‘AKP’nin artık muhafazakar Kürt seçmen sorunu da var’

‘AKP’nin artık muhafazakar Kürt seçmen sorunu da var’
24 Haziran'da siyasi partilerin Kürtlere yönelik tutumunun ne olacağı tartışılırken araştırmacı, iş insanı ve insan hakları savunucuları bölgenin nabzını Artı Gerçek’e değerlendirdiler.

Remzi BUDANCİR


GÜNCEL - MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin grup toplantısında yaptığı erken seçim çağrısının ardından Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan seçimin 24 Haziran'da yapılacağını duyurdu. Böylelikle muhalefetin ‘Baskın seçim’ diye tanımladığı seçim süreci başlamış oldu. AKP-MHP’nin kurduğu, BBP’nin de destek verdiği ‘Cumhur İttifakı’nın adayı Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan. Muhalefet cephesinde ise henüz açıklanan isim yok.

AKP’NİN EN BÜYÜK SINAVI, MUHAFAZAKÂR KÜRT TABANI

Bu seçimlere MHP ile giren AKP’nin önünde ciddi sorun oluşturan riskler yok değil. Bu seçimlere MHP ile girecek olan AKP’nin en büyük sorunu muhafazakâr Kürt seçmeni olacak. Uygulanan güvenlikçi politikalar, belediyelere kayyım atanması, HDP milletvekillerinin tutuklanması veya vekilliklerinin düşürülmesi, Irak Kürdistan Bölgesindeki referanduma karşı alınan tutum, Afrin’e yönelik müdahale AKP’nin önündeki en büyük handikaplar.

"BASIN AÇIKLAMASI YAPAMAZKEN SEÇİM ÇALIŞMASI NASIL YAPILACAK?"

24 Haziran’da yapılacak erken seçimin önemli sorunlarından biri OHAL. 7’inci defa uzatılmasının ardından seçimler OHAL uygulanırken yapılacak. İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şube Başkanı Raci Bilici, OHAL’de keyfiliğin had safhaya çıktığına dikkat çekiyor. Kolluk kuvvetleri, mülki amirler, yargı ve devletin tüm organlarının OHAL sürecinde keyfi uygulamaları hayata geçirebileceğini belirten Bilici, "Biz insan hakları savunucuları olarak, Cumartesi Annelerinin bir oturma eylemini dahi dışarıda yapamıyoruz. Böyle bir atmosferde, böyle bir durumda siz örgütleme yapamıyorsunuz, düşüncenizi ifade edemiyorsunuz. İfade ettiğinizde ise hakkınızda soruşturma başlatılıyor, gözaltılar yapılabiliyor. Seçim faaliyetinde bulunanlar çok rahatlıkla engellenebilir. OHAL koşullarında başta seçmen güvenliği olmak üzere, aday olanların, parti çalışmaları yapanların rahat olacağı noktasında kaygılıyız" diye konuştu.

"SEÇTİĞİ CEZAEVİNDEYKEN ÖNÜNE GELEN SANDIĞA NASIL GÜVENSİN?"

Bilici, ülke başta olmak üzere özellikle bölgede uygulanan OHAL ile baskıların arttığına dikkat çekti. Baskıların sürdüğü bu dönemde insanların sandığa güvenmediğine dikkat çeken Bilici, "İnsanların inancı kalmamış. Bir tarafta seçilenlerin dokunulmazlıkları kaldırılıyor, cezaevlerine atılıyor, vekillikleri düşürülüyor, öbür tarafta da insanların önüne sandık konuluyor. Burada çok ciddi bir çelişki var. İnsanlar şimdi ne yapacak? Seçtiğin insanları cezaevine atıyorsun. Yıllarca hapis cezası ile mahkûm ediyorsun. Dışarıda olanları ülkeyi terk etmek zorunda bıraktırıyorsun. Şöyle bir durum var. Bu ülkede hiç kimsenin güvenliğinin olmadığına ilişkin bir inanç var. Ülkenin durumu sürdürebilir değil. Kim olursa olsun Kürt meselesi ile yüzleşmek zorunda. Bu veya şu şekilde bununla yüzleşmesi lazım... Tecrübe bunu gösteriyor. AKP ve MHP koalisyonunun bu ülkeye bir şey kazandırmadığı ortada" dedi.

"SİYASET ÖNÜNE KÜRT SORUNUNUN ÇÖZÜMÜ KONMALI"

OHAL sürecini "Demokrasiye verilen ara" diye tanımlayan DİSİAD Başkanı Burç Baysal, OHAL’in bölgeden çok, batı için sorun teşkil edebileceğine işaret etti. Bölge halkının Olağan Üstü Hal koşullarında seçime gitme pratiği olduğunu hatırlatan Baysal, "Türkiye’nin genelinin böyle bir pratiği yok aslında. Bölge açısında pek sıkıntılı geçeceğini düşünmüyorum. Bölgedeki seçmen kitlesi bu konuda deneyimli bir kitle" dedi. Demokrasinin tam işlediği bir ortamda halkların sandığa gitmesini temenni ettiklerini ancak bunun yaşanmadığını ifade eden Baysal, "Şu an Türkiye’de bu koşullar yok. AK Parti ve MHP’nin bu gün Türkiye’nin içerisinde bulunduğu bu ekonomik koşulların, 2019’a kadar gidebilecek bir durumda olmadığını gördüğü düşüncesindeyim. Tehlikeyi fak ettiklerinden dolayı böyle bir inisiyatif aldıklarını düşünüyorum. Demokrasiye ara verilen sürenin uzunluğu, yurttaşta rahatsızlığın giderek artması böylesi bir karar alınmasına etkili oldu. Bu noktadan sonra yapılması gereken en önemli şey, siyasetin Kürt sorununun çözümünü de önüne koyarak, ona göre seçimlere gitmesidir" diye konuştu.

AKP TABANI OHAL VE GÜVENLİKÇİ POLİTİKALARINDAN RAHATSIZ

Diyarbakır merkezli Siyasal ve Sosyal Araştırmalar Merkezi (SAMER) Yönetim Kurulu Üyesi Yüksel Genç, iktidarın mutlak hedeflere ulaşmak için OHAL sürecinde seçime girdiği görüşünde. OHAL uygulamasının iktidarın seçim hazırlığının bir parçası olduğuna dikkat çeken Genç, özellikle bölgede uygulanan politikaların seçmende ciddi rahatsızlık yarattığına dikkat çekti. Güvenlikçi politikaların AKP seçmenin kendisinde dahi kaygı oluşturduğunu söyleyen Genç, AKP tabanında kaymalar olduğunu ifade etti. Genç, "Sahada AKP’ye oy vermekten imtina eden, AKP’ye oy verirken daha tedirgin bir seçmenle karşılaşıyoruz. Son yapmış olduğumuz saha çalışmasında, AKP’ye daha önce oy vermiş bir grup seçmenin AKP’ye yeniden oy vermek istemediğini tespit ettik. Bu konuda tedirginlik sürüyor. AKP seçmeninde birkaç ay öncesine kadar yüzde 5’lik kaymalar olduğunu tespit ettik" dedi.

SİYASİ PARTİLERİN TAVRI KÜRT SEÇMENLERİNİN BEKLENTİLERİ İLE ÇELİŞİYOR

AKP-MHP ittifakının HDP karşıtı tutumunun bilindiğini belirten Genç, seçmenin HDP’ye yönelik tutumunu şu sözlerle açıklıyor:

"Bölgede oy almış siyasi partilerin büyük bir seçmen kitlesi HDP ile bir ittifaka sıcak bakıyor. Her şeye rağmen, eğer olacaksa bir ittifak HDP ile olmalı deniliyor. Buna Hüda-Par, Saadet Partisi, AKP ve CHP seçmeni de dâhil. Üstelik CHP seçmenin büyük bir kısmı HDP ile kurulacak bir ittifakı anlamlı bulduklarını, HDP ile kurulacak bir ittifakın kendileri açısından verimli olacağına inanıyorlar."

HDP SEÇMENİ KIRGIN

Genç, HDP seçmeninin tutumunu da değerlendirdi. İttifak konusunda HDP seçmeninin partilerin Kürt sorunu konusundaki söylem ve tavırlarına baktığını belirten Genç, "Özellikle CHP’nin Kürt siyasetine, Kürt sorununa dair sarf ettiği söylemlerin olumsuzluğu, Kürt sorununu bir beka sorunu olarak tarif etmesi, Kürtlüğün geleneksel tehdit alanı içerisinde tarif eden ifadeleri kullanması, HDP’ye dönük yok sayan söylemler HDP seçmeni üzerinde etkili oluyor" dedi. Bu yaklaşımından dolayı HDP seçmeninin olası bir ittifakı anlamlı bulmadığını belirten Genç, sözçlerini şöyle sürdürdü:

"HDP seçmeni, bir ittifak ilişkisine henüz dahil olabilmiş, buna onay verebilmiş, buna ikna olabilmiş değil. Bölgedeki seçmenin diğer siyasi partilere kırgınlığı var. Kendilerinin ve siyasal eğilimlerinin ötekileştirildiğini ve büyük ayırımcılığa uğradıklarını düşünüyorlar. Bu ötekileştirme ayrıştırıcı söylemler karşısında bir ittifak olarak girmek yerine, süreci kendi güçleri ile yürütmek, ikinci turda Türkiye’nin lehine daha demokratik kulvarlar açabilecek adaya yönelebileceklerini ifade ediyorlar." (ARTI GERÇEK)

 

Öne Çıkanlar