2017 Dünya İklim Konferansı: Bu dünya hepimizin! Başka dünya yok!

2017 Dünya İklim Konferansı: Bu dünya hepimizin! Başka dünya yok!
2017 Dünya İklim Konferansının amacı dünyada iklim değişikliğine karşı mücadeleyi ileri taşımak. Somut gündem Paris Antlaşmasının hedeflerinin hayata nasıl geçirileceği.

KEMAL YALÇIN


5 Kasım 2017 günü Almanya’nın Bonn şehrinde başlayan Dünya İklim Konferansı 17 Kasım’da sona erecek. 200 kadar ülkeden 25 000 kadar uzmanın, araştırmacının, temsilcinin, iklim değişimine karşı mücadele eden aktivistlerin katıldığı bu konferans aslında yükselen okyanus sularının yutmaya başladığı Pasifik Okyanusu’ndaki Fiji adalarında toplanacaktı.

Fakat adalar devleti Fiji böyle bir konferansı yapacak gücü olmadığını bildirince Almanya ev sahipliği yapmayı, masrafları karşılamayı kabul etti. Fiji ise Konferansın başkanlığını yürütüyor. Bu konferansı Almanya’da şimdiye kadar düzenlenen en büyük uluslararası buluşma.

2017 Dünya İklim Konferansının amacı dünyada iklim değişikliğine karşı mücadeleyi ileri taşımak. Somut gündem Paris Antlaşmasının hedeflerinin hayata nasıl geçirileceği. Bu amaçla olabildiğince somut metin önerilerinin oluşturulması bekleniyor; önerilerin gelecek yıl Polonya’da yapılacak bir sonraki toplantıda karara bağlanmak isteniyor.

BM İklim Sekreterliğinin başındaki Patricia Espinosa açılış konuşmasında, 2017’nin şimdiye kadar ölçülen yıllar içinde muhtemelen en sıcak yıl olacağını ifade etti. «Çözüm için çalışmamız şart» talebinde bulundu. Fiji Cumhuriyeti Başbakanı ve Konferansın Başkanı Frank Bainimarama, Paris’te verilen sözlerin yerine getirilmesi gerektiğini vurguladı.

Bu konferansta devlet yöneticilerinin ulusal iklim hedeflerini kıyaslanabilir ve denetlenebilir kılan bir kurallar manzumesi üzerinde fikir birliği sağlamaları gerekiyor. Böyle bir fikir birliği sağlanması iklim koruyucuları açısından bir başarı olacaktır. Kıyaslanabilir ve denetlenebilir yazılı kuralların varlığı devletlerin doğru yolda olup olmadıklarının anlaşılmasını yönelik ilk "denetleme diyaloğu" 2018’de başlayacak. Tartışmalı noktalardan biri örneğin, Sanayi Ülkeleri ile Gelişmekte Olan Ülkeler arasında ne gibi farkların gözetileceği konusu.

2017 Dünya İklim Konferansı, 2015 Paris İklim Anlaşması’nın hayata geçirilmesi için somut çözüm adımlarını araştırıyor. Fakat ABD Devlet Başkanı Donald Trump'ın Paris Anlaşması'ndan çekilme kararı vermesi Paris Anlaşması’nın uygulanmasını zorlaştırdı. Atmosferi en çok kirleten ve böylece küresel ısınmaya yol açan ülkeler sırasıyla Çin, ABD ve Hindistan. ABD’nin Paris İklim Anlaşması’ndan çekilmesi küresel ısınmanın devam edeceği anlamına geliyor.

America's Pledge / Amerika'nın Taahhüdü Koalisyonu

Amerika Birleşik Devletleri'nde Donald Trump yönetiminin Paris İklim Anlaşması'ndan çekilme kararına karşı çıkan eyaletler, şehirler, özel şirketler ve üniversiteler, Almanya'da düzenlenen Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı'nda buluştu.

Japonya ve Almanya'nın ekonomik hacmine eş değerde bir ekonomik güce sahip olan America's Pledge /Amerika'nın Taahhüdü adlı koalisyon, Paris İklim Anlaşması'na bağlı kalmak adına yerel düzeyde adım atma sözünü veriyor.

Koalisyona önderlik eden isimlerin başında New York'un eski belediye başkanı Michael Bloomberg geliyor. Bloomberg konferansta yaptığı konuşmada, "Dünyanın bilmesi gereken şu; ABD hükümeti Paris Anlaşması'ndan çekildi, ancak Amerikalılar anlaşmaya sadık ve Washington'ın bizi durdurmak için yapabileceği bir şey yok" dedi.

Bonn'daki zirveye katılan isimler arasında yer alan California Valisi Jerry Brown da "ABD'de federal sistem var. Eyaletler kadar şehirler de güç sahibi. Şehirler ve eyaletler birleşir ve onlara güçlü şirketler de eklenirse, bu işi halledebiliriz" diye konuştu.

America's Pledge Koalisyonu’nda yer alan şehir ve eyaletler, sera gazı salınımlarının azaltılması, yenilenebilir enerjiye yatırım ve iklim dostu toplu ulaşım gibi projelere yerel düzeyde yatırım yapıyor. Koalisyonda yer alan eyaletlerin başını çeken California, 2030'a kadar sera gazı salımını 1990'lı yıllardaki düzeyin yüzde 40 altına çekme taahüdünde bulunuyor.

America's Pledge Koalisyonu’na öncülük eden isimler başka ülkelerin kendilerini örnek alabileceğini düşünüyor. İklim değişikliği uzmanı Daniel Firger, dünya üzerinde çok sayıda şehir, bölge ve şirketin Paris İklim Anlaşması'na destek veren Amerikalılar tarafından kurulan koalisyondan ilham alabileceğini, tecrübelerini paylaşmaya hazır olduklarını açıkladılar.

Türkiye henüz Paris Anlaşması'na taraf değil

Türkiye küresel ısınmayla mücadele kapsamında 2015 yılında kabul edilen Paris Anlaşması'nı geçen sene imzalamıştı. Fakat imzaladığı anlaşmayı TBMM’e sunmadı. Bu durumda Türkiye Paris İklim Anlaşması’nı fiilen kabul etmiyor. Dünyada Türkiye gibi davranan 28 ülke var. Türkiye anlaşmayı kabul etmek için şartlar ileri sürüyor. Türkiye'nin bu konudaki talepleri, Bonn'da devam eden BM İklim Değişikliği Konferansı'nda ele alınıp çözüm yolları aranıyor.

BM fonundan mali destek ve teknoloji transferi talep eden Türkiye, 2015 yılındaki zirvenin ev sahibi Fransa tarafından söz verildiğini belirttiği bu şartların yerine getirilmemesi halinde anlaşmayı TBMM'den geçirmeyeceğini duyurmuştu.

25 yıldır aşılamayan sorun

1992 tarihli BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi'ni (UNFCCC) imzalayan ülkeler tarafından 2015'te üzerinde uzlaşılan Paris İklim Anlaşması, küresel sıcaklık artışının sanayi devri öncesine kıyasla 2 derecenin altında tutulmasını hedefliyor. Anlaşma, tarafların fosil yakıt kullanımını giderek azaltarak yenilenebilir enerjiye yönelmelerini amaçlıyor.

Türkiye, 1992'de UNFCCC imzanlandığında gelişmiş bir Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) ülkesi olarak görüldüğü için sözleşmenin Ek-1 ve Ek-2 listelerine dâhil edilmişti. Zira OECD içindeki gelişmiş ülkeler her iki listede de yer alıyor. Ek-2'deki gelişmiş ülkelere ise ekstra bir görev biçiliyor. Bu gruptaki ülkelerin, en az gelişmiş ülkeler ve küresel ısınma tehdidi altındaki devletler başta olmak üzere ihtiyacı olan gelişmekte olan ülkelere finansman, teknoloji transferi ve kapasite geliştirme imkânları sağlamaları öngörülüyor.

Ancak Türkiye, Ek-2'de yer almak istemediği için uzun yıllar UNFCCC'ye taraf olmaya yanaşmadı. 2001'de Marakeş'teki konferansta ise "özel koşulları dikkate alınan" Türkiye'ye, diğer Ek-1 taraflarından farklı konum tanındı ve Ek-2 listesinden çıkarıldı. Ek-1 listesinde kalan Türkiye, bu karar üzerine 2004 yılında UNFCCC'ye taraf oldu.

Türkiye de yardımlardan faydalanmak istiyor

Türkiye, 22 Nisan 2016'da ise Paris İklim Anlaşması'nı, gelişmekte olan bir ülke olarak imzaladığını duyurdu. Ancak Paris anlaşması, söz konusu ekleri referans almıyor. Yardım alacak ya da yapacak ülke ayrımını ise "gelişmiş" ve "gelişmekte" olan ülke ifadeleriyle yapıyor. Türkiye de gelişmekte olan bir ülke olmasına rağmen, UNFCCC'de gelişmiş ülke grubunda olduğu için Paris Anlaşması’nın öngördüğü yardımlardan faydalanamıyor. Türkiye ile Paris Anlaşması'nın tarafları arasındaki sorunun temelinde de bu durum yatıyor. Paris İklim Anlaşması halen TBMM'de onaylanmadığı için Türkiye henüz resmi olarak anlaşmanın tarafı değil.

Hedef neden 2 derece? Sıcaklığın 2 derece artması insanlık için ne anlama geliyor?

Uzmanlar, küresel sıcaklığın 2 derece artmasının geri dönüşü olmayan etkileri olacağı konusunda uyarıyor. Uyarıların başında buzullardaki erimenin hızlanması geliyor. Bu durumun, deniz seviyesindeki yerleşimleri su altında bırakacağı ve iklim mültecilerin ortaya çıkaracağına dikkat çekiyor. Diğer tehditlerse kavurucu sıcaklar, kuraklık, kıtlık ve şiddetli fırtına riski olarak sıralanıyor. Küresel ısınmayı ne tetikliyor?

Küresel ısınma, atmosferde biriken gazların bir tabaka oluşturarak sıcaklığı arttırması sonucu ortaya çıkıyor. Sera etkisi olarak adlandırılan bu durumun oluşmasında petrol, kömür ve doğal gaz gibi fosil yakıtların kullanılması önemli bir rol oynuyor. Tarım için kullanılan gübreler, hayvancılık faaliyetleri de büyük oranda sera gazı emisyonuna neden oluyor. Sera gazları arasında karbondioksit, metan ve ozon yer alıyor.

Küresel ısınmaya karşı neler yapılabilir?

• Yenilenebilir enerji tekniklerini geliştirmek ve kullanmak.
• Dünyanın akciğerleri demek olan tropikal ormanları korumak.
• Politik alanda çevreci partileri ve örgütleri desteklemek, devletlerin uluslararası çevre sözleşmelerine uymaları için siyasal baskıyı yaygınlaştırmak.
• Her yıl ağaç dikmek, yeşil alanları, ormanları korumak ve geliştirmek.
• Güneş ve rüzgar enerjisinin kullanımını artırmak.
• Orman yangınlarını önleyici tedbirleri artırmak.
• Daha az araba kullanmak. Motorlu araçlardaki egzoz gazlarını azaltıcı önlemleri geliştirmek.
• Motorlu araçların hava ve yakıt filtrelerini her zaman temiz tutmak.
• Geri dönüşüme katkıda bulunmak. Bir evden çıkan çöplerin sadece yarısını geri dönüştürerek yılda 1200 kg karbondioksit tasarrufu sağlanabilir.
• Suları tasarruflu kullanmak. Tuvaletlerde su kullanımını azaltıcı teknikleri geliştirmek.
• Elektronik cihazları tamamen kapatmak. Bir evde ortalama 8 saat stand by konumunda bırakılan TV, DVD, müzik seti gibi elektronik cihazlar yılda 450 kg karbon gazının atmosfere yayılmasına yol açar.
• Çevreci önlemleri uygulamaya önce kendi evimizden, kendi hayatımızdan başlamak gerekir. Bu dünya hepimizin!

Başka dünya yok! 

Dünyamızın en büyük sorunu iklim değişikliği! Doğal dengenin bozulması! Tek bir devletin, tek bir kişinin kendi başına kurtulması imkansız! Dünyayı kurtarmak için çok az zamanımız var. Her insan kendine düşen görevi ve sorumluluğu yerine getirmeli! Atmosferdeki ısınmaya insanlar neden oldu ve olmakta. O halde atmosferdeki ısınmayı durdurabiliriz. İnsanlığın gücü iklim değişikliklerini durdurmaya yeterlidir! Duracak, bekleyecek, kar zarar hesabı yapacak zaman yok artık!

 

Öne Çıkanlar