bedelsiz tahsisine karşı çıkan meslek odalarının yöneticilerini "uygunsuz bir dille" hedef alması İzmir’de bardağı taşıran son damla oldu gibi.

Olayın gelişimini beraberce, İzmir Kültürpark Platformunun açıklamasından izleyelim:

"Kültürpark’ta yer alan İZFAŞ eski binasının, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu tarafından belediye meclisine sunulan 12 Eylül 2018 tarihli önergenin Meclis toplantısında özel İzmir Tınaztepe Üniversitesi’ne 3 yıl süre ile bedelsiz tahsis edildiğini öğrenmiş bulunmaktayız.

İzmir Özel Tınaztepe Üniversitesi, 19 Eylül 2013 tarihinde Ses Sağlık Eğitim ve Spor Vakfı (Ses Vakfı) tarafından kurulan özel bir eğitim kurumudur. İlgili tahsis Kültürpark’ın "kamusal kimliği ve tarihi / doğal sit alanı" olma nitelikleri ile ters düşmektedir.

Bu nedenle; Kültürpark’ın özel bir işletmenin kullanımı için konu edilmesini kabul etmiyoruz. Kültürpark kamusal bir alandır ve farklı amaçlarla kullanılamaz.
Kültürpark’ın ticari kullanımını ve bir işletmenin bahçesi olmasını kabul etmiyoruz. Talep nereden gelirse gelsin Kültürpark sermayeye peşkeş çekilemez…

Tüm İzmirlileri Kültürpark’a sahip çıkmaya çağırıyoruz!.."

Bu açıklamayı yapan "Kültürpark Platformu", 2 Ekim Salı günü, Saat:12.30’da Lozan Meydanı’nda bir basın açıklaması ve protesto gösterisi gerçekleştireceğini de ilan etti.

"KOCAOĞLU’NUN ÜSLÛBU AKP YOZLAŞTIRMASININ ÜRÜNÜ"

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ise, aralarında mimar, Mühendis meslek odalarının da bulunduğu platformun tepkilerine kayıtsız, eleştirilerine kapalı olduğunu; ülkedeki "yeni rejim"in üslûbuna uygun bir tarzda ifade etmekten çekinmedi: "Oda, moda, kentin kanaat önderiyim diye Alsancak’ta olta atanlar işsizliği, ekmeği anlayamaz. 3 yıllık tahsisi mal satmakla eşdeğer tutuyorlar. Ben satan, yiyen değil, yapan, çalışan, çalmayan, çaldırmayan taraftayım…"

Bu açıklama üzerine TMMOB İzmir il koordinasyon kurulu; Kocaoğlu’nun açıklamasında "eril ve kibirli bir üslûp kullanmasının, sosyal demokrat olduğunu iddia eden bir siyasetçiye yakışmadığına" dikkat çekti.

TMMOB değerlendirmesinde, "Biz bu üslûbu çok yakından tanıyoruz. Bu üslûp, AKP’nin 16 yıllık iktidarı boyunca Türkiye siyasetinde yarattığı dejenerasyonun, yozlaşmanın sonucudur. Başkanın kullandığı dilin de güç zehirlenmesinden kaynaklı olduğunu düşünüyoruz" ifadelerine yer verildi.

"İKTİDARIN POLİTİKALARINA MEŞRUİYET KAZANDIRMA"

"AKP eğitimin yanlış politikaları sonucunda tek kazananın özel üniversite kasaları olduğuna" da vurgu yapılan TMMOB açıklamasında şu görüşlere yer verildi:

"Durum böyleyken, başkan, İzmir’de hiç üniversite yokmuş da bu boşluğu doldurmak adına kurulmaya çalışılan bir üniversiteye yardım ediyormuş gibi anlatmakta. Halbuki İzmir’de 6’sı kamu olmak üzere toplam 8 üniversite bulunmaktadır. 15 Temmuz sonrasında kapatılan iki vakıf üniversitesi de dahil olmak üzere, özel üniversitelerin 3’ü sayın başkan zamanında kurulmuş ve bildiğimiz kadarıyla hiçbirine herhangi bir yer tahsisinde (hele bedelsiz hiç) bulunmamıştır. Hepimizin bildiği gibi özel üniversiteler burslu öğrenime hak kazanan çok dar bir kesimin dışında tamamen ücret karşılığı öğrenci kabul etmektedir. Yani bu üniversiteler birer ticari girişimdir ve bu işten para kazanmaktadır. Bu nedenle bu işin ticari yanını kimse yok sayamaz…"

"(…) Belediye Başkanı’ndan beklentimiz, merkezi iktidarın yağma ve sömürü politikalarına uyum sağlayıp meşruiyet kazandıracağına, kamu yararına sosyal demokrat belediyeciliğin gereklerine kafa yormasıdır.

…Bizim itirazımız, İzmir halkına ait bir taşınmazın ticari bir kuruma, hem de bedelsiz tahsis edilmesinedir. Hele ki bu bina, gözümüz gibi korumaya çalıştığımız Kültürparkın idari binası ise zaten bedelli dahi olsa ne amaçla olursa olsun ticari bir kuruma verilmesinedir…"

DURDURULAN ‘KÖRFEZ GEÇİŞ PROJESİ’NİN DESTEKÇİSİ

Aslında son dönemde özellikle, yaşam savunucusu İzmirlilerin hedefine oturan Aziz Kocaoğlu; İzmir körfezinin sonu olacağı yönünde bilimsel verilerin ortaya konulduğu ve geçtiğimiz ay 3. İdare Mahkemesi'nce "yürütmeyi durdurma" kararı verilen Binali Yıldırım'ın "İzmir Körfez Geçiş Projesi"nin de destekçileri arasında yer almıştı.

Neyse ki, "şimdilik" bu çılgın proje durduruldu. Şimdilik diyorum, zira yargının durumu ortada.

Çiğli ile Narlıdere ilçelerini birleştirmesi planlanan İzmir Körfez Geçiş Projesi'ne Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından alelacele verilerek projenin yapılmasının önünü açan 'Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) olumlu' kararının iptali için TMMOB, EGEÇEP, Doğa Derneği ve 85 İzmirli yurttaşın açtığı davada İzmir 3. İdare Mahkemesi, bilirkişi raporu yönünde davranarak yürütmeyi durdurma kararı verdi.

Kocaoğlunun da hararetle desteklediği ve "İzmir’i İstanbul’a çevirme projesi" olarak nitelenen bu proje; başta flamingolar olmak üzere, çok sayıda kuşun üreme ve beslenme alanı olan Gediz Deltası’nı tehdit ediyordu.

İzmir’in Gediz Deltası, flamingolar başta olmak üzere çok sayıda kuş türünün dünyadaki en önemli yaşama alanlarından birisi. Türkiye’deki 14 uluslararası öneme sahip "Ramsar alanı"ndan biri olan Gediz Deltası, aynı zamanda ‘Doğal Sit Alanı’ olarak korunuyor. Delta, Türkiye’nin en büyük yüz ölçümüne sahip kıyı sulak alanlarından ve 40 binden fazla flamingonun yuvası. Bu alan, UNESCO’nun "Dünya Doğa Mirası" ile ilgili dört kriterinin tamamını içeriyor. (RAMSAR: Sulak alanların dünya çapında korunması ve akılcı bir şekilde kullanılabilinmesi için İran’ın Ramsar şehrinde 1971 yılında imzalanan Uluslarası Sulak Alanların Korunması Sözleşmesi …)

EGEÇEP’in kurucularından ve çevre davalarının yaşam savunucusu avukatlarından Arif Ali Cangı da; İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı’nın politikalarını ‘İzmir’e ihanet’ olarak niteleyerek tepki gösteriyor ve feryat ediyor: "Körfez Geçiş Projesi bilime aykırı. Ardından mahkeme yürütmeyi durdurma kararı verdi, yani hukuka da aykırı. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı bilime ve hukuka aykırı olan projeye sahip çıkıyor. Bu İzmir'e ihanet girişimine ortak olmaktır…"

Türkiye’nin yoğun ve iç karartıcı gündemi içinde; "güzel İzmir"deki bu gelişmelere ve yaşam savunucularının mücadelesine tüm demokrat kamuoyunu ortak etmek istedim. Bu nedenle siyasi analizlere ara verip, yerel seçim öncesi İzmir’de olup bitenlere köşemi açtım…

Hakikaten artık İzmir’in de İstanbul’a çevrilip, rant uğruna betona gömülüp yaşanmaz hale sokulmasına kimsenin ne sabrı, ne de tahammülü var.

Hele İzmirlilerin!..

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Yalçın Ergündoğan Arşivi