'AK Parti- Cemaat yakınlığı kaçınılmaz hata'

'AK Parti- Cemaat yakınlığı kaçınılmaz hata'
Yargıtay, 17-25 Aralık öncesi AKP- Cemaat yakınlığını kaçınılmaz hata olarak yorumladı. Yanılgı içindekilerin cezalandırılamayacağı yorumunu yaptı.

HABER MERKEZİ- Yargıtay, 17-25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonu öncesindeki AKP-Cemaat ortaklığına ilişkin 'Kaçınılmaz hata' değerlendimesi yaparak "Bu yanılgı içinde bulunanların cezalandırılamayacağı" yorumunda bulundu.

Cumhuriyet'ten Alican Uludağ'ın haberine göre, Yargıtay Ceza Genel Kurulu, hakim Mustafa Başer ve Metin Özçelik hakkında 'FETÖ’den verilen hapis cezasını onadığı kararın gerekçesinde, AK Parti’nin 17 Aralık 2013’e kadar cemaatle sürdürdüğü ortaklığını mazur gösteren yorumlarda bulundu.

'DİNİ KÜLT'TEN 'TERÖR ÖRGÜTÜ'NE

Kararda 'Gülen Hareketi'nin önce 'dini bir kült'ken ardından da 'terör örgütü'ne dönüştüğü belirtildi. Bir yapının meşru amaçlarla kurulup daha sonra suç örgütüne dönüştüğü andan itibaren ceza hukuku bakımından sorumlu olacağı anlatıldı.

MİT TIRLARI YİNE MİLAT

Örgütün gayri meşru amaçlarının bilinip bilinmediğinin, olaysal olarak TCK’nin 'hata' başlıklı 30. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiği belirtilen kararda, bu konuda 7 Şubat 2012’deki MİT krizi, 17 Aralık 2013 operasyonu ile Ocak 2014’teki MİT TIR’ları olaylarının dikkate alınması gerektiği vurgulandı.

Yargıtay’ın kararında 'Gülen Örgütlenmesi'ne karşı 2004 MGK’de alınan tavsiye kararı ve uyarıların hiç yer almaması da dikkat çekti.

Kararın 76 sayfalık gerekçesinde AK Parti- Cemaat yakınlığının soruşturulmasına yargı yolunu kapatacak değerlendirmelerde bulundu.

'7 KATLI TABAKAKAT'

'Fethullahçı Terör Örgütü' yapılanmasının anlatıldığı kararda, örgütün hiyerarşik yapılanmasının tabakakat sistemine dayandığı, bunun 7 kattan oluştuğu ifade edildi.

Birinci katı 'örgüte iman ve gönül bağı ile bağlı olanların oluşturduğu' ve 'bunların birçoğunun örgütün hiyerarşik yapısına dahil olmayan bilinçli veya bilinçsiz hizmet ettirilen kesim, halk tabakası' olduğu ifade edildi.

'Sadık tabaka' olarak adlandırılan ikinci katın okul, dershane, yurt, banka, gazete, vakıf ve kurum görevlilerinden oluştuğu, bu kişilerin örgüt sohbetlerine katıldığı, düzenli aidat ödediği az veya çok örgütün ideolojisini bilen kişiler olduğu kaydedildi.

Kararda, üçüncü katın ideolojik örgütlenme, dördüncü katın teftiş kontrol, beşinci katın organize eden ve yürüten tabaka, altıncı katın has tabaka, yedince katın ise kurmay tabaka olduğu ifade edildi.

DÖNÜŞMESİ MÜMKÜN

'FETÖ’nün, silahlı bir terör örgütü olduğu vurgulanan kararda, 'hata hükümleri çerçevesinde silahlı terör örgütü üyeliği suçunun değerlendirilmesine' yer verildi.

Kararda, "Örgütün kurucusu, yöneticileri ya da üyeleri; kuruluş tarihinden veya meşru amaçlarla kurulup daha sonra suç örgütüne dönüştüğü andan itibaren ceza hukuk bakımından sorumlu olacaklardır" denildi.

Kararda ayrıca hukuki zeminde faaliyet gösteren ve nihai amacını gizli tutması nedeniyle açıkça bilinmeyen yapılara dahil olan örgüt mensuplarından bir kısmının, oluşumun bir terör örgütü olduğunu bilmediklerini iddia etmeleri durumunda, TCK’nin 30. maddesinin birinci fıkrasında yer alan 'hata' hükmü uyarınca değerlendirme yapmak gerektiği öne sürüldü.

'KAÇINILMAZ HATA'YA DÜŞTÜLERSE

Kararda, buradan yola çıkılarak, "Buna göre fail, işlediği fiilin bir haksızlık oluşturduğu konusunda kaçınılmaz bir hataya düşmüşse, diğer bir ifadeyle, eyleminin hukuka aykırı olmadığı, haksızlık oluşturmadığı, meşru olduğu düşüncesiyle hareket etmişse ve yanılgısı içinde bulunduğu şartlar bakımından kaçınılmaz nitelikte ise artık cezalandırılmayacaktır" yorumu yapıldı.

TCK MADDE 30

'FETÖ’nün 'devletin anayasal düzenini cebir ve şiddet kullanarak değiştirme amacını' ve yöntemlerini bilen örgüt mensuplarının örgütteki konumları gözetilerek cezalandırılacağı belirtilen kararda, örgütlenme piramidine göre 3, 4, 5, 6, 7’nci katlarda bulunan örgüt mensuplarının bu durumda olduğu anlatıldı.

Kararda, "Örgütün kurucusu ve yöneticisi Fethullah Gülen hakkında Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nce verilen beraat kararının onanarak kesinleşmesi karşısında, özellikle örgütün sözde meşruiyet vitrini olarak kullanılan diğer katlardaki örgüt mensupları tarafından bilinip bilinmediğinin olaysal olarak TCK’nin 30. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir" denildi. ‘

'TERÖR NİTELİKLİ OLAYLAR'

 Bu konuda örgütün devleti ve hükümeti açıkça hedef alan terör faaliyetlerinin icra edilmesinin gözden kaçırılmaması gerektiği vurgulanan kararda, "Bu nitelikte çok sayıda olay arasında 7 Şubat 2012 tarihli MİT krizi, gayri hukuki iletişim dinlenmesi kararları aracılığıyla elde edilmiş hukuka aykırı bulgulara dayandığı ve suç unsurlarının da oluşmadığı gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığı kararına konu olan 17/25 Aralık 2013 tarihli operasyonlar ile 1 Ocak ve 19 Ocak 2014 tarihli MİT TIR’larının durdurulması hadiselerini saymak mümkündür" ifadeleri kullanıldı.

Ayrıca MGK’nin FETÖ’nün milli güvenliği tehdit eden ve kamu düzenini bozan, devlet içerisinde legal görünüm altında illegal faaliyet yürüten bir terör örgütü olduğuna ilişkin 30 Ekim 2014 tarihli açıklamasının da gözardı edilmemesi gerektiği kaydedildi.

Öne Çıkanlar