'Ağlayan çocuk olmayı hiç sevmem'

'Ağlayan çocuk olmayı hiç sevmem'
Nevşin Mengü, CNN Türk'ten ayrılığına dair kimseye bir kırgınlığı olmadığını söyledi.

HABER MERKEZİ- Nevşin Mengü, CNN Türk'ten ayrılmasına neden olan sözleri nedeniyle pişman olmadığını söyledi. Mengü, "Kaç yıldır çalıştığım kurumdan ayrıldıktan sonra neden ayrıldığıma dair açıklamalar yapmak istemiyorum. Bir kurumdan ayrıldıktan sonra vay bana öyle ettiler, vay bu sistem de böyleymiş demeyi çok sevmiyorum. Öyle gerekiyordu ayrıldım. Dönem, şartlar değişir aynı kurumda yine çalışırım ya da çalışmam. Kimseye bir kırgınlığım yok. Ağlayan çocuk olmayı hiç sevmem" dedi.

Birgün'de köşe yazarlığı yapmaya başlayan ve 'İnsanın Düşünmekten Canı Yanar mı?' adlı bir kitap çıkaran Nevşin Mengü, Cumhuriyet'ten Seyhan Avşar'ın sorularını yanıtladı. İşte o söyleşinin bir bölümü:

- CNN Türk'den ayrıldığınız günlerde neler hissettiniz?

Ben bir profesyonelim.İnsanlar hep şöyle anlatırlar: Spiker olmak istiyorum. Benim öyle bir hayalim yoktu. Ben haberciyim. Ne bu işle var oldum,ne de bu işle biterim. Bu iş biter başka iş yaparım. Kamera arkası ve önünde çalıştığım için yeri gelir yazarım. CNN Türk'te güzel çalıştık. Güzel eğlendik. Güzel işler ürettik. Baktığım zaman gurur duyduğum bir sürü iş yaptık. İnsan hayatı böyledir. Geçmişe bakmayacaksın, her zaman ileri bakacaksın. Her şeyin bir süresi var. Yaptık ve bitti.

-Ekran karşısında olmayı özlüyor musunuz?
İlk ekrana çıktığımda da öyle çok büyülenerek çıkmadım. Ekran olmasa ne yaparım diye düşünmedim. Aslında içinde yaşadığımız yüzyıl öyle bir dönem ki heryer ekran. Instagram'dasın, twitter'dasın, istersen periskop'tan kendi canlı yayınını yapabilirsin. Dolayısıyla istersen her zaman ekranda olabilirsin. Üniversitelere gittiğimde de bunu anlatıyorum. Herkes kendi televizyon olabilir. Hiçbir şeye ihtiyaç yok. Elinizde akıllı bir telefon varsa ve bir konuyla ilgili bilginiz varsa yapabilirsiniz.

- Zaman zaman iktidara yakın sosyal medya hesapların size yönelik saldırıları oluyor. Bu konuda neler söylemek istersiniz?
Bu hesaplar bir ordu gibi davranıyorlar. Hesaplardan bir tanesi hedef gösteriyor. Daha sonra troller ve gerçek hesaplar saldırıyor. Bu saldırılara gülüp geçiyorum. Bazen çok belden aşağı vuruyorlar. Hiç üzülmem. Çünkü kişi kendini bilir. Beni kimseninonaylamasına ihtiyacım yok. Sosyal medyanın doğası bu. 21. yüzyılda bir takım insanlar sahte kimlikler arkasından saldırabilir.

- Çok sayıda gazeteci şu an cezaevinde. Bu konuda neler söylemek istersiniz?
Bunu bir basın özgürlüğü meselesi olarak değerlendiriyoruz ama bence bu konu basın özgürlüğü meselesi değil. Türkiye'nin bir hukuk devleti olmaması meselesi. FETÖ davası deniyor, binlerce öğretmen işten atıldı. Binlercesi tutuklandı. Hangi kanıtlara dayanarak bu insanları işten atıp, tutukladılar? Bizler Bylock'u gazeteciler üzerinden konuştuk. Ya gazeteci olmayan binlerce gariban insan ne olacak? Bu insanları Bylock kullandığı söyleniyor. Bu insanlar Bylock'u nasıl indirdi? Ne yazmış, ne çizmiş? Bunu biliyor muyuz? Konuşuyor muyuz? Bir yerde gazeteciler daha şanslı. En azından konuşuluyorlar. Bu süreçte farklı davaların iddianamelerini okuma şansım oldu. Bir sürü gencecik öğretmen kızları FETÖ'cü diye içeri atmışlar.  Evet bir kısmı Fetullah Gülen’e ait yurtlarda kalmış. Ama şunu açıkça konuşalım. Bundan birkaç yıl öncesine kadar Anadolu’da Fetullah Gülen’e bağlı olmayan yurt yaşatılıyor muydu? Başka yurtların var olmasına izin veriliyor muydu? Bu insanların hakları, hukukları ne olacak? Bu davaların iddianameleri, verilen ifadeler oturup konuşulmalı, tartışılmalı. Hatta geçen gün Medyascope TV’de bu davaların televizyondan canlı yayınlanması dile getirildi. Çok doğru. TRT'ye milyonlarca  dolar harcanıyor. Bir tanesinde bunlar yayınlanmalı. Bizler de kamuoyu olarak bu davalarda ne konuşulduğunu ne tartışıldığını, kim ne diyor görelim. Bu bir hukuk meselesi. Hukuku kaybederseniz, basın özgürlüğünü sağlamanızın imkanı yok. 

Öne Çıkanlar