Yıldırım kendisini hala başbakan sanıyor!

Daha referandum sonucunu beklemeden Cumhurbaşkanı Erdoğan fiilen başbakanlığı kaldırmış. Ortaya bakanlarından bile haberi olmayan bir başbakan görüntüsü çıkmış.

Celal BAŞLANGIÇ

Cumhurbaşkanı Erdoğan Hollandalı Türklere "Sakın oy vermeyin" diyor.

Ancak "oy verilmemesi" gerekenlerden Başbakan Rutte’nin partisi seçimlerden birinci çıkıyor.

Diğer "oy verilmemesi" gerekenlerden aşırı sağcı Wilders oylarını arttırarak Hollanda’nın ikinci partisi oluyor.

Erdoğan, "nasihatının" tutmadığının farkında. Dün meydanlarda "Eyyy"leniyordu:

"Ey (Hollanda Başbakanı Mark) Rutte, sen seçimi birinci parti olarak almış olabilirsin ama bilesin ki Türkiye gibi bir dostunu kaybettin."

Ancak Başbakan Yıldırım Hollanda seçimlerinden çıkan sonuçları pek kavrayamamıştı galiba. Meydanlarda dün Erdoğan’dan farklı telden çalıyordu:

"Türkiye büyük bir devlet. Artık Avrupa bile siyasetini Türkiye’ye göre yapıyor. Bakın Türkiye, Hollanda seçimlerine de ayar verdi. Bir kez daha ırkçılığı Avrupa’da frenledi."

Aslında Yıldırım, sadece yaşadığı gerçeklerden değil, başbakanlıktan da kopmuş bir aktör olarak dolaşıyor miting meydanlarında.

Bir kulis haberi geliyor Türkiye-Hollanda ilişkileriyle ilgili. Meğer Başbakan Rutte iki ülke arasındaki sorunların çözümü için seçimlerden sonra mevkidaşı Yıldırım ile başbakan olarak yemek yemek istemiş.

Yıldırım’ın bu davete ne karşılık verdiğini henüz duyamadık ama bu yemek çağrısını dün Erdoğan Başbakan adına geri çevirdi. Hem de miting alanında:

"Seçimden sonra başbakanla yemek yemek istedin. Bizde öyle bir başbakan yok. Geç o işi."

Bu tavrıyla Erdoğan Başbakan Yıldırım’ın "yok hükmünde" olduğunu ilan ediyordu.

16 Nisan’da yapılacak referandumda "Başbakanlık kalsın mı, kaldırılsın mı" sorusuna da yanıt aranacak. Ama daha şimdiden Erdoğan belli ki "fiili olarak" Başbakanlığı kaldırmış.

Eğer yapılacak anayasa değişikliği başbakanlığı kaldırmayacak olsaydı MHP Genel Başkanı Bahçeli hemen bu "fiili durumu hukuka uydurmak" isterdi!

Hollanda’yla yaşanan kriz Başbakan Yıldırım’ın çoktan devre dışına çıkarıldığını gözler önüne serdi.

Görünen o ki iki bakanın Hollanda kapısına dayanması Başbakan Yıldırım değil, Cumhurbaşkanı Erdoğan kaynaklı.

Yıldırım 6 Mart’ta çıktığı ATV ile A Haber’in ortak canlı yayınında Hollanda’daki seçimler nedeniyle bu ülkede 15 Mart’a kadar herhangi bir etkinlik yapılmayacağını çok net biçimde deklare etmişti:

"Hollanda’da bu ay seçimler var, biraz ona yönelik olduğunu düşünüyoruz. Çünkü mevcut iktidar partisiyle aşırı Wilders’in partisi arasında çok az fark var, onun için seçimden önce Hollanda’da bir etkinlik yapılması çok mümkün gözükmüyor."

Bu kadar kesin açıklamaya karşın, beş gün sonra, 11 Mart’ta iki bakan Hollanda’nın kapısına dayanıyor. Birine uçuş izni verilmiyor, biri sınır dışı ediliyor.

Bu çelişkili durum "Başbakan Yıldırım iki bakanının Hollanda’ya yönelik girişimlerinden haberi var mıydı?" sorusunu gündeme getirmişti.

İlk "açığı" Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya verdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gözüne girme sevdasından olsa gerek "Eğer ki bana Ankara’dan Sayın Cumhurbaşkanımızdan ‘artık dönebilirsin’ denilmeseydi orada ölecektim ve oradan ayrılmayacaktım."

Bu ifadeyle, Hollanda’yla çıkarılan krizin Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından bizzat yönetildiği ortaya çıktı.

Ancak dün kulislere düşen başka bir haber, yaşanılanların gerek hükümet, gerekse de AKP içersinde yeni krizleri tetiklediğini ortaya çıkardı.

"Başbakan Yıldırım 11 Mart günü İzmir’deydi. İlk olarak bir süre önce yeni yerine taşınan AKP İl Başkanlığı binasının açılışını yaptı. Saat 19.36’da Yıldırım için özel olarak hazırlanan balkondan, bina önünde toplanan vatandaşlara hitap etti. Arkasından Hilton otelinde Romanlarla buluştu. Yıldırım’ın o gece İzmir’den ayrılması bekleniyordu. Ama Hollanda krizinden haberdar olunca geceyi İzmir’de geçirme kararı aldı. Yaşanan krizle ilgili Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Kaya ile de görüştü. Yıldırım, henüz kriz devam ederken, Hollanda’daki Kaya’yı telefonda ‘Ben size demedim mi 15 Mart’tan önce gidilmeyecek diye. Neden gittiniz?’ diye fırçaladı. Bu arada gazeteciler peşindeydi. Hollanda’da yaşanan olaylarla ilgili açıklama yapması bekleniyordu. Kameralar hazırdı. Ama o yazılı açıklama yapmayı tercih etti." (Aydınlık Gazetesi. 16.03.2017)

Daha referandum yapılmadan, orada ne sonuç çıkacağı belli olmadan Cumhurbaşkanı Erdoğan zaten başbakanlığı kaldırmış.

İktidar cephesinde büyük bir panik var, çünkü ne yapsalar "Evet"leri yükseltemiyorlar, kaybedeceklerini açık seçik görüyorlar.

"Hayır"cıların afişlerini topluyorlar, toplantılarını yasaklıyorlar, bildiri dağıtanları gözaltına alıyorlar. Ama baskı arttıkça "Hayır"a çalışanlar daha da çoğalıyor.

Türkiye içinden bir "mağduriyet" hikayesi çıkartamadılar, çünkü 15 yıldır iktidardaydılar.

Hürriyet’in "Genelkurmay rahatsız" başlığı bile yeni bir "mağduriyet"e hizmet etmeye yetmedi. Çünkü, ülkede AKP tarafından mağdur edilmiş o kadar geniş bir kesim, o kadar çok kişi vardı ki AKP’nin "mağduriyeti"ne kimse inanmadı.

"Musul fatihi" olmaya sıvandılar. Olmadı.

"Halep fatihi" olmaya heves etkiler. O da olmadı.

Kürtlerin önünü kesmek için "Rakka fatihi" kesilmek istediler. Tutmadı.

Menbiç’i gözlerine kestirdiler, karşılarında Suriye Ordusu’nu, Rusları ve Amerikalıları buldular.

O zaman yüzünü Avrupa’ya döndü AKP. Hollanda’dan da Almanya gibi ikircikli bir tutum takınmasını beklediler. Eğer öyle olsaydı "Avrupa fatihi", "Hollanda’yı dize getiren dünya lideri" olarak "Evet"lere gaz vereceklerdi. O da olmadı.

Bu kez son hamle "Avrupa’nın mağdur ettiği yedi düvele kafa tutan Reis" imajına sarıldılar.

Görüldüğü gibi yüzlerine gözlerine bulaştırdılar.

Bu arada olan da Yıldırım’ın başbakanlığına oldu. Kendisini "Hollanda seçimlerine ayar veren siyasetçi" olarak görürken başbakanlık koltuğunun altından çekildiğini tam olarak anlayamadı.

Ortaya çıkan gerçek şu ki, Yıldırım 23 Nisan’da bile başbakan olamayacak!

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi