Ağız tadıyla maç da seyredemiyoruz artık

Futbol izlemenin de keyfi kalmadı, bir tarafta Aziz Yıldırım, bir tarafta Fatih Terim, bir tarafta bir proje takım, bir başka tarafta da yeni stadını seyircisiz ama Reis’li açan Beşiktaş.

Eser KARAKAŞ / FUTBOL


Futbol seyri dünyanın en keyifli işlerinden biri ama bu keyfin tavan yapabilmesi biraz da gönlünüzün bir takımda olmasına bağlı.

Tuttuğunuz, desteklediğiniz bir takım kalmamış ise futbol seyri de zorlaşıyor; tam da bu nedenden yabancı ligleri, şayet sahada büyük ustalar, virtüözler, günümüzün Messi’si, Ronaldo’su, İbrahimoviç’i, geçmişin Beckenbauer’i, Overath’ı, Zico’su yoksa izlemek büyük keyif veremiyor çünkü futbol biraz da takım tutmak, heyecanlanmak, penaltı atılırken bakamamak falan demek.

Geçtiğimiz hafta Galatasaray-Başakşehir maçını çok karmaşık duygularla izledim.

Çok koyu bir fenerbahçeli, bendeniz de biraz öyle, normal koşullarda Galatasaray kimle oynarsa onu tutar, bu karşıtlığı yabancı takımlara kadar götürenler de var her iki camiada, anlayışla karşılarım.

Galatasaray-Başakşehir maçını izlerken de normal koşullarda genç bir İstanbul takımı olan Başakşehir’i tutmam lazım ama karşımda bir proje takımı var, fenerbahçeli ya da kasımpaşalı olduğunu bildiğimiz Cumhurbaşkanı gençleri Başakşehir tribünlerini doldurmaya çağırıyor, takımın başkanı zaten aileden birisi, sponsorlar ilginç.

Bu durumda eski gelenekleri bozduğumu ve maçta Galatasaray’ı desteklemek istediğimi farkettim; üstelik Galatasaray sahaya daha iyi futbol oynamak için çıkmış bir takımdı o gün.

Ama, ortada da bir Fatih Terim fenomeni var; kebapçı basan bir teknik direktörün takımını bir fenerbahçelinin bir maç için dahi tutması kolay değil.

Ama, yargının kanaati öyle değil anlaşılan, Terim kebapçı basıyor, yargı basılana basandan daha çok ceza istiyor.

Haziran’da Rusya’da 2018 Dünya Kupası var ama biz yine bu kupada yokuz ama bizi o kupaya taşıyamayan görevliler, futbolcular, teknik direktörler, mesela Fatih Terim, hala revaçtalar.

2017, 2018 Türkiyesi dendiğinde ileride insanların aklına muhtemelen üç isim gelecek: Cumhurbaşkanı Erdoğan, Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım ve Fatih Terim; bu üç ismin de kumaşlarının benzerliği çok şaşırtıcı.

Yazımın başında koyu bir fenerbahçeli olduğumu yazdım ama kendimde çok ilginç şeyler hissediyorum son zamanlarda, Aziz Yıldırım’ın başkanlığı sürdüğü müddetçe Kadıköy’de doğmuş, büyümüş, koyu fenerbahçeli bendenizin gönlü Fenerbahçe başka takımlarla oynarken o takımlara kayıyor, alınacak mağlubiyetlerin Yıldırım döneminin kapanmasına katkısı olabilir beklentisi ile.

Biliyorum, çok kötü bir durum, adeta altmış yıllık bir sevgiliye ihanet gibi ama insan hislerine de tam egemen olamıyor doğrusu.

İki gece önce Beşiktaş maçı bir rezaletle sonuçlanıyor, daha doğrusu sonuçlanamıyor, bizim yapmamız gereken yegane evet yegane şey özür dilemek iken Fenerbahçe resmi sitesinde olaya ilişkin karşıma çıkan çirkin açıklama aynen şöyle: "Fenerbahçemiz ile Beşiktaş arasında oynanan Ziraat Türkiye Kupası Yarı Final rövanş maçının ikinci yarısında Beşiktaş yedek kulübesinde yer alan Tolga Zengin ile Mustafa Pektemek’in, tribünleri ağır söylemlerle tahrik etmesi üzerine hakem maçı durdurdu. Daha sonra Beşiktaşlı futbolcuların sahayı terk etmesinin ardından hakem Mete Kalkavan, maçı tatil etti."

Görüyorsunuz değil mi, gerçek bir fenerbahçelinin Fenerbahçe’nin resmi sitesi tarafından düşürüldüğü durumu. 

Cuma sabahı Fenerbahçe sitesinde Başkan (!) Aziz Yıldırım’ın açıklamasını görüyoruz, keşke böyle bir açıklama hiç yapılmasa idi, içinde Şenol Güneş’in adı bile geçmiyor, Lefter Ada’daki mezarında dönüp duruyor herhalde.

Velhasıl, futbol izlemenin de keyfi kalmadı son zamanlarda, bir tarafta Aziz Yıldırım, bir tarafta Fatih Terim, bir tarafta bir proje takım, bir başka tarafta da yeni stadını seyircisiz ama Reis’li açan Beşiktaş, ama şunu da belirteyim, en azından Beşiktaş’da Quaresma var.

Erken seçimi bu siyasi kadrodan kurtulma şansı olarak ne kadar heyecanla bekliyor isem, Haziran başında yapılacak Fenerbahçe kongresini de aynı heyecanla bekliyorum.

Yine ustaların sahada olduğu yabancı maçları izlemek daha iyi galiba ama orada da her geçen gün artan bir Katar egemenliği baskılıyor bu keyfi.

ÖZEL BİR NOT: Fenerbahçe ya da Kasımpaşa özel isimler, takım isimleri, büyük harfle yazılıyor, normal, ama dilimizde ilginç bir kural var, özel isimden türemiş sıfatlar da, mesela fenerbahçeli, kasımpaşalı da büyük harflerle yazılmalı diyor bu kural.

Ben, haddimi de muhtemelen biraz aşarak, bu kuralın yanlış olduğunu düşünüyorum ve öyle yazmıyorum; "fenerbahçeli adam" derken "fenerbahçeli" bir sıfattır, tıpkı "akıllı adam" gibi ve kanımca tüm sıfatlar, özel isimden türesin, türemesin, mesela akıllı, mesela fenerbahçeli küçük harfle yazılmalıdır, ben öyle yapıyorum, lütfen bağışlayın ya da garipsemeyin.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi